Yarışseverlere en çok dokunan, kendilerinden bağımsız olarak gelişen ve kendilerini alakadar etmeyen problemlerden dolayı mağduriyet yaşamaktır. MBH ve EFG uygulamalarında bu durum açıkça hissedilir. At yarışlarının kendi kabuğu içinde gerçekleştiği günlerin geride kalması şeffaflığın kısmen olsa da artmasıyla birlikte yeni mağduriyet türleri belirdi. Bunların en başında, kuşkusuz, jokeylerin yarışa katılacakları ağırlığın ayarlanamaması sonucunda yarışın neticesinin değişmesi geliyor. En son örneğimiz İzmir'den geldi.
Olay yeri 22 Aralık İzmir 3. Koşu. Olay şu şekilde gerçekleşiyor: Ayhan Kurşun 3. koşuda bineceği Ertekin Beyi isimli safkana 58 kilo ile deklare olmuş. Katılacağı koşunun tartısı için eyerle beraber tartıya çıktığında 1200gr eksik çıkıyor. Bir başke deyişle safkana deklare edilen kilo ile binmesi için 1200 gramlık kurşun takviyesine ihtiyaç var. Kurşunlar alınıyor, Ayhan Kurşun yarımcısına kurşunları yerleştirmesini söylüyor. Konu bu noktaya kadar sağlıklı ve gereken prosedüründe işliyor. Yarış için hazırlanmış eyeri antrenör gelip alıyor, Ertekin Beyi'ne vuruyor ve safkan önce padoğa daha sonra piste çıkıyor. Şunu da belirtelim atın antrenörü yarışlardan önce rapor alıyor ve Ersin Yücel yerine Soner Koyuncu imza atıyor. Son Düzlük'te Hakan Abi'nin aktardığı şekliyle jokeyler yarış için jokey odasından ayrıldıktan sonra komiserler bir köşede kurşunlar görüyorlar ve durumu rapor ediyorlar. Yarış sonunda Ertekin Beyi birinci oluyor. Ancak jokeyinin yarış sonrası tartısında gereken kilodan1200 gr eksik bindiği tespit ediliyor. Yani komiserlerin gördüğü kurşunların yeri aslında Ertekin Beyi'nin eyeriydi. Ayhan Kurşun'un yardımcısı kendisine teslim edilen kurşunları unutuyor ya da koymuyor. Ne olduğu çok da önemli değil. Sonuçta deklaresinden eksik kilo yarışa katılan Ertekin Beyi yarışta son sıraya atılarak, sıralama değiştiriliyor.Burada bir suçlu aramıyoruz. En nihayetinde bu olaya sebebiyet veren Ayhan Kurşun, suçlu değil, ilk sorumludur. Son kertede atına gereken kilo ile binmek kendi yükümlülüğüdür. Eyere kurşun yükleme görevini başkasına vermiş olması jokeyin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Yarışseverin mağduriyeti çift taraflı gerçekleşiyor. Öncelikle Ertekin Beyi'ni kuponuna tek yazanlar atları birinci gelmesine rağmen yatmış sayılıyorlar. Diğeri ise daha da trajik; 25 dakika sonra birinciliğe alınan Cerrahpaşa'yı kuponlarında bulunduran ancak Ertekin Beyi'ni işaretlememiş olan yarışseverler ,haklı olarak, 'yattık' diye düşünerek, kuponlarını çoktan yırtmıştı.
Eksik/fazla ağırlıkla at binme yarışçılığımız açısından bıçaksırtı bir durum. Çünkü fazla kilo ile binilen atların da sıralamaları değiştirilmekte. Fazla kilo ile haksız rekabet oluşmaz. Bizim savunduğumuz fazla kilo hadiselerinde jokeylerin ceza alması ancak yarışın değişmemesidir. Ancak bu başka bir yazının konusudur. Eksik kilo ile avantaj sağlanabileceği düşünülebilir. Bir jokeyin ata düşük kilo ile binmesi ve o atın yarışı kazanması durumu karmaşıklaştırır. Jokey tam kilo binseydi bu yarışı kazanamazdı diyemeyeceğimiz pozisyonlar olabilir. Örnek vermek gerekirse eksik kilo ile binilen ve yarışı burun farkla kazanan atın durumuyla, eksik kilo ile binilen ancak yarışı 14-15 boy farkla kazanan atın durumu aynı değildir. Bu nedenle eksik kilo işine at yarışlarının tüm paydalarını memnun edecek bir çözüm bulunamamakta. Jokeye ceza versen, yarışın sonucunu değiştirmesen diğer at sahipleri/ilgilileri kendilerini 'mağdur' hissedecek. Ayrıca yarışın neticesinin değiştirilmemesinden güç alıp kurnazlık yapanlar ortaya çıkacaktır. Jokeye ceza vermeyip atı geri atsan zaten olmaz. Eksik kilo ile binilen atın 2. 3. ya da 4. olmasında da aynı durum geçerlidir. Tüm bu zorluklardan dolayıdır ki işin en basidine kaçıp ilgili atı son sıraya atıyorlar ve jokeye, antrenöre ceza veriyorlar. Atı son sıraya atıp, yarışta yokmuş gibi davranmak en ufak bir ilgisi olmamasına karşı yarışseveri mağdur ediyor.
Son Viraj Dönülüyor'un çözüm önerisi ise gayet açıktır: Yarışseverin mağduriyetini önlemek adına, jokeyinin yarışa eksik kilo ile katıldığı tespit edilen safkan yarıştan çıkarılmış gibi işlem görmelidir. Müşterek bahise katıldıktan sonra koşudan çıkan bir atımız olduğunda nasıl ki EFG olan at ile yarışsevere bir hak tanınıyor, aynı şekilde eksik kilo ile binilen atın tespitinde de yarışın EFG olan atı yarışseverin mağduriyetini bir nebze de olsa* engelleyecektir!
*(Neden bir nebze de olsa diyoruz? Çünkü EFG sisteminin bozukluğu açık. Altılı ganyan oynuyoruz ancak oyundan bağımsız bir şekilde, sadece o koşuya oynanan ganyan oyunu yüzdelerinin dağılımına göre, üzerine en fazla ganyan alınan safkan EFG oluyor. Bu nedenle yarışseverin EFG uygulamasından dolayı yıllardır pek çok mağduriyet yaşadığı gerçektir. Çözümü ise oldukça basittir: Altılı Ganyan Favorisidir. Kuponlara her ayak için en çok işaretlenen at o ayağın AGF'si olur. Bir at çıktıktan sonra, gelmesi beklenecek olan at da böylece, altılı ganyan oyunu çerçevesinde belirlenir. AGF'ye geçiş neden önemsenmiyor. Eksik kilo ile yarışa katılımda AGF'den yararlanılacak olursa yarışseverin kazanacağı hakkın daha adil olacağını söyleyebiliriz)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder