28 Kasım 2011

Kara Kaplı Defter | Salida


12 Ekim'de kazandığı yarışla maidendan çıkan ve bu yarışıyla benim büyük beğenimi toplayan Salida, Sakarya Koşusu'nda hak etmediği bir 7.lik almıştı. 1800 metrelik zor koşunun ardından kısa bir ara veren Salida, 26 Kasım Cumartesi günü eksik işlerle girdiği yarıştan başarılı bir 4.lük çıkardı. Takip etmekte fayda var. İlk koşacağı koşuda ayanyı önde geçebilir.

26 Kasım 2011

EFG - MBH : Yarışseveri Düşünen Kim ! | Çalıştay'ın Ardından

Beklenen, meşhur, Atçılık Çalıştay'ı geçen hafta sonu bir başka deyişle 19-20 Kasım 2011 tarihlerinde yapıldı. Bir çok beklentimizin olduğu Çalıştay yine hüsranla sonuçlandı. 'Atçılığın ileriye adım atması' mottosuyla yola çıkan Çalıştay'ın büyük kısmının, maalesef, gündem dışı önerilerden kaynaklanan tartışmalarla geçtiğini okuyoruz.

'Gündem dışı' diyerek nitelendirdiğimiz şok edici öneri bir sonraki yazımızın konusu.

Atçılığın kanayan yaralarından biridir En fazla ganyan uygulaması. Pardon, atçılığın dedim. Bu Çalıştay'la beraber iyice anladık ki atçılığın kanayan yarası vs. değil. Çünkü onların ilgisini çekmiyor. Yarışseverin iyiliğini düşündüğünü, yarışseverin bu sektörün direği olduğunu söyleyenlerin sadece popülist beyanatlarda bulunduğunu bir kez daha gördük. Zira 2 gün süren Çalıştay'da 'zaman gelmedi', 'sırası gelmedi' denilerek bu EFG ve MBH konusu açılmıyorsa yazık. Bu iki konunun önemsiz olduğu düşünülüyorsa daha da yazık. Tam tersine EFG ve MBH mevzuunun Çalıştay'ın ana başlıklarından biri olması gerekirdi.

Ganyan bayilerinden uzak olmayanlar, yarışseverden kendisini soyutlamayanalar bilirler; yarışseverin en önemli iki problemi EFG ve MBH'tır. Kuponuna tek işaretlediği atın yarışlar başladıktan sonra koşudan çıkartılmasının ve ondan çaresizce, üzerine en çok ganyan alınan atın birinciliğini beklemesinin istenmesinin ne demek olduğunu bilir misiniz? Ya da starttan çıkma konusunda sorunları olan bir atı kuponuna yazıp yazmamak için ne kadar düşündüğünü? Papatya falı açıp 'çıkar mı', çıkmaz mı' tartışmalarının başlamasının insanları müşterek bahislerden soğuttuğunun farkında mısınız?

EFG ugulaması Altılı Ganyan Favorisi ile değiştirilmelidir. Altılı ganyanın ilk ayağının startının verilmesi ile birlikte kuponlara her ayakta en çok hangi atın işaretlendiği belirlenmelidir. Altılı kuponlarına en çok işaretlenen at o yarışta AGF olacaktır. Böylece uygulamanın doğruluğuna olan yarışsever inancı artacaktır. Mevcut EFG uygulamasından altılı ganyan oyunundan bağımsız olarak, tek koşu için oynanan ganyan oyunu baz alınmaktadır. Ve o koşu için oynanan ganyan oyunu ile EFG'nin belirlenmesi pek çok spekülasyona açıktır. Eski yıllarda bir çok olay da yaşanmıştır.

Tüzükte yer almadığı (!) ortaya çıkınca uygulamadan kaldırılan MBH ise içeriği değiştirilerek geri getirilmelidir. Problemleri olan atlar, problemlerinin giderildiği koşu esnasında görülene kadar MBH koşturulmalıdır. Eğer ki at tekrar problemlerini tekrarlıyorsa 3 ila 6 ay arasında MBH koşturulmalıdır. Bu süreçte antrenöre ceza verilip-verilmemesi tartışılabilir. Ancak diğer atlarla haksız bir rekabete girilmesini önlemek adına MBH koşan atlar, ilan edilen ikramiyenin %50-%60'ına koşmalıdır. Bu şekilde atların ilgilileri sorunu çözmeye uğraşırlar. Hiç bir kayıpları olmadan papatya falı açar gibi atı koşturmaya devam etmezler, MBH'ın getirdiği rehavete kapılmazlar.

Ancak bu iki önemli husus Çalıştay'da konuşulmamış dahi. Çalıştay'dan önce belirtmiştik, Çalıştay'a yarışseverin katılması gerekiyordu. Anlaşılan yarışseverin çıkarını yarışseverden başka koruyacak kimse yok. Çalıştay'ın ardından, anlaşılan, müşterek bahisin üzerinde kara bulutlar dolaşmaya devam edecek. Yarışsever Manifestosu'ndan hatırlatmayla yazıyı bitirelim.

Madde 19 - TJK bünyesinde yarışsever birimi kurulmalıdır !

Madde 20 - Yarışseverler karar mekanizmalarında söz söyleme yetkisine sahip olmalı.

20 Kasım 2011

240 Derece: Sevinç Yaşamak İşte Böyle Olur !



14 Kasım pazartesi günü Şanlıurfa yarışlarından çok enteresan bir olay yaşanmış. Malum, hafta içi bazı yarışları izleyememe durumumuz oluyor. Dün sabah Hakan Cantınaz ve Son Düzlük ekibi bu konuya dikkat çekti.

Jokeylerin kazandığı yarışlardan sonraki hareketleriyle ilgili bundan bir sene önce bir yazı karalamıştık: İşi Tadında Bırakmak. Altını çizmeye çalıştığımız nokta aslında halen geçerliliğini koruyor. Birilerine mesaj verme amacı varsa da bence bunun yeri yarış pisti değildir. Yoksa şimşekleri üzerinize çekiyorsunuz. Antipatik olmak da yine jokeyin zararına.

Gelelim tekrar Hakan Abi'nin gündeme taşıdığı konuya. Lovely Hunter'ın aprantisi Menderes Avşar'ın kazandığı yarışın bitimine henüz 40-50 metre varken sevinmeye başlaması ve bunu el hareketiyle uzun uzadıya yapmış olması garip bir görüntünün oluşmasına sebep verdi.

Yarışın videosu bu: 240 derece. Çok net görülmüyor. Videonun kalitesi düşük. Fakat az-çok fikir sahibi olacaksınızdır.

Bir jokeyin kazandığı yarışla, zaten işini iyi yaptığını ve başarı elde ettiğini düşünürüz. Bir mesaj verme gayesi taşıyan ya da sevinicini dışarı vuran bu aşırı hareketlerin yarış içerisinde yaşanmaması gerekir. Dikkatli olunması lazım. Yaşanılan sevinç kadar bu sevincin ölçüsü de önemlidir.

19 Kasım 2011

Atçılık Çalıştayından Beklentilerimiz


Enternasyonel Yarışlar'da aldığımız ağır mağlubiyetlerin ardından radikal değişiklik taleplerimizi dile getirmiştik. Bu konu üzerine çeşitli başlıklarda yazılar yazdık;

Yarışsever Manifestosu'nu yazıp temel taleplerimizi seslendirdik.

Handikap Puanı Sistemimiz Gitgide Eriyor dedik ve kokmaya başlayan handikap puanı sistemimizdeki yanlışlıkları, acilen düzeltilmesi gereken noktaları beyan ettik.

Foaller %75'e Koşsun'un Açmazları tartışmasını ilk biz başlattık. Yıllardır uygulanan kuralın, yurt dışında doğmuş tayların ülkemizde ikramiyenin %75'ine koşuyor olmasının atçılığımıza zincir vurduğu söyledik. Yarışsever Manifestosu'nda belirttik, Turk Horse Club'un forum sayfasında tartışmayı ateşledik, Son Düzlük başta olmaz üzere programlara mailler atarak konunun tartışılmasını istedik ve pek çok tepki almamıza rağmen konunun gündeme gelmesini sağladık. En sonunda konu tüm ülkede tartışılr hale geldi. Atçılıkta Yeni Tartışma: Foaller ve Rantçılık başlıklı yazımızda güncel hale gelen tartışmada tezlerimizi tekrarladık ve görüşlerimizin arkasında durduk. En nihayetinde dişi foallerin ikramiyenin tamamına koşması kararlaştırıldı. (Bu konuya bir başka yazımızda ayrıntılı bir şekilde değineceğiz.)

Son olarak 16 Ekim tarihinde At Yarışlarında Çalıştay Zamanı deyip Bu hafta sonu yapılacak Çalıştay'ı haber verdik.
TJK, internet sitesinden Çalıştay'ın gündem maddelerini açıklamış. Pek çok konunun eksik kaldığını gördük. Bunlara kısaca değinip, Çalıştay'da konuşulması gereken başlıkları vurgulayalım.
En önemli başlık bizce Müşterek Bahis Harici koşma uygulamasının geri getirilmesidir. Yarışsever mevcut durumda sürekli mağdur olmaktadır. Startta kalanlar, geç çıkanlar, hiç çıkmayanlar... Çift taraflı bir mağduriyet hem de... Starttan çıkıp, çıkmayacağı belli olmayan atları yazıp, starttan çıkmayınca ya da tam tersi yazmayıp, at starttan çıkarsa mağduriyet yaşanıyor. Bir başka deyişle bu tür atlarda mağduriyet yaşanmaması söz konusu değil. Çözüm mü? İşte cevap: Problemleri olan atlar, problemlerinin giderildiği koşu esnasında görülene kadar MBH koşturulmalıdır. Eğer ki at tekrar problemlerini tekrarlıyorsa 3 ila 6 ay arasında MBH koşturulmalıdır. Bu süreçte antrenöre ceza verilip-verilmemesi tartışılabilir. Ancak diğer atlarla haksız bir rekabete girilmesini önlemek adına MBH koşan atlar, ilan edilen ikramiyenin %50-%60'ına koşmalıdır. Bu şekilde atların ilgilileri sorunu çözmeye uğraşırlar. Hiç bir kayıpları olmadan papatya falı açar gibi atı koşturmaya devam etmezler, MBH'ın getirdiği rehavete kapılmazlar.
Bir diğer önemli konu handikap puanı sistemimizin bozukluğudur. Sistem radikal bir şekilde değiştirilmelidir. İlk mental hata zaten handikaperlerin vermiş olduğu puanlara itiraz edilemiyor
olması. Tüzük'te buna dair madde var ve itiraz yolları kapalı. Kapalı kapılar arkasında verilen şişme handikap puanları, özellikle Gazi Koşusu öncesinde, hep tartışılır. Ancak bu durum yıl içinde devamlı sürmektedir. Bir başka nokta da yıl içinde handikap puanlarının, başarısız (!) yarışlar sonrasında düşürülüyor olmasıdır. Handikap puanı silme yöntemi sayesinde, maalesef, daha çok arap atlarında, yarış kazanma gayesiyle koşma miti parçalanıyor. Atların başarı durumlar yıl sonunda değerlendirilip, yeni yarış yılına hak ettiği puanla girmesi sağlanmalıdır.
Buna bağlı olarak handikap yarışlarda apranti indirimi ile 5 kilo düşürülmesi uygulaması değiştirilmelidir. Handikap yarışlarındaki apranti indirimleri ile yarışların dengesinin bozulduğu aşikar. Benim düşünceme göre handikap yarışlarda apranti indirimi maksimum 3 kilo olmalıdır. Ya da handikap yarışlarda apranti indirimi uygulanmamalı, aprantilerin bu durumdan mağdur olmaması için de onlara şans yaratacak başka yollar tüzükle sabitlenmelidir. Bizim talebimiz: Grup yarış kazanmamış olan ve, 100 gün ve daha üzeri gündür start almayan safkanlara apranti bindirilmesi şartı getirilerek aprantilere daha fazla şans yaratılmalıdır.
Bir diğer önemli konu ise protestoların incelenmesinde farklı hipodromlarda, farklı kararların alınıyor olmasıdır. En 'mantık dışı' kural yarış neticesi değiştirilmesinde atın x atı geçip geçemeyeceği üzerine 'güç' odaklı tartışmaların yapılmasıdır. Bu mantık ile son derece sübjektif olan 'güç' üzerinden kararların meşruluğu sorgulanıyor. Mevcut inceleme tarzında adeta, gücü o gün için diğerlerinden yüksek olan ata, rakiplerine her türlü faulü yapma hakkı veriyor. Kural kimin kime gücünün yeteceği değil, yarış nizamları çerçevesinde yarışın bitirilmesini emreder. O gün için iyi olan ata, performansı düşük olana faul yapma hakkı verilmemelidir. Kanaatimiz protesto inceleme işlemler, teknolojinin nimetlerinden de yararlanarak, tek merkezde toplanmalıdır. Her konu ile ilgilecek tek bir kurulda bahsetmiyoruz. Ancak protestolar tek bir merkez tarafından incelenmedikçe kararların standardı hiç bir zaman sağlanamayacak.
Bu temel başlıklar hakkında Çalıştay'da neler konuşalacak, göreceğiz.

18 Kasım 2011

5 Kilo Apranti İndirimi ve Handikap Yarışlar

Aprantilerin, deklare oldukları atta, 5 kilo aşağı yarışa katıldıkları malumunuz. Bu uygulamanın amacı aprantilerin, 100 yarış kazanma barajı altında kalan jokey adaylarının tercih edilebilirliğini arttırmak. Bir başka deyişle onların daha çok şans bulması, başlıca gaye.
Gerçekten de 5 kiloluk apranti indirimi başarıyla uygulandı. 5 kilo gibi muazzam bir fark yaratma şansı at sahipleri/antrenörleri tarafından da benimsendi. Dile kolay, 5 kilo. 63 kilo ile koşacak bir atın, apranti bindirilerek 58 kilo ile yarışa katılması sağlanabiliyor. Düşük kilolarda da bu büyük avantaj sağlama süreci devam ediyor. 50 kilo ile yarışa iştirak eden bir atın, apranti indirimi ile 45 kiloyla koşma şansı oluyor. 45 kiloya tam binen aprantilerin olması, bu aprantilerin çok fazla şans bulmasını sağlııyor. Apranti indiriminin ne kadar etkili olduğunu, aktif jokeylerin, şanslarının azaldığını kendilerinin beyan etmesinden daha iyi anlayabiliriz.
Bizi apranti indirimi üzerine kafa yormaya sevk eden nokta ise handikap yarışları. Hiç kimse apranti indirimi azalsın ya da kalksın demeyecektir. Bununla beraber bu uygulamanın handikap yarışlarda, atların koştukları yarışlarda elde ettikleri dereceler neticesinde oluşan handikap puanları çerçevesinde koşuya katılacak atların kilolarının ayarlanması ve yarışı daha 'adil' başlatma gayesi güden yarışlarda 5 kiloluk apranti indirimi sorun yaratmaktadır.
Handikap yarışlarında atların gücünü eşitlemeye çalışan, atların yarışa katılacağı jokeylerin kilosunu handikap puanıyla orantılı bir şekilde arttıran sistemde 5 kilolul apranti indirimi adaletsizlik kaynağı oluyor. Daha da ileri giderek bu uygulamanın handikap yarışların ruhuna aykırı olduğu iddia edebiliriz.
63 kilo ile yarışa katılması uygun görülen bir atın apranti indiriminden sonra 58 kilo ile yarışa katılması arasında çok ciddi fark var. Hele ki bu yarış handikap yarışsa, atın şansı oldukça yükselmektedir. Bir başka deyişle yarışın 'adil'liği çatlamaktadır.
Benim düşüncem, apranti indiriminin handikap yarışlarda farklı şekilde uygulanmasıdır. 5 kiloluk indirim çok fazla gelmekte ve yarış dengelerini değiştirmektedir. Handikap yarışın ruhuna aykırılık oluşturmaktadır. 2 ya da maksimum 3 kiloluk bir indirim olmalıdır, handikap yarışlarda. Bu şekilde yine aprantilerin handikap yarışlarda şans bulması sağlanabailir. Hem de handikap puanlarıyla orantılı bir şekilde, kilo verilerek dengelenen yarış eskisi gibi olmasa da daha adil hale getirilebilir.
Related Posts with Thumbnails