At yarışlarının cazibesi size göre nedir şeklinde sorulacak bir soruya pek çok farklı cevap verilebilir. At yarışlarıyla ilgilenen herkes için bu spora bağlanmanın bir sebebi vardır. Kimi heyecan yaşamak için yarışları izler, hipodroma gider, kimi ufak meblağlarla 3 saate yakın zaman geçirebildiğini söyler. At yarışları bazen ailecek vakit geçirme vesilesidir, bazen deşarj olma yoludur. At yarışlarına ilginin devam etmesinin en önemli koşulları arasında iyi atlar izlemek ve farklı atların mücadelelerini takip etmek vardır. Maalesef bu iki faktörün de sürekliliği kırılıyor. İyi atları izleyemememiz üzerine sayfalarca yazı yazdık. Sebepleri ve yapılması gerekenler için dil döktük. Bununla beraber atların ve koşulara katılan grupların standartlaşması, öngörülebilir olması her geçen gün yarışseverin canını sıkıyor.
Yarışlardaki heyecanın azalmasında en etkili nokta yarış programlarının fazlalığıdır. Pazartesi Şanlıurfa, salı Adana, çarşamba Adana ve İstanbul, perşembe Şanlıurfa ve İzmir, cuma Bursa ve İzmir, cumartesi Adana ve İstanbul, pazar İzmir. 7 güne tam 11 adet program sığdırılıyor. Tamamen toplanacak tevziye yönelik adımlar atılıyor. Önce İzmir Şirinyer Hipodromu ışıklandırıldı. Daha sonra İstanbul Veliefendi Hipodromu'nın ışıklandırılması gerçekleşti. Son olarak da Adana Yeşiloba Hipodromu akşam yarışları için hazırlandı. Bir başka deyişle Ankara, Elazığ ve Diyarbakır pistlerinde yarışlar koşulmaya başlandığında Adana gece yarışlarını selamlayacağız. Durmak yok yarışlara devam hesabı. İzmir ve İstanbul yarışlarının tüm yıl boyunca devam ettiğini göz önünde bulundurunca mart ayından itibaren haftada 12 hatta 13 programa sahip olacağız.
Gelelim programların çokluğunun sonuçlarına... Yarışlar giderek standartlaşıyor. Özellikle arap atlarının yarışları. Daha net söylersek hep aynı atlar, aynı yarışlarda koşuyor, handikap, şartlı, kısa vade olması fark etmeksizin bir araya geliyorlar. Yazının bu aşamasında örneklerle devam edeceğiz.
İlk örnek 31 Ocak 2012 tarihli Adana yarışlarından. 7. koşu olarak gerçekleştirilen 5 ve yukarı yaşı arapların Kısa Vade-6 'mücadelesinde' 7 attan 3'ü bir hafta önce beraber, 2'si 6 gün önce beraber koşuyor. Bir hafta önceki koşularında Mirşanhan, Kaanefe, Tumbul Anzelha sıralamasıyla ilk 3'ü oluşturmuşlardı. 3 atın bitiriş derecesi yarım saniyeden az. 31 ocakta koşuyu Baba Altar kazanıyor. 'Üçlü'müzden geçen yarışın birincisi 5 saniye geride beşinci, üçüncü Tumbul Anzelha 6 saniye arkadan sonuncu oluyor. İkincimiz Kaanefe, 2 saniye farkla yine ikinci.
6 gün önce karşı karşıya gelen Ferisu ve Bakhaber'i inceleyelim. Bakhaber'in favori olarak girdiği koşuyu Ferisu kazanırken, Bakhaber 4 saniye farkla dokuzuncu olabiliyor. 6 gün sonra 31 ocakta Ferisu ve Bakhaber sırasıyla üç ve dördüncü olurken aralarındaki fark 6 günde 4 saniyeden 16 saliseye indi.
21 Ocak tarihli İstanbul koşularından bir örnek. 4 yaşlı arapların katıldığı koşuya deklare olan 11 attan 8 tanesi 10 gün önce karşılaşmıştı.
İstanbul'dan devam edelim. 5 ve yukarı araplar denildimi, bir de mesafe uzunsa koşacak en az 5 atı programa bakmadan tahmin edebiliriz. İstanbul koşularından 10 gün ve 7 gün arayla 3 örnek alacağız.
13 attan 11'i üç kanaldan yarışa iştirak ediyor.
10 gün sonra 6 atın topluca bu koşuya deklare olduğunu görüyoruz.
Bir hafta sonra grubun tekrar bir araya geldiğini ve önceki haftadan 6 atın, 14 Ocak'a devrettiğini görüyoruz.
3 Şubat tarihli Bursa yarışlarına geliyoruz ve 'aynı atların yarışları'na rastlıyoruz.
2 koşuya katılan 19 attan 11 tanesinin bir hafta önce yapılan biri şartlı, diğeri handikap iki koşudan geldiğini görüyoruz.
Ya da 4 Şubat Adana koşularına bakalım. Benzer durum yine var.
Evet, biz yarışların tekdüzeleşmesini istemiyoruz. Ancak mevcut duruma 'Tekdüze At Yarışları' ismini koymayı uygun buluyoruz. Bakın tekdüzenin kelime anlamı neymiş: Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, muttarit, yeknesak, monoton. Hangi sıfatın mevcut duruma uygun düşmediğini söyleyebiliriz?
Biraz dikkatli takip edecek olursanız bunlara benzer pek çok örnek bulacaksınız ve görmeye devam edeceksiniz. Sahada olup, yarışlara katılan atların sayısını göz önüne aldığımızda yarış programlarının sayısının fazla olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Sürekli aynı atları bir arada koşarken görmek yarışseverlerin iştahını kaçırıyor. Programların üst üste gelmesi, hatta aynı güne 2 program koyulması atçılığın gelişimine katkı sağlamıyor. Bolca tevzi toplanıyor. Atlarını sürekli koşup, daha çok yarış ikramiyesi kazanma şansı olan at sahiplerinin de rahatsız olduğunu düşünmek yanlış olur. Tüm verdiğimiz örneklerin arap atlarlıyla ilgili olduğu gözlerden kaçmamıştır. Pek şaşırtıcı olmasa gerek. Aynı atların, sürekli, beraber koşması devam edecek. Adana'da gece yarışları da bir başlasın, gelsin daha fazla yarışlar... Maalesef 2 yanlış 1 doğru yapmıyor.
2 yorum:
Yarışlardaki heyecanın azalmasında en etkili nokta yarış programlarının fazlalığıdır.
Bu cümleden yola çıkalım..İçerdiği şey bana göre yanlış.Esas problem Türk yarışcılığının içe kapanıklığıdır.Yani at sayısı,at sahibi,hipodrom,veteriner,yarış yazarı,yarış medyası,yarış komiseri v.b herşey çok az ülkemizde....Hem az hemde yukarıda yazdıklarımın iyısı çok daha az..5 milyonluk İrlanda da 26 hipodrom var yarış programı sayısını sen hesap et...Velhasıl sorun otoritede yani TJK yönetiminde.Kural koyucu,strateji belirleyici olması gerekirken sadece hasılat peşinde koşanlarda..
İrlanda ile Türkiye'yi karşılaştırmak pek doğru olmayacaktır. Verilerini kullandığınız yazıyı ben de okudum. İrlanda'daki at sayısıyla hipodrom sayısı orantısı makul. Bizde at sayısı kısıtlı olmasına rağmen hipodromlar, programlar çoğaltılıyor. Bizim temel eleştirimizin arap koşularına dolayısıyla arap atçılığına yönelik olduğunu farketmişsinizdir. İrlanda'da arap atı ırkına dair yarış bulunmamaktadır.
Yorum Gönder