Bizlerin at yarışlarındaki temel sıkıntılarından biri, özellikle arap atların, sürekli yarış koşuyor, 4-5 gün ara ile ardıardına yarışlara katılıyor olmasıdır. Yarınki Ankara yarış programına bakarken son derece şaşırtıcı bir atla karşılaştım. Aslında 2 at. Ancak biri beni şaşırttı: Aydemirhan.
Aydemirhan ve Aeneas 400.000 lira birincilik ikramiyesi olan G1 Cumhurbaşkanlığı Koşusu'na salı günü Ankara'da 2400 metre kum pistte çıkmış oldukları açık yarış sonrasında katılıyorlar, bir başke deyişle 4 gün sonra.
Aeneas beni şaşırtmadı dedim. Çünkü Aeneas'ı o kadar kötü koşuyor ki ilgilileri artık beni alıştırdılar. Çok beğendiğim bir safka olan ve inanılmaz yüksek bir yarış karakteri olan Aeneas'ın bu durumu zaten beni üzüyor. Tıpkı Kaya Ailesi'nin atları, nefes almasına izin vermeden, sık koşması bizleri şaşırtmadığı gibi Aeneas'ın da plansız koşması beni şaşırtmıyor.
Ancak Aydemirhan hayatının hiç bir döneminde bu kadar kısa aralıkla koşmamıştır. Daha da önemlisi A2 bir koşudan çıkıp, Cumhurbaşkanlığı gibi önemi ve zorluk derecesi son derece yüksek olan bir koşuya 4 gün ara ile girmek, son kertede, yanlıştır.
Her zaman altını çizerim, 'büyük at' sahibi olmakla, büyük 'at sahibi' olmak farklıdır. Daha sonra at sakatlanınca üzülmek yersizdir. Bu şekilde koşturulan atların sorumluluğunun da ilgililerinin üzerinde olduğu unutulmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder