Neredeyse bir hafta oldu Maracaibo'yu kaybedeli. Önce aygırlık kariyerinin başında olan şampiyon Sabırlı, hemen ardından Maracaibo öldü. Bu iki haberi alan yarışseverlerin nasıl üzüldüğünü tahmin etmek pek de zor değil.
Yarışseverler bazı atları öyle severler ki artık sahiplenirler o atı. Neredeyse kendi atlarıymışçasına benimser, sahip çıkarlar. Şampiyon atlardır genelde bunlar. Belki de herkesin bu atlarla ilgili ucundan köşesinden bir anısı, hatırası, söyleyecekleri olur.
Maracaibo 2008 yılında kazandığı Erkek Tay Deneme Koşusu'ndan sonra sakatlandı. 2 senelik bir tedavi süresi oldu. Bu süre içerisinde sahaya dönmeme ihtimali bile konuşuluyordu. Karataş ailesi safkanı sahaya getirmeye zorlamayacaklarını söylüyordu. Nitekim böyle de yaptılar ve at istemediği sürece idmana çıkarmadılar.
Ancak çalışmalara başlayıp, bir müddet sonra da hızlandıran Maracaibo için yarış koşma zamanı gelmişti. Çanlar çalıyordu.
2 yıl sonra çıktığı ilk koşusu 1900 metrelik çim koşu oldu. Halis Karataş açık açık atı üzmek istemediklerini söylemişti. Benim de tahminim Maracaibo'yu zorlamayacakları yönündeydi. Sonuç olarak Maracaibo tutu tuta yarışı 8. tamamladı. Halis yarışın hiç bir yerinde teşvikte bulunmadı Maracaibo'ya.
1,5 ay sonra ise 2. sınavı vardı. Bu sefer sentetik pistte 1500 metre denenecekti. Her şey normal başladı ancak son viraja doğru Maracaibo maalesef sakatlandı ve bir anda dışarı doğru attı kendini.
Yaklaşık 2 ay tedavisi için uğraşıldı. Buna rağmen iyi bir cevap veremedi. Son artık kaçınılmazdı. Maracaibo daha fazla acı çekmemesi için uyutulacaktı. Geçtiğimiz hafta Maracaibo'ya veda edildi.
Şimdi herkes keşke koşturulmasaydı, aygırlık yapsaydı diyor, Karataşlar suçlanıyor. Ama böyle bir ailenin verdiği karara saygı duymak gerekiyor. Saldırgan bir şekilde Maracaibo'yu koştuklarını düşünmüyorum. Onlar sadece bu kadar iyi bir atı koşabilme zevkini yaşamak istiyorlardı. Ancak bu umutlar maalesef fazla sürmedi ve Maracaibo'yu kaybettik.
Karataş Ailesi keşke koşmasaydık Maracaibo'yu diyordur. Eminim. Keşke koşmasalardı. Üzülmemek imkansız. Keşke yarış hayatı uzun olabilseydi. Ama yol yakınken de geri dönülebilseydi.
Maracaibo yine de bu kısa yarış hayatında yarışseverler tarafından çok sevilen bir at oldu. Bir çok kişinin kalbini kazanmayı bildi. Sahamıza gelmiş olan bu yakışıklı atı unutabileceğimizi sanmıyorum.
Güle güle Maracaibo.