31 Ocak 2010

Aeneas Efsanesi Bitmesin




Aeneas benim çok sevdiğim bir at. Ancak TJK'nın sitesinde dolaşırken gördüğüm bir bilgi beni şoka uğrattı. Bunun üzerine Aeneas hakkında genişçe bir yazı yazmaya karar verdim. Başlıyacağım yerle, sonlandıracağım yer belki çok farklı noktalarda olacak. Hadi başlayalım.


Aeneas üzerine cümleler sarf etmeye başlamak için en iyi nokta, yarış hayatının ilk koşusu olacaktır. Tarih 17 Aralık 2008. Şartlı 1 yarış. Hatırlayamadığım bir sebepten dolayı canlı olarak izleyemedim yarışı. Aynı akşam internetten videosunu izliyorum. Bitmiş yarış olduğu için sadece kazanana bakıyorum. Ancak atlar photo'yu geçerken tam anlamıyla bir tren geliyor, yarışın 2.si oluyor. Yarışı tekrar izliyorum, safkan starttan viraja kadar yarışın hiç bir noktasında yürümüyor, ancak virajla beraber herhalde 15-20 boy eritiyor. O muhteşem yarışı 5-6 defa izleyerek, atın bir sonraki yarışını beklemeye başlıyorum. Herkes girsin, baksın, izlesin Aeneas'ın ilk yarışını. Tarif edecek kelimeler bulamıyorum çünkü.


Yaklaşık 2,5 haftalık bekleyişin ardından Aeneas Bursa'da belirir. Bu sefer önlerde gitmeye çalışmaktadır, jokeyi teşviktedir. Viraja önde girmeye çalışır ve bunu başardım derken içeriden gelen rakini liderliği alıp 2 boy kadar fark yapar. Ancak Aeneas yarışı bırakmaz bir de sprinti atar ve koşudan birinci olarak ayrır. Bu yarışıyla beraber inatçı karakterini ortaya koyar.


Safkan yarışlarına Bursa'da devam eder. Başarılı sayılabilecek 8-9 yarış koşar. Ancak bu yarışlar içinde birincilikleri de olmasına rağmen bir çok kez farklı stillerde koşmaya çalışır. Bursa'da çim-kum demeden, mesafe ayırmadan bir çok koşu koşar. İlk yarışından sonra, 2. kez İstanbul'a, Gazi'ye gelir. Gazi yolunda da, ay ay içerisinde 3 yarış koşarak Gazi Koşusu'na girer ve 8.likle ayrılır. Bir çok atın yarış hayatına devam edemediği, son derece sert geçen Gazi Koşusu'ndan tam bir hafta sonra Bursa'da bir yarışa katılır.


Daha sonraki yarışları İstanbul-Ankara hattında olur.Koştuğu 5 yarışta iki 2.lik, bir 3.lük elde eder. Ardından Büyük Taaruza'a katılır. Daha çok olmamıştı. Bundan yaklaşık 4 ay önce, büyük bir başarıdan bahsetmiştik. Büyük Taaruz Koşusu'nda koşunun adı gibi "büyük" bir sürpriz yaşanmış ve Aeneas, bir çok güçlü rakibinin yanında Gazi Şampiyonu Miramis'i geride bırakmıştı. Koşunun ardından haftalarca tartışmalar yaşanmış, yarış içindeki taktikler ve hatalar gündeme gelmişti. Miramis'in geçilmesi Kocakaya'nın safkandan inmesine sebep olmuştu, Gazi'ye kadar beraber muhteşem işler yapan, Gazi'de tarih yazan bu ikilinin yolları belki de bir daha kesişmemek üzere ayrılmıştı.



Aeneas'a olan sevgimden bahsetmiştim. Ne kadar yanlış koşturulduğuna dikkat çekmeye çalışmıştım. Hatta kazandığı Büyük Taaruz Koşusu'ndan sonra adeta bana inat, 6 gün sonra, evet şaka değil ben sık koşturulmasından şikayet ederken, kazandığı inanılmaz bir yarıştan tam 6 gün sonra 2800m Ankara Koşusu'nda koşturulmuştu. Daha sonra yaklaşık 1 ay ara verdi. Ben bu aranın mecburi bir ara olduğunu tahmin ediyorum. Yoksa muhakkak bir yerlerde koşardı. Tahmin edilebileceği gibi ara sonrası bir yarış, 6 gün sonra bir yarış, bir hafta sonra bir yarış daha. Burada söz konusu olan koşular da sırasıyla G2, KV-8 ve G1 yarışlar.


Son olarak 31 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı Koşusu'na katılır. Halis Karataş'la Miramis'in kazandığı koşudan 4. olarak ayrılır. Benim merakım atın bir sonraki yarışının ne olacağıydı. Uzun bir süre bekledim ama ses seda çıkmadı.


Bugün tam 3 ay olmuş. TJK'nın sitesinde vakit geçirirken, cezalı atlara bakayım dedim. Yukardan aşağıya doğru bakmaya başladım. Ve o an... Aeneas'ın adını gördüm. Cumhurbaşkanlığı Koşusu'nda Procaine isimle madde verilerek koşturulmuş. Doping maddesi olarak geçiyor sitede. Ben de biraz araştırdım, lokal anesteziye de yarayan bir tür ağrı kesici maddeymiş. Büyük ihtimalle tedavi amaçla verilmiştir. Ancak yasaklı maddeler listesindedir ve bünye atmamıştır. Aeneas 1 yıl ceza almıştır. 30.10.2010'a kadar cezalıdır.


Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Böylesine güzel, karakterli, hırslı bir at. Sık yarışlara, zorlu mücadelerden sağ salim çıkacak kadar dayanıklı, istikrarlı bir at. Ancak koşu tercihleri, koşu taktikleri ve de son olarak ceza şokuyla harcanmış bir safkan. Evet, Aenas bir şampiyon değil, bunu tabiki kabul ediyorum ama bu şartlar altında bir şampiyon değil. Belki bambaşka bir sahiple, bambaşka yarışlarda, bambaşka hazırlıklarla çok farklı, şampyon bir Aeneas'tan bahsediyor olabilirdik bugün.


Her işte bir hayır vardır derler. Belki de Aeneas için bir daha bulamayacağı(!) dinlenme fırsatı olacaktır bu süre. Belki farklı bir anlayışla döner pistlere. Aslında burası da muamma. Acaba piste dönebilecek mi? Umarız aksilikler olmaz er ya da geç piste döner. Büyük Taaruz Koşusu'ndan sonra söylemiştim, yine söyleyeyim. O kadar çok koştu ki gerçek gücünü gösterme fırsatını yakalayamadı. Aenea'a şampiyon gözüyle bakılırsa, şampiyonmuşçasına koşturulursa başarıdan başarıya koşacaktır.


Ben ileride at sahibi olmayı, kendi formamla at koşmayı çok istiyorum. İnşallah benim de elime Aeneas gibi bir at gelir. Aeneas çok farklı yerlerde olmayı hak eden bir safkan. Daha 4 yaşında Aeneas. Ben hala farklı bir yarış hayatına sahip olabileceğini düşünüyorum. Başlangıcı çok iyi olmayan Aeneas'ın yarış hayatının, uzun ve daha güzel olması tek dileğim. "Aeneas Efsanesi" bitmesin!

30 Ocak 2010

Şampiyon Grand Ekinoks Televizyonda





Bugün Son Düzlük'ü izlerken Hakan Cantınaz sayesinde haberdar olduk. Hastalığımdan dolayı tüm gün televizyon karşısında olmama rağmen CNN Türk'ün reklamlarında hiç karşılaşmamıştım.

Bunları söyledikten sonra konunun ne olduğunu açıklama zamanımız geldi herhalde. Bir çoğunuz biliyorsunuzdur, CNN Türk'te "Her Yerde Bir Haber Var" adlı bir program var. Pek çok farklı konu bir nevi belgesel tadında işleniyor. İşte bu güzel programda bu hafta bizler için mutluluk verici bir konu var; Grand Ekinoks. Pek çok kez sahibinin kendi ağzından da dinlediğim Grand Ekinoks'un sıradışı hikayesi bu akşam saat 8'de ekranlarda olacak.

Bu güzel program için şimdiden tüm emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. At yarışlarında, sadece yarışların olmadığını gösteren, yarışsever olmayan insanların da ilgisini çekebilecek bu programı kaçırmamanızı öneririm.

İyi seyirler.

26 Ocak 2010

Dubai'de bir Türk: Pan River




Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği kalite safkanlardan olan 2008 Gazi Şampiyonu Pan River, çıta yükseltiyor. Dubai Yarış Festivali'ne katılacak olan Şampiyon dün Dubai'ye uçtu.

Nevzat Seyok'un sahibi olduğu Red Bishop-Wanganui River orjinli Pan River ülkemizde şimdiye kadar 24 yarış koştu, 9 birincilik, 9 ikincilik, 2 üçüncülük, 4 dördüncülük elde ederek bir kez tabela dışı kaldı. Bu birincilikler arasında Gazi dışında, Büyük Taaruz, Çaldıran, İsmet İnönü Koşuları gibi önemli başarıları bulunuyor.

28 Ocak'ta başlayıp 27 Mart'ta son bulacak Yarış Festivali'nde Pan River'ın ilk olarak 11 Şubat Salı 175.000$ ödüllü 2400m yarışta koşması bekleniyor. Jokeyi ise muhtemelen, Dubai'de bulunan Selim kaya olacak. Selim Kaya Pan River işbirliğinin şimdiye kadar hiç yaşanmadığını görüyoruz. Kazandığı yarışların 5'inde S.Boyraz, 3'ünde N.Şen, 1'inde de Karataş imzası bulunuyor. Pan River'ın 24 yarışında da bu 3 jokey dışında bir tercihte bulunulmadı.

2003'ten beri at gönderdiğimiz Dubai Yarış Festivali'nde 2009'a kadar hiç fire verilmemişti. Bu tarihe kadar Grand Ekinoks, Dinyeper, Dinyeper, Win River Win, Kaneko, Ribella, Sabırlı, Fairson ve Topor katılmıştı. Özellikle Win River Win, Sabırlı ve Ribella bir çok önemli başarıya imza atmış, yarışlar kazanmışlardı. Ancak geçen sene, 2009'da Dubai'de temsilcimiz olmamıştı. Bu sene ise Pan River gidiyor. Ayrıca Pan River, yeni yapılan Meydan Hipodromu'nda start alacak ilk Türk safkan olacak.


Pan River'ın Dubai'de başarılı olmasını, kendisinden önce Dubai'ye giden, çıtayı ve beklentileri üst düzeye çeken büyükleri kadar başarılı olmasını diliyoruz. Tüm Türkiye'nin duaları Pan River'la olacak. Ancak Pan River'ın neler yapıp yapamayacağı konusunda açıkçası bir şey söylemek çok zor. Enternasyonel Yarışlar'da ülkemize gelen yabancı atlara direnebilen tek İngilizdi, Pan River. O yarışını göz önüne getirdiğimizde neden olmasın diyebiliyoruz. Ama çok bilinmeyenli denklem gibi. Sonuçta bambaşka bir ülke bambaşka bir pist bambaşka atlar olacak. Oraya uyum sağlaması, formunun iyi olması gibi bir çok şartın yerine gelmesi lazım. Bu açıdan da Pan River'ın koşacağı yaış son derece önemli olacak. İlerisi için bir çok ip ucu verecektir. Sabırsızlanmaya başladık ve 11 Şubat'ı iple çekiyoruz. Umarım TAY TV ve TJK TV çok güzel programlarla Pan River'ı bizlere izlettirir.


Bol şanslar Pan River.


25 Ocak 2010

TJK'dan Önemli Bir Hamle





TJK yetiştiricilik ve yarış atı kalitemizin gelişmesine yönelik önemli bir adım attı. Aygır kadrosuna 5 kan dahil edildi.

Dehere, Powerscourt, Lion Heart, Yonaguska ve Cuvee kadroya katılan aygırlar. Toplamda aygır sayısı ise 27 oldu.

Alınan aygırlar dış basında da yankı uyandırdı. TJK kendi sitesinde gerek bu haberlere, gerekse aygırların incelemesine yer verdi. Benim en çok dikkatimi çeken Dehere oldu. Anlaşılan o ki atçılarımız da Dehere'yi bekliyorlar. Özellikle anne tarafından Şampiyon Secreteriat'ın kanını taşıyan Dehere bir sene kiralandı. Bu bir senelik kiralanma ise aygırın sahibi konumundaki Coolmore için de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu sürenin çok iyi kullanılıp, en iyi verimi almalıyız.

Aygırların alınması özellikle benim için çok anlamlı. Türkiye'deki atların kalitesinin yıldan yıla düştüğünden bahsedilir hep. "Nerede o eski atlar..." diye başlanan cümlelere pek çok kez tanık oluruz. Ben her zaman bu görece gerileyişin aygırların azlığından olduğunu savundum. Öyle bir noktaya gelindi ki, artık yarışlarımız Sri Pekan, Mountain Cat, Strike The Gold'lardan geçilmez oldu. Böyle bir tekdüzelik içinde de atların farkını belirleyen sadece anne ve anne hattı oluyordu. TJK artık yabancı yarışlara da bahis oynatıyor. Oralardaki yarışları da takip etme imkanı buluyoruz. Bir yarışta baba kardeşi olan atların koşma ihtimali çok düşük. Açıkçası ben henüz görmedim. Ülkemizde ise 10 atlı bir yarışta 3-4 tane baba kardeşi görebiliyoruz. Böyle olunca da rekabet, sınırlarımız içinde kalıyor. Enternasyonel Yarışlar'daki kayıpların da başlıca sebebi bu. Son yıllarda bazı eküriler de bunu farkettiler ve yurt dışına yöneldiler. Yurt dışından getirilen neredeyse bütün atlar, ülkemizdeki safkanlara üstünlük sağlıyor. Bu durum, orjinlerinin çok çok iyi olduğundan gerçekleşmiyor. Biraz fark yaratarak başarılı atlar ortaya çıkartıyorlar.

Bunun kırılması için ülkemizde aygır sayısının çok daha arttırılması, kadronun yatırımlardan sakınmayarak güçlü kanlarla güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu aygırlar sadece yavrularda etkili olmayacaklar. Jenerasyonlar boyunca bu kanlar taşınacak. Yetiştiricilerimizin ise bu aygırlara ilgi göstermesi, onların görevidir. Sri Pekan'a averaj bir anneyle çekim daha az riskli gibi görülebilir. Herkes bir kaç at görmek için başkalarının hamlesini beklerse, bu yatırımlar amacına ulaşmaz. Belki taylar çok başarılı olmayacak ama ikinci jenerasyonları, onların yavruları çok başarılı olacak. Miramis ve annesi Satılmış bu konuya çok iyi bir örnektir. Önemli olan kana duyulan güvendir.

Yeni aygırlarımız Türk Atçılığı'na hayırlı olsun.

9 Ocak 2010

At Yarışları ve İnternet Medyası



TAY TV'de yayınlanacak olan, At Yarışları ve İnternet Medyası adlı foruma konuk olduk. Öncelikle, başta Hakan Cantınaz olmak üzere tüm TAY TV ailesine böyle bir program yaptıkları ve nazik davetleri için teşekkür ederim.


Gerçekten çok faydalı olacağını düşündüğüm programda yarışseverleri hipodromlara nasıl çekeceğimizden, at yarışı ve reklam ilişkisine kadar pek çok konuda konuştuk. Orada bulunmanın bile benim için onur olduğu yayında, söz sahibi olmak bir kaç cümle etmek inanılmaz bir mutluluk verdi.

Bu tür organizasyonlar ben ve benim gibi genç yaştaki insanlar için büyük bir motivasyon kaynağı oluyor. Tekrar çok teşekkür ediyorum


Programın yayınlanacağı saat ve günler;


10 Ocak, Saat 22.00

11 Ocak, Saat 09.00

13 Ocak, Saat 22.00

15 Ocak, Saat 09.00

Bilgi

Gösterdiğiniz sabır için teşekkür ederim. Gerek derslerin yoğunluğundan, gerekse uzun süreli bir hastalık sebebiyle kopukluk yaşadık. 2 haftalık bir süre daha var, ondan sonra tam gaz, tam randımanla, yeni fikirlerle işe kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Son Viraj Dönülüyor
Related Posts with Thumbnails