20 Aralık 2010

At Yarışlarındaki Durağanlık

Kış sezonu genelde durgun geçer. Kalbur üstü atlarımız sezonu kapamış, hipodromlarda değişiklikler meydana gelmiş olur. Ama bu seneki gibi bir dönem ben hiç hatırlamıyorum. İstanbul'da yarışlar sentetikte devam ediyor. Etmesine ediyor da 2-3 farklı grup var, sanki sırayla koşuyorlar. Bazıları buna da gerek duymuyor. Her programda koşmadığı gün sayısı 3-4-5-6 olan atlar kaynıyor. Durum böyle olunca bir günü bir gününü tutmayan, sürekli birbirine geçilen istikrarsız atlar. Sonuçta atlar ne kadar kötü olursa olsun yarışı biri önde bitirecek. Kazanma sırası elbet bir başkasına da gelecek. O nedenle bu durumdan şikayetçi olan sadece bizleriz. Eski tadı almak mümkün değil. Yarışsever bıkkın. Bakalım bu sistem ne kadar böyle sürecek.

1 Aralık 2010

KKD | 1 Aralık 2010

Delikor: Yine, yeniden. Bundan bir sene öncesinde yine kara kaplı defterde yer bulmuştu Delikor. Koştuğu 3 yarışta 2 birincilik elde ederek beni yanıltmamıştı. Daha sonra sakatlıklardan belini doğrultamayan safkan önce 8 sonra 5 aylık aradan sonra yarış koştu. Bugün için koştuğu yarışta yine çok başarılıydı. Düzlükte kapanmasına rağmen yolu açıldığı anda kanatlandı. Delikor'u takip edelim. Sağlıklı bir Delikor hiç bir zaman ihmal edilmemelidir.

20 Kasım 2010

Umut Yücel'in Yaptıkları

Bunu gerçekten tarihe not düşmek için yazıyorum. Bu yapılanı unutmamak için. 7 Kasım 2010, İzmir. 1. Koşu. Atın adı Tuyadin. Binicisi Umut Yücel. Videoyu izlerken 1 numaralı kulvardan çıkan ata ve jokeyine dikkat edelim. İnsan düşmanına böyle davranmaz.

Yarışın Videosu

Affedilemez bir davranış. Ne desek boş. Sözler bir şey ifade etmez.

Yazık, çok yazık.

14 Ekim 2010

Gelibolu Rekorla Geldi


13 Ekim Çarşamba günü koşulan Kanunu Sultan Süleyman Koşusu'nu Gelibolu Halis Karataş'la kazandı.

G1 mücadelede, son yarışlarında muazzam bir performans yakalayan ancak son koşusunda Ankara'da Tümöz Bey'e geçilen Gelibolu birinciliğe uzandı. Hızlıtay'ın 'hızlı' götürdüğü yarışta anormal bir tempo oldu. Sonlarda adeta kesilen Hızlıtay'ın bu hatasını Gelibolu ve Kafkaslı affetmedi.

Kafkaslı bir kaç yarış sonra ilk kez rakiplerine hakim olabilecek konumdaydı. Ancak dün için başaramadı. 8 yaşındaki şampiyonu umarız 9 yaşında da koşuyorken görmeyiz. Eküri Kafkaslı'ya yılların vermiş olduğu yorgunluk yokmuşçasına yükleniyor.

Rekoru getiren atın Hızlıtay olduğunu tekrarlayalım. 1500 metre sentetik pistte bir önceki rekor 1.38.70 ile Berksoy'a aitti. Gelibolu bu rekoru 1.38.17'ye çekti. Berksoy'un rekorluk yarış derecesini Gelibolu kırarken, Bir önceki rekor olan 1.38.70'lik derecenin altına bu yarışta Kafkaslı ve Hızlıtay'ın da girmiş olması at yarışlarında temponun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.

12 Ekim 2010

Çaldıran Galibi Gökçenil

2 Yaşlı İngilizler'in büyük mücadelesi olan G1 Çaldıran Koşusu 10 Ekim Pazar günü koşuldu. Yarış beklenildiği gibi, çok atın mücadelesi şeklinde geçmedi. Kaçak stile sahip olan ve tıpkı El Kaşgar gibi uzayan her mesafede kendisine kuşkuyla bakılan Gökçenil 1600 metrelik bu yarışı kazanma başarısını gösterirken kalitesini ortaya koydu. İlk 3 sırayı ise Safkan İngiliz Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği Koşusu'nda ilk 3 sırayı yapan Gökçenil, Limited Edition ve Şeker Remziye 3'lüsü yaptı.

Yarışın ön plana çıkan atı kuşkusuz Kid Rock'tı. Ankara'da koşmuş ve kazanmış olduğu son yarış gerçekten çok başarılıydı. Bunun etkisiyle yarışın favorisi olarka gösteriliyordu. Çaldıran için de kötü bir koşu çıkardı diyemeyiz ama kendisinden beklenilen performansı göstermedi ve 4.lük ile yetindi.

Şeker Remziye S.İ.A.Y. VE Sah.Der. Koşusu'nu kazanmıştı. Bu nedenle yarışta öne çıkanlar arasındaydı. Bu sefer Gökhan Kocakaya ile start alan Şeker Remziye yine çok başarılı koştu ve önceli yarışlarının tesadüf olmadığını kanıtlarken ilerisi için de iyi sinyaller verdi. Son metrelerde Gökçenil'e zor anlar yaşatan safkan 2.lik elde etti.

Sanırım yarışın en ilgi çeken atı yine Limited Edition oldu. SİAYveSD Koşusu'nda hayatının ikinci yarışına çıkmasına rağmen muazzam bir performans ve sprintle 3. olan safkan Çaldıran'da yine muazzam bir sprint ortaya koydu. Düzlük üzerinde adeta uçan safkan son sıralardan başladığı sprintle yine 3.lüğe uzandı. Henüz maiden olan Limited Edition 3. yarışında üçüncü 3.lüğünü elde etti. Ancak hedeflerinin büyük olabileceğini gösterdi.

Gökçenil ise Çaldıran galibi olarak büyük bir başarıya imza attı. Seri stili nedeniyle yarışseverin pek güvenmediği Şeker Remziye'ye kaybettiği yarışta da adeta arka plana düşen Gökçenil'in 6.10'luk ganyanını başka türlü açıklayamayız. Ancak Gökçenil'in bu yarışta koşan rakiplerinin çoğunu önceki yarışlarında geçtiği bir gerçekti. Yarışın 200 metre daha uzun olması ona olan güveni iyice azaltmış olsa da çok güzel bir yarış çıkardı. Geri kalan performansıyla hak ettiği Çaldıran zaferine ulaşmış oldu.

Radikal Ekselans, Phantom Boy, Amerikalı gibi safkanlar iyi bir performans gösteremedi. Pisti yadırgamış olabilecekleri ihtimalini de göz önünde tutmak lazım. Sadece bu yarış itibariyle güçleri hakkında bir şey söylemek mümken değil. Sonraki yarışlarını bekleyip, bu grup içinde nasıl performans sergileyeceklerini göreceğiz.

Gökçenil'i ve tüm ilgililerini kutluyoruz. Çok önemli bir zafer yaşadılar. Gökçenil'in şu ana kadarki yarışları gerçekten göz alıcı. Allah nazardan saklasın. Böyle iyi koşmaya devam etsin. Bu başarıda büyük pay sahibi Fuat Çakar'ı ise sona bıraktım. Gökçenil'de emeğinin çok fazla olduğuna inanıyorum. Sahipleri de böyle düşünüyor olsa gerek ki Fuat'la devam ediyorlar. Atı o kadar iyi tanıyor, ona göre o kadar iyi koşuyor ki geriye atın gücünü göstermesi kalıyor. En Son Inspector örneğinde de gördüğümüz gibi Fuat'ın tempo yarışları konusunda sayılı jokeylerden biri olduğu çok açık. Üzerindeki durgunluğu zaten atmıştı. Kazandığı grup yarışlarla performansını taçlandırıyor. Tebrikler Gökçenil, tebrikler Fuat Çakar.

10 Ekim 2010

Halis Karataş 51 Kiloda


10 Ekim pazar günü yapılacak olan İstanbul yarışları için programa göz atarken bir şey dikkatimi çekti. Çoğu yarışseverlerin de çekmiştir. Sonbahar Büyük Handikapı'nda koşacak olan Tampico'ya Halis Karataş 51 kiloya deklare olmuş.

53 kiloya deklare olabilen ancak altına genellikle düşemeyen Halis'i 51 kilo ile görmek çok nadir yaşanabilecek bir olay. Bu sene, 2010 yılı içerisinde 2 kere 52,5'e bir kere de 52 kiloya deklare olan usta jokey toplamda 3 kez 53 kilonun aşağısına indi. Halis Karataş'ı 51 kiloda en son 2005 yılında Gladyatör'ün kazandığı şu koşuda görmüştük. Büyük ihtimalle 53 kilo olarak binecektir. Ancak bunun için de büyük bir efor harcaması gerekecek. Şimdiden kolay gelsin.

9 Ekim 2010

Pan River Geri Döndü!



Sonunda geri dönüyordu. Dubai'deki büyük başarısının ardından yarışlarına ara vermişti. 7 aydır onu görmüyorduk. Ülkemiz pistlerinde ise 1 yıla dayanmış koşmadığı gün sayısı. Son koşusu Cumhurbaşkanlığı'ydı. Yine Ankara'da. Ankara'daki ilk koşusuydu. Bir Ankara gününde ara verdiği koşularına yine bir Ankara günüyle geri döndü Pan River. Ve kaldığı yerden. Kazanarak başladı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Koşusu'nda Hayri Baba'nın yarıştan çıkmasıyla mücadele 5 at arasında kaldı. Pan River tabiki ilgi odağıydı. Yarışsever için de zor. Böylesine sevdikleri bir attan aylarca uzak kaldılar. Herkes sevinçli. Herkes meraklı. Sonucu bekliyor. Merak ediyorlar, Pan River'ın nasıl bir koşu çıkaracağını. İnkar edilemez bir gerçek var. O da at yarışının şampiyonlarla daha da güzelliştiği, daha da büyüdüğü.

Düzlüğe Adonise ve Pan River yan yana çıktı. Bir ve iki sıra onlara aitti. Fakat düzlük üzerinde Pan River öyle bir hava veriyordu ki etrafına, adeta 'ben geldim' mesajını veriyordu. Düzlük boyunca her aksiyonda rakibine hakimdi ve her an atlayabilecek görüntüdeydi. Pan River birinciliğe ulaşırken ikinci Adonise 3. Gilitter, 4. Kral ve Ben oldu. 2.05.87 oldu bitiriş derecesi. Kral ve Ben'le Gilitter'in performansı ise sonraki yarışlarında dikkat edilmesi gerekliliğini gözler önüne serdi.

Pan River'la Dubai'de buluşan Selim Kaya'nın birlikteliği bu yarışta da devam etti. Geçtiğimiz hafta Miramis'in uzun aradan sonra koştuğu görece başarısız yarıştan sonra, Pan River'ın da böyle bir durumla karşılaşabileceği düşünülüyordu. Ancak Pan River klasını gerçek anlamda konuşturarak kendisine yakışır bir dönüş yaptı.

8 Ekim 2010

Anadolu Tarım İşletmesi Tay Satışları Yapıldı

Pazar günü yazdığımız satışlar hafta içinde gerçekleştirildi. Toplamda 16 atın satışa çıkarıldığı açık arttırmada 15 tanesi satıldı.

Gelecek için umut vaadeden atların bulunduğu satışta, yazımızda altını çizdiğimiz atlar yüksek bedellerle satıldı. Cihanefe 155.000, Halilim ve Altuğhan ise 115.000 liralık rakama ulaştı.

Satışlarda beni en çok şaşırtan ise Kocaerol'un 140.000 liraya alıcı bulması oldu. Bir Demirkır yavrusu olan Kocaerol anne hattında göze çarpan bir kardeşe sahip değil. Buna rağmen iyi bir rakama satıldı. Sarıkentlim'in tam kardeşi olan Karaüzüm'ün 60.000 liraya satıldığı bu açık arttırmada Kocaerol'un fiyatını biraz yadırgadım.

Şimdi atların piste gelmesini bekleyeceğiz. 2 yaşlı olduklarını hatırlatalım. 2011 yılı içerisinde izlemeye başlayacağız onları. Sahiplerine hayırlı olsun diyelim. Tabi önemli olan ilk olarak, piste çıkabilmeleri. Sakatlık yaşamadan uzun bir yarış hayatı olsun hepsinin.

5 Ekim 2010

Maracaibo'nun Ardından


Neredeyse bir hafta oldu Maracaibo'yu kaybedeli. Önce aygırlık kariyerinin başında olan şampiyon Sabırlı, hemen ardından Maracaibo öldü. Bu iki haberi alan yarışseverlerin nasıl üzüldüğünü tahmin etmek pek de zor değil.

Yarışseverler bazı atları öyle severler ki artık sahiplenirler o atı. Neredeyse kendi atlarıymışçasına benimser, sahip çıkarlar. Şampiyon atlardır genelde bunlar. Belki de herkesin bu atlarla ilgili ucundan köşesinden bir anısı, hatırası, söyleyecekleri olur.

Maracaibo 2008 yılında kazandığı Erkek Tay Deneme Koşusu'ndan sonra sakatlandı. 2 senelik bir tedavi süresi oldu. Bu süre içerisinde sahaya dönmeme ihtimali bile konuşuluyordu. Karataş ailesi safkanı sahaya getirmeye zorlamayacaklarını söylüyordu. Nitekim böyle de yaptılar ve at istemediği sürece idmana çıkarmadılar.

Ancak çalışmalara başlayıp, bir müddet sonra da hızlandıran Maracaibo için yarış koşma zamanı gelmişti. Çanlar çalıyordu.

2 yıl sonra çıktığı ilk koşusu 1900 metrelik çim koşu oldu. Halis Karataş açık açık atı üzmek istemediklerini söylemişti. Benim de tahminim Maracaibo'yu zorlamayacakları yönündeydi. Sonuç olarak Maracaibo tutu tuta yarışı 8. tamamladı. Halis yarışın hiç bir yerinde teşvikte bulunmadı Maracaibo'ya.

1,5 ay sonra ise 2. sınavı vardı. Bu sefer sentetik pistte 1500 metre denenecekti. Her şey normal başladı ancak son viraja doğru Maracaibo maalesef sakatlandı ve bir anda dışarı doğru attı kendini.

Yaklaşık 2 ay tedavisi için uğraşıldı. Buna rağmen iyi bir cevap veremedi. Son artık kaçınılmazdı. Maracaibo daha fazla acı çekmemesi için uyutulacaktı. Geçtiğimiz hafta Maracaibo'ya veda edildi.

Şimdi herkes keşke koşturulmasaydı, aygırlık yapsaydı diyor, Karataşlar suçlanıyor. Ama böyle bir ailenin verdiği karara saygı duymak gerekiyor. Saldırgan bir şekilde Maracaibo'yu koştuklarını düşünmüyorum. Onlar sadece bu kadar iyi bir atı koşabilme zevkini yaşamak istiyorlardı. Ancak bu umutlar maalesef fazla sürmedi ve Maracaibo'yu kaybettik.

Karataş Ailesi keşke koşmasaydık Maracaibo'yu diyordur. Eminim. Keşke koşmasalardı. Üzülmemek imkansız. Keşke yarış hayatı uzun olabilseydi. Ama yol yakınken de geri dönülebilseydi.

Maracaibo yine de bu kısa yarış hayatında yarışseverler tarafından çok sevilen bir at oldu. Bir çok kişinin kalbini kazanmayı bildi. Sahamıza gelmiş olan bu yakışıklı atı unutabileceğimizi sanmıyorum.

Güle güle Maracaibo.

4 Ekim 2010

Kara Kaplı Defter | 03.10.2010

İstanbul

Golden Victory: Acclamation - Golden Country orjinli. Kısrak babası ünlü Sadler's Wells. 3 yaşındaki bu dişi safkan aylardır pistte olmasına rağmen yarış hayatının ilk yarışına 2010 eylülünde çıktı. İlk yarışı derecesiz olarak kayıtlara geçti. 3 ekimdeki koşusu olan 2. yarışında ise ilk kez izleme fırsatı bulduk ve düzlükte akıcı bir şekilde koştu. Atın sorunlarla boğuştuğu kesin. Ancak takibe almakta fayda var. Her an can yakabilir.

3 Ekim 2010

Tay Satışları | Anadolu Tarım İşletmesi

4 Ekim Pazartesi günü Veliefendi'de 2 yaşlı Arap atları satışa çıkacak. Hem TAY Tv hem de TJK TV canlı olarak yayın yapacak.

Satış kataloğuna baktığımızda ise çok güzel atlarla karşılaşıyoruz. Açık arttırmada büyük rekabetin yaşanabileceği atlar var.

Karaüzüm, Altuğhan, Cihanefe, Halilim gibi atlar başarı sahibi kardeşleri sayesinde sahneye çıkacak gibi.



Ufukbir'in anne kardeşi olan Cihanefe ve Hayatım'ın anne kardeşi olan Halilim'in yüksek satış bedeline ulaşması olası gözüküyor.

Tay satışları da aynı yarışlar gibi rekabet, taktik ve mücadelenin üst düzeye çıktığı organizasyonlardır. Herkes için hayırlısı olsun diyelim şimdiden.

28 Eylül 2010

Inspector Halis Karataş ve Tempo Gerçeği


57.si pazar günü gerçekleştirilen TJK Koşusu'nu Inspector kazandı. Bu kez Fuat Çakar ile koşuya katılan Inspector gösterdiği başarılı performansla birinciliğe uzandı. Ancak bu yarışı değerlendirmeyeceğim. Çıkan derece, mesafe ve Inspector'un birinciliği arasındaki bağlantıyı ortaya koyacağım.

Malum, Inspector 2009'daki Başbakanlık zaferinden sonra bir sene suskun kalmıştı. Bu sessizliğini yine bir Başbakanlık zaferiyle bozmuştu. 2009 yılında kazandığı Başbakanlık Koşusu'ndan sonra tam 6 kez İstanbul çiminde 2400'e çıktı. Bunların 5'inde Halis Karataş, birinde Gökhan Kocakaya var.

Analizi yapmadan önce bir şeyi daha belirtelim. Halis Karataş bundan aylar öncesinde Haftaya Bakış programına çıkmıştı. Orada Inspector'le ilgili düşüncelerini de paylaşmıştı. Ve kendisi Inspector'ün kısa sprinte kalan yarışlarda başarısız olduğunu, yavaş giden yarışlarda Inspector'ün varlık gösteremediğini söylemişti. Yani Halis Karataş Inspector için birinciliğe uzanan yolun tempoya girmekten geçtiğini biliyordu.

Ancak bunu dile getirmesi bile başarıyı getiremedi. Karataş Inspector'ün temposunu yarışlarında ayarlamakta zorluk çekti. Bunu nereden anlıyoruz?

Inspector'ün 2400 metredeki yarışlarına bakıyoruz. İstanbul pistinde Gazi Koşusu hariç 13 kere 2400'e çıkmış. Kazandığı yarış sayısı 4. Ve bu noktada çok önemli bir veriyle karşılaşıyoruz. Inspector 2400 yarışlarda 2.27'lik derece içindeki yarışları hiç kaybetmemiş, 2.28 ve üstüne çıkan yarışlarda hiç kazanamamış. Bu da Inspector için 2400 mesafede kazanma şartının 2.27'lik derece olduğu anlamına geliyor. Bir daha tekrarlarsak 2.27'ye inemediği yarışları kazanamamış, indiği hiç bir yarışı kaybetmemiş, 2.28 ve üstünde yaptığı derecelerde ise hiç birinciliği yok.

Biraz karmaşık görülebilir. Ama durum şudur İstanbul'da koştuğu 2400'lük yarışlarda 2.28.00'in altına inerse kazanır, üstünde kalırsa kaybeder. Şimdiye kadarki tablo bunu gösteriyor.

Inspector'un tempoya girmesi gerektiği gerçeği bilinmesine rağmen bu yapılamadı. Fuat Çakar ile koştuğu ilk yarışı da kazanarak mesajı verdi. Bence Inspector kaybettiği yarışlarda formsuz değildi. Ancak Halis Karataş ve Inspector tempo konusunda uyum sağlayamadılar. Bu apaçık ortada.

Karataş'ın kazandığı son Inspector yarışı 2000 metrelik Başbakanlık Koşusu'nda da birinciliği Azaraks ve Invincible Son'ın yaptığı anormal tempo ve yarışın hızlanması getirmişti.

Resme tıklayarak büyütebilirsiniz.

Yukarıda 2 tane trakus özeti var. Biri Fuat'la kazanılan TJK Koşusu, diğeri Halis'le koşulan, Inspector'ün normal pistte çıktığı son yarış olan, Celal Bayar Koşusu.

İlk 400'ünde tempolar arasında 1.5 saniyeye yakın fark var. Bu derece yarış ilerledikçe 2 saniyenin üstüne çıkıyor. Ve bitiriş derecesi farkı tamı tamına 4 saniye*(nin de üzerinde).

Inspector için geçerli olan tempo gerçeğini Karataş ile uygulanamadığını görüyoruz. Yarışı hızlandıran olmadığı koşularda Inspector Halis Karataş ile tempoya girememiştir. Fuat Çakar yarışındaki tempoları teker teker incelediğimizde de bu sonuca rahatlıkla varabiliriz.

Bundan sonraki yarışlarında, koşarsa 2400'lük yarışlarında, Inspector'ün bu derecelere göre nasıl sonuçlar elde ettiğini görme fırsatı bulacağız. Bakalım 2.28.00 eşiği doğruluğunu korumaya devam edecek mi.

*Fark, TJK.org'daki resmileşmiş derece ile belirlenmiştir. Celal Bayar derecesi 2.31.38, TJK Koşusu derecesi 2.27.18'dir. Trakus dereceleri ile resmileşen dereceler farklılık göstermektedir. Bunun nedeni trakus sistemindeki makinanın atların eyer kısmına konulmasıdır.

26 Eylül 2010

Kid Rock Çıkışta


Ankara'da gerçekleştirilen Kraliçe II. Elizabeth Koşusu'nu Kid Rock kazandı. Koştuğu ilk koşuda önde gitmesi nedeniyle 3. olmuş ve çıktığı ikinci yarışta çok kolay bir birincilik elde ederek adını duyurmuştu.

Daha sonra katıldığı 2 yarışta jenarasyonunun en parlak atı El Kaşgar'a karşı mücadele verdi. El Kaşgar'ı geçme adayları arasında ön plana çıkan Kid Rock 2 yarışta da rakibine avlanmıştı.

Kraliçe II. Elizabeth Koşusu ise Kid Rock'ın ilk deplasmanı oldu. Ankara'da yarışan safkan Bankroll ile ön plana çıktığı yarışta etkili sprinti ve tabi Halis Karataş'ın önemli katkısıyla aynayı önde buldu. Böylece ilk grup koşusunu kazandı Kid Rock.

Kid Rock bir Musical Myth yavrusu. Yani De Niro'nun anne kardeşi. Bu yönüyle zaten ilk yarışından beri takibimde ve başarılı olmasını istiyorum. Musical Myth'ın bu yavrusu De Niro'dan aldığı bayrağı daha ileriye taşıyacak gibi. Gönül isterdi ki Musical Myth'ın yavrularını sahada görmeye devam edelim. 2009 yılında ölen Musical Myth'ın bu iki temsilcisinin de umarım yarış hayatı sağlıklı ve uzun olur.

24 Eylül 2010

Bazıları Kaba Kum Sever | Dynasty


Koşmaya başlayalı daha bir sene olmamış. Ancak öyle bir performans orta koyuyor ki, tutabilene aşk olsun. Kum pistte muazzama yakın bir performans sergileyen Dynasty için bir şeyler yazmamız lazım. Çünkü performansı bunu hak ediyor.

Aslında ismiyle başlamak lazım. Çok beğeniyorum ben ismini. İsim babası kimse kutlamak lazım. Hanedanlık demek Dynasty. Bu yönüyle yarış hayatının ilk yarışından, daha koşmadan benim dikkatimi çekmiş bir at. Gerçi yarış içinde isminin telaffuzunda çok kez yanlışlık yapıldı. İlk yarışında 'dinasti' olarak okundu adı. İlerleyen zamanda spikerler doğrusunu öğrenmiş olacaklar ki 'daynısti'ye döndüler.

İzmir'de koştuğu son koşuda Pansiyon Hara Koşusu'nu kazandı. Golden Sun, My Sea, Doğubeyi, Fairson gibi bu koşuyu kazanmış olan isimlerin arasına adını yazdırdı. Dynasty tartışmasız kaba kumun önemli atlarından biri ve daha iyi olacak.

Gelelim Dynasty'nin o çok övdüğümüz kum performansına. Koştuğu 13 yarışta tam 9 kez fotoyu önde geçmiş. Bir kez 2., bir kez 3., olurken 2 kere de 5. olmuş. Bu demek oluyor ki %70'lük bir kazanma, %85'lik tabela oranına sahip. Bir attan daha ne istenebilir.

Allah ayaklarını düz bastırsın. Umarım yarış hayatı sağlıklı ve uzun olur, biz de Dynasty'yi uzun yıllar izleriz.

21 Eylül 2010

Avrupa'da Bir Türk Yükseliyor: Native Khan | Aracı Ekürisi


Atçılığa yeni girdiğini söyleyebileceğimiz bir eküri Türkiye'de adını duyurmadan sesini Avrupa'da yükseltti. Aracı Ekürisi. Ülkemizde henüz sadece bir atları koşan, 22 Eylül Çarşamba günü de Lily of The Valley adlı safkanları yarış hayatına başlayacak Aracı Ekürisi atçılığa hızlı bir giriş yapıyor.

Ekürinin ayak sesleri ise dışardan geliyor. Aracılar'ın şu anki baş atı konumunda öyle bir safkan var ki Avrupa'da kendinden sıkça bahsettirmeye başladı: Azamour - Viva Maria orjinli Native Khan.

Yarış hayatına 7 Temmuz'da İngiltere'de başlayan tay European Breeder's Fund Maiden Stakes'i kazanarak gündeme gelmişti. Daha sonra 14 Ağustos günü İngiltere Newbury'de koşacak olan safkan yarış öncesinde bu koşudan çıkartıldı. G3 Solario Stakes ise yeni hedef olarak ortaya çıktı ve Native Khan bu koşuda koştu. Sandown'da 21 Ağustos'ta koşulan bu önemli mücadeleyi kazanma başarısı gösterdi. Hedefleri daha da büyüten Native Khan bu önemli birinciliğiyle tüm dikkatleri üzerine çekti.

İngiltere'de Telegraph'tan Guardian'a pek çok ünlü ve saygıdeğer basın organında Native Khan haberleri çıktı. Özellikle G3 birinciliği geniş yer buldu. Antrenörü Ed Dunlop kazandığı yarıştan sonra Native Khan'ın çok önemli bir at olacağına işaret ederken, önlerindeki G1 yarışları değerlendireceklerini söylemiş. Kazandığı G3 Solaria Stakes içinse jokeyi Eddie Ahern'i de överek düzlükte kapandıklarını ama Eddie'nin onları bu durumdan kurtardığının altını çizerek başarısının altını çizmiş. Ayrıca Racingpost'a verdiği röportajda Ed Dunlop, Native Khan'ın önceki hafta yarıştan çıkmasının doğru bir karar olduğunu, ağır çimin safkanı etkileyeceğini söylemiş ve eklemiş; Native Khan 1400-1600 mesafeli yarışların atı.



Native Khan'ın 1809'dan beri yapılan sayılı klasiklerden G1 2000 Guineas Stakes için 1'e 33 oranı, 1'e 25'e çekilmiş durumda. Ve şuanda pek çok sitede erken bahis oranları bakımından 9 ile 11. şanslı at aralığında.



İbrahim Aracı ve kızı Pınar Aracı ile yapılan röportajda eküri güzel mesajlar veriyor. Eküri, Türk Atçılığı'nın Avrupa ile rekabet etmeye çalıştığını söyleyip, daha iyi atları Türkiye'ye getirmek, daha iyi atlar yetiştirerek Avrupa'yla girilen rekabette katkı sağlamak istediklerini belirtmiş. Ve benim her zaman altını çizdiğim noktaya Aracılar da değinerek; "biz bunu yaparsak, diğerleri de aynı şeyi yapacak, çünkü rekabetin olduğu bir düzen var, herkes daha iyisini yapmaya çalışacak." demiş. Yani sektörde taşlar fazla yerine oturmuş durumda. Bu durum atçılığımızın gelişmesini engelliyor. Nasıl bir kaç sene evvel Kurteller sektöre girdi bir kıpırdanma oldu, şimdi de aynı şey olacak. Ne kadar çok yatırım yapan atçı olursa sahada, rekabet de o kadar artar ve mecburen daha iyi atlar getirmeye çalışırlar.

Röportajın devamında atlarının sayısını daha arttıracaklarını ve bir hara kurmayı hedeflediklerini söylüyorlar.

Aracı Ekürisi Native Khan'la adını duyurdu. Umarım Native Khan sakatlıklara yakalanmadan sağlıklı bir şekilde koşar. Adından daha çok bahsettirecek bir safkan. Ekürinin eline böyle bir at geçmesi de onlar için büyük bir şans. Ancak anlıyoruz ki Aracılar bundan sonra çok konuşlacak işlere imza atacaklar. Anlaşılan bu formayı izlemeye alışacağız. Türkiye'deki atlarını da sabırsızlıkla bekliyoruz. Atçılığımıza hayırlı olsun.

20 Eylül 2010

Artık Moda Temposuz Yarış



Bu blog at yarışı ile ilgileniyor. Uzun zamandır hep söylendiğim bir konu vardı. Bazı yarışlardaki kağnı tempoları. Ama bunu hiç burada dile getirmediğimi farkettim. İlk defa şu şikayetçi olduğum tempolarla ilgili yazacağım.

Pazar günü koşulan Safkan Arap Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği Koşusu'nu Fuat Çakar idaresinde yarışa katılan Eryaman kazandı. Eryaman rakiplerini geride bırakırken, yarış hayatındaki ilk grup birinciliği elde etmiş oldu.

Yarışın öne çıkan atı Sarraf 2. oldu. Yaklaşık 3 ay önce Ankara'da Vali Kupası'nda Cangıl ile girdiği inanılmaz mücadeleden birincilik ile ayrıldıktan sonra Sarraf'ta bir düşüş yaşandı. İki atı da kötü etkileyen o yarıştan beri Sarraf yarış kazanamamıştı. Belki Eryaman'ın arkasına elde ettiği ikincilik onun için bir kıpırdama olarak görülebilir. Ağır tempoda yarışa tutunabilen sadece Sarraf oldu.

Eryaman'ın birinciliğinde en büyük faktörün ortaya koyulan tempo olduğu apaçık ortada. Aslında ağır tempo demek yanlış olacaktır. Bahsedilebilecek bir tempo bile yok çünkü. Yarış başlıyor. Eryaman öyle bir tempo koyuyor ki arkadaki jokeyler atların bile tahamülünü zorlayacak şekilde çekmeye çalışıyor. Bir ara Tozan kafasını 90 derece sola çevirmek zorunda kaldı. Arkadaki tüm atlar kantarmada boğuluyor. Eryaman ise düzlük yarışı için önemli avantaj sahibiyken kendisini hiç bozmuyor.

Yarış böyle gittiğinde mesafe 3000 de olsa 4000'de olsa bir şey farketmiyor. Tempoyu kurması onun için bir handikap olmuyor, aksine arkadaki atlar kantarmada efor harcıyor. Yarış son 400-500 metredeki kısa sprinte kalıyor. Öndekilerin de biraz gücü varsa zaten yarışı bitiriyor. Bu durum bu sene bir kaç kez değil defalarca tekrarlandı. Jokeyler de risk alıp yürümek yerine arkada kasılıp olduğu kadarıyla yarışı bitiriyorlar.

Yarışta birincinin Eryaman, 3.nün Sayınbey olması, Besleney, Tozan, Hünerkız gibi atların varlık gösterememesi yarışın kağnı temposu dışında bir şeyden değil.

Bazen bu tempoları yapan, kaçan jokeyler suçlanıyor. Bana göre en masum onlar. Yavaş yavaş gidiyor. Arkadan zorlayan olamzsa neden hızlansın, yarışı riske atsın. Böyle giderek yarışın en avantajlısı oluyor. Fuat da dün yarışın temposunu 13, 13, 13 şeklinde koyarak yarışı bitirdi.

Bu mesafedeki rekorun yaklaşık 5 saniye gerisinde biten bir grup yarışında tempodan başka bir şey konuşmak bana göre yersiz. Ancak bu yarış son olmayacak. Böyle daha çok yarış izleyeceğimize eminim. Bakalım daha nasıl sonuçlar ortaya çıkacak.

16 Eylül 2010

Sabırlı'yı Kaybettik



Şampiyon safkan Sabırlı, dün hayata gözlerini yumdu. Jübile yaparak sahalara veda etmişti Sabırlı. Aygırlık hayatının başında olan Şampiyon, nal çakımı sırasında huysuzlanmasıyla meydana gelen kazada hayatını kaybetti.

Büyük Şampiyon'un ilgililerine ve tüm yarışseverlere geçmiş olsun diyoruz.

12 Eylül 2010

Enternasyonel Yarışları Değerlendiriyoruz


Geçtiğimiz hafta yapıldı Enternasyonel Yarışlar. Topkapı ve Boğaziçi Koşuları'nın 20.si düzenlendi. Avrupa'nın saygın yarışları arasına girme amacı taşıyan bu koşularla beraber Malazgirt, İstanbul, IFAHR ve Anadolu Koşuları gerçekleştirildi. Sonuçlar ise bizim açımızdan arzu edildiği gibi sonuçlanmadı. Geçen sene 6 yarışta sadece Turbo birincilik elde edebilmişti. Bu sene de 6 yarışta sadece Derviş Ağa birincilik elde edebildi.

Yarışları tek tek değerlendirmeye gerek yok. Çünkü elle tutulur hiç bir taraf yok maalesef. Birincilik sayımızın 1, evet. Ama tabelaya giren at sayımız. Orada durum nasıl? Anadolu Koşusu, Derviş Ağa birinci, Boom Boom üçüncü. IFAHR Koşusu, Gelibolu üçüncü. Malazgirt Koşusu, Mertkal dördüncü. İstanbul Koşusu, tabelada yokuz. Boğaziçi Koşusu tabelada yokuz. Topkapı Koşusu, tabelada yokuz. 6 yarışa katılan 23 atımız var, 24 adet tabela pozisyonu var. Atlarımızdan sadece 4'ü tabelada yer bulabiliyor. 20'si onlardan 4'ü bizden. Oran olarak 5 katımız.

İstanbul Koşusu'nda kazanan Vanjura'ya en yakın atımız Actionmax. Aradaki fark ise 1.3 saniye civarında. Adonise'nin Boğaziçi Koşusu'nda birinci olan isim Indian Days ile arasındaki fark ise neredeyse 2 saniye.

Pressing ise zaten ülkemizde tez konusu olur. Topkapı'nın 'padişahı' oldu. Son 3 senede birinciliği kimselere kaptırmadı. 3 sene ardı ardına bu koşuyu kazanarak tekrarlandığını büyük ihtimalle göremeyeceğimiz bir başarı örneği sergiledi. Şimdi de aygır olarak alacağız büyük ihtimalle. Sahipleri sadece Türkiye serüveninden 3 milyon liraya yakın para kazanmış olacak.

Bu seneki yarışlarda ortaya koyduğumuz performans apaçık ortada. Tablo ortada iken başarısız olmadığımızı söylemek atçılığımıza kötülük yapmak anlamına gelir. 5 yarışta geçildik, 3'ünde tabelaya giremedik. Başarısız değiliz diyenler, hangi duruma başarısız derler acaba. Sadece bu yarışlarla atçılığımıza başarısız damgası vurmak, evet haksızlık ve yanlış olur. Ancak çok sayıda iyi at çıkaramadığımız, çıkan atları koruyamadığımız, uzun mesafede yıllardır bir süreklilik yakalayamadığımız aşikar. Dayanıklılık, süreklilik ve istikrar bu nedenle çok önemlidir. Bu nedenle Bold Pilot, Trapper, Grand Ekinoks, Sabırlı, Ribella gibi safkanlar şampiyon atlardır, bu nedenle yarış seveler bu atları unutamaz.

İşin diğer tarafı da geçildiğimiz safkanlar. Kaç tanesi Avrupa'da söz sahibi, kaç tanesi üst düzey bu atların? Orta düzeyde sayabileceğimiz bu atlarla rekabete bile girememişiz. Ülkemizdeki bu yarışlara iyi atlar gelmediği için yakınılıyor sürekli olarak. Enternasyonel Yarışlarımız'ın yapıldığı tarihlerde, öncesinde ve sonrasında Avrupa'da da önemli yarışlar oluyor. Program sıkıntısı olduğu aşikar. Ancak yabancı eküriler getirdikleri mevcut atlarla bile burada fırtına estiriyor. Neden daha iyi atlar getirsinler ki?

Bir de Enternasyoneller için yapıl(may)an reklamlar var. Kimin haberi vardı bu organizasyondan zaten at yarışıyla ilgilenenlerin dışında. Nerede haberi yapıldı Enternasyonellerin, nerede reklamı vardı? Belki uçuk bir düşünce ama Enternasyonel Yarışlar yapılırken ülkemizde Dünya Basketbol Şampiyonası yapılıyordu. Çok sayıda turist İstanbul'daydı. Acaba salonlara reklam vermek, halkımızla beraber o turistleri de Veliefendi'deki Enternasyonel Yarışlar'a çekmek hiç düşünüldü mü? Reklamı olsaydı gelirlerdi demiyorum, önemli olan düşünülüp, düşünülmediği. Ondan sonra Racingpost'ta çıkan haberlerle kendimizi kandırmaya çalışırız. Daha da kötüsü aslında yarışseverlerin Veliefendi'ye gitmemesi. Bunun nedeni aslında basit. Şampiyonlar koştuğu sürece Veliefendi dolar. Bir Turbo koşuyor olsaydı oradaki atmosfer çok farklı olurdu. İnsanlar iyi atlar izlemek istiyor. 'Baş' atlar çoğalmadığı sürece Veliefendi sadece Gazi Koşuları'nda dolan bir yer olarak kalır.

Son olarak tekrar ana konuya dönelim. Düşünmeye, eksiklikleri, yanlışlıkları gidermeye çalışmaya başlamalıyız. Başarısız olduğumuz şu son iki seneden sonra hala her şey normalmiş gibi davranmaktan vazgeçilmeli. Mesela geçen sene Pan River Dubai'de fırtına gibi esti. Yanlış yapılan ise bu başarının Türk Atçılığı'na mal edilmesiydi. 1 atın yurt dışındaki başarısı onun özel bir at olduğunu gösterir, atçılığın çok iyi olduğunu göstermez. Çıkan iyi atlarla gerçeklerin üstünü kapatmaya çalışıyoruz. O nedenle işe bazı şeyleri kabul ederek başlayalım. Bu şekilde devam etmek Türk Atçılığı'nı kaderine terk etmekten başka bir şey değildir.

11 Eylül 2010

TİGEM'de Kazanan Onurkaan



Ankara'da yapılan 1400m çim yarışta 3 yaşlı araplar G2 TİGEM Koşusu'nu kazanma mücadelesi verdiler. 8 atın katıldığı koşuda birincilik Darfur'u geçen Onurkaan'ın oldu.

Koştuğu 7 yarışın 6'sını kazanan, bu birincilikler içinde 4 tane grup yarış bulunduran Darfur kuşkusuz jenerasyonunun en flaş atı. Ankara'da koştuğu tek yarış olan Prof. Kazım Köylü Koşusu'nda Özfidan'ı geçerek birinciliğe ulaşmıştı. Bugün Özfidan yine rakipler arasındaydı. Ancak ilk kez karşılaşacağı Onurkaan 2 rakibini geçmeyi başardı.

Halis Karataş'la start alan Onurkaan ilk grup yarışında çok başarılı bir performans ortaya koydu ve birinciliği koparmayı bildi. Bu yarıştan önce koştuğu 3 çim yarışı çok parlaktı Onurkaan'ın. Tigem'i de kazanarak performansını taçlandırdı.

Darfur ilk kez bu kadar yakın arayla yarış koştu. Önceki yarışları arasında en az 2-3 haftalık süreler olan atın zorlu harpler arasında 10 gün içinde ne kadar toparlanabileceği az çok belli. Darfur'un bu sıkıntıyı çektiğini söylemek yanlış olmaz.

Karataş yarışı Darfur'un önünde götürdü. Onurkaan'a güvendiği belliydi. "Onu yakalamaya çalışmaktan bıktım, artık o beni yakalamaya çalışsın" dercesine virajı Darfur'un önünde döndü ve düzlük boyunca şans tanımadı.Halis Karataş Darfur'un karşısına 2 kere Sungurberk'le, 2 kere Özfidan'la, 1 kere de Çetinaslan'la çıktı. Bu 5 yarışta da 2.likte kalan usta jokey bu sefer Onurkaan'la şansını denedi ve tercihinin doğruluğunu yarışı kazanarak gösterdi. Böylece Darfur karşısında bir zafer yaşamış oldu.

Onurkaan'ı ve Halis Karataş'ı kutlamak gerekir. Muazzam bir yarış çıkardılar. İleriki yarışlarda bu safkanları sık sık karşı karşıya göreceğiz anlaşılan. Belki de yeni bir rekabete hazırlanmalıyız.

10 Eylül 2010

Yürüyedur El Kaşgar!

Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği adına düzenlenen G2 mücadelede gülen isim El Kaşgar oldu. Daha önce geride bıraktığı rakiplerine yine şans tanımayan şampiyon adayı safkan birinciliğe 'bekleyerek' ulaştı.

Hayatının ilk yarışını 46.40'lık rekor dereceyle kazanan ve o yarışıyla bana Rokoko'yu anımsatan El Kaşgar o günden beri benim en sevdiğim atlardan biri. Öyle bir dereceden sonra beklentilerin yüksek olması doğal. İlk yarışını kazanan tüm safkanların şampiyon adayı olduğu söylenir. Bir de bu dereceyle kazanınca...



5 ay içinde koştuğu 8 yarıştan 7 birincilik çıkaran El Kaşgar süratli yapısıyla önde izlemeye alıştığımız bir at. Ancak kaybettiği ilk yarışta öne çıkamamış ve 3. kalmıştı. Yorumlar kafaya çıkamadığı için yarışı kaybettiği yönündeydi. Fakat ben atın ilk kez zorlandığı, ilk kez kamçı yediği yarışta sallanmasından dolayı gelemediğini düşünüyordum. Bu tezimi sonraki yarışlarımda test edememiştim. Beyaz bayrak aynalarla birincilikler devam etmişti. Bu yarışta ise Kiss Me Fly'ın aldığı liderliği kabul eden ve 2. sırada yarışı götüren El Kaşgar böyle de kazanabileceğini kanıtladı.

Şu ana kadar, çok çok parlamış rakipleri yok El Kaşgar'ın. Kimileri El Kaşgar'ın "at yokluğunda" koştuğunu savunuyorlar. Bu iddia doğru olsa bile bu El Kaşgar'ın suçu değil, onun başarısını gölgelemez. Ki ben bu kanaatte değilim. EL Kaşgar özel bir at.

İnşallah uzun seneler sahada kalır, inşallah 'gerçek bir şampiyon' olarak adını tarihe altın harflerle yazdırır. Allah sakatlıklardan ve nazardan korusun. Ayakları düz bassın.

7 Eylül 2010

Dörtnala

İlgi gösterilmesi gereken bu önemli konuyu ben de TJK'dan alıntı yaparak paylaşıyorum:



"Omurilik Felçlileri yararına resim sergisi açıldı.

Türkiye Jokey Kulübü’nün toplumsal duyarlılığı ile sanata ve sanatçıya desteği, resim sanatçısı Dilek Aksakal‘ın ‘Dörtnala’ isimli kişisel resim sergisi ile Veliefendi Hipodromu’nda buluştu.

Elde edilecek gelirin, % 50'sinin Omurilik Felçlileri Derneği'nin olacağı bu anlamlı sergi, 19 Eylül tarihine kadar, pazartesi haricinde her gün 10.00 – 18.00 saatleri arasında, yarış günlerinde ise 21.00’e kadar ziyaret edilebilecek."


Bu ve benzeri organizasyonlar çok önemlidir. Gereken ilgi ve alaka yarışseverler tarafından gösterilmelidir.

Enternasyoneller'de Kapalıyız!




Açık söylemek gerekirse bu sefer yarışların yorumlanacak bir tarafını bulamadım. Az çok tahmin edebiliyorduk ağırlıklı başarının yabancıların olacağını. Ancak üst düzey atların olmadığı, hatta handikap atların bile geldiği yarışlarda yabancı atlar tabelayı kapatıp, ilk 4'ü fulleyip geri döndü.

Belki de kelimeleri anlamsız kaldığı noktaya ulaştık. Bir kere daha.

Enternasyonel Yarışlar'la ilgili yazımızı bu hafta yazacağız, uzun uzun. Önce biraz sakin düşünmeye ihtiyacımız var. İçimiz içimizi yiyor, elden bir şey gelmiyor.

Geçen sene sadece Turbo, bu sene sadece Derviş Ağa.

Kayıtlardaki at sayımızla, özellikle Boğaziçi'ndeki katılımla hüsrana uğramıştık. Sonuçlarla yıkıldık.

Çanlar uzun zamandır çalıyor. Acaba kulak veren var mı?

4 Eylül 2010

Enternasyonel Topkapı Koşusu | Son Gün Değerlendirmesi



Sıra geldi Topkapı Koşusu'na. 20.sinin koşulacağı bu büyük koşuya 6 yabancı at katılıyor, ülkmeizi ise 5 at temsil ediyor. Yine yabancılardan başlayalım.

Dream Eater: Geçen sene de Topkapı Koşusu'na katılan Dream Eater çok başarılı koştuğu yarışta son anda Pressing'e geçilmişti. Grup yarışlarla yoluna devam eden safkan son zamanlarda yarış kazanamasa da başarılı yarışlar çıkarıyor. Geçen seneki parlak yarışını hatırladığımız da zaten göz ardı edemeyeceğimiz safkan kendine iyi yerler için şans yaratmaya çalışacak.

Invisible Man: Godolphinler'in sahibi olduğu safkan, maidendan çıktıktan sonra sürekli handikap yarışlarda koşmuş. Yarış için yüksek yerlerde şansı olduğu söylenemez. Ekürisi olan Frozen Power'la beraber değerlendirmek lazım.

Mabait: Koştuğu handikap yarışlar sonrasında denendiği grup yarışlarda pek etkili olamayan Mabait en son listed koşu koşup kazanmış. Bu mesafede deneyimli olmasına rağmen ben, daha iyi rakipler yanında şanslı olacağını pek sanmıyorum.

Pressing: Son iki yılda koşulan Topkapı Koşusu'nu kazanan ve bu koşuyu iki kere ardarda kazanma başarısı gösteren tek at olan Pressing 7 yaşında. İnişli çıkışlı bir grafik çizmeye başlayan safkan kalitesiyle iddialı. Ancak geçen sene izlediğimiz Topkapı koşusunda zorlanan, son yarışında kötü bir performans sergileyerek 7. olan safkana güvenmek zor. Yarınki durumu yarışta elde edeceği sırayı belli edecek.

Silverside: Ülkemize, bu yarış için yurt dışından gelen bir diğer at Silverside. Koştuğu yarışlarda başarılı bir performans sergileyen atın grup koşularda söz sahibi olmuşluğu yok. Kapalı kutu olan safkanın şansı rakiplerine bağlı. SSon olarak ağustosun 22'sinde koşması dezavantaj oluşturabilir. Üst sıraları zorlaması sürpriz olur.

Frozen Power: Bu yarış için değerlendireceğimiz son yabancı safkan Frozen Power. Grup yarışlarda boy gösterip bir G2 kazanan, zaman zaman tabelada gezinen safkan çok üst düzey bir performansa sahip değil. 3 yaşlı olmasının getirdiği bir dezavantaj da var. Ancak ben yabancılar içinde şans bulabileceğini düşünüyorum. Son yarışı başarısız ama kollamakta fayda var.

Kapanış için sıra bizim atlarımızda.Deha ve Kurtiniadis ilk planda öne çıkan isimler.

Deha verdiği aradan geri dönüşü Kurtiniadis'i geçerek yaptı. Formda bir Deha rakiplerine pek aldırış etmez. Enternasyonel Topkapı Koşusu'nda birincilik için iddialı olacaktır.

Kurtiniadis ise Transacoustic'le başabaş mücadele ederek kazandığı yarıştan sonra formunu biraz kaybetti. Yaşının da getirdiği yorgunlukla performansını üst düzeyde tutmakta zorlanan Kurtiniadis yine de birinciliğin güçlü adayıdır.

Invincible Son Vehbi Koç Koşusu'nu kazandıktan sonra sentetik piste Yavuz Sultan Selim Koşusu'nu kazandı. En son 2000 metrede Başbakanlık'ta koşan safkan 5. olsa da iyi bir performans sergilemişti. Lehine dönen mesafede etkili bir yarış çıkarmasını bekliyorum.

Hayri Baba Fatih Sultan Mehmet Koşusu'nda Deha ve Kurtiniadis'in arkasına 3.lük elde ederken başarılı bir performans sergiledi. Bu koşuda da üst sıralar için mücadele edecek Hayri baba rakiplerinin birbirlerini kollamasından faydalanabilir.

Star Fist ise zaman zaman üst düzey performans sergileyebiliyor. Grup koşularda şimdiye kadar başarı gösterememiş olması nedeniyle çok sürprizde değerlendirilmeli.

Zevkli geçecek olan yarış çekişmeli geçecek. Türk atları Deha ve Kurtiniadis'in ön plana çıkacağı yarışta Dream Eater ve Pressing rakipelerini mağlup etmek için mücadele verecek. İyi koşmasını beklediğim Invincible Son ve Frozen Power'ı dikkate almakta fayda var. İyi bir yarış izleyeceğimiz kesin.

Enternasyonel Boğaziçi Koşusu | Son Gün Değerlendirmesi

Sağda,ikinci. Buzzword


Enternasyonel Boğaziçi Koşusu


Toplamda 9 atın katıldığı 2400m'lik yarışta ülkemizi Adonise, Inspector ve ekürisi Doğanhan temsil ederken, 6 misafirimiz olacak. Önce yabancı safkanları değerlendirelim.

Estejo: Son iki yarışında handikap yarış birinciliği sonrasında da listed koşuda 2.lik elde etmiş olan safkanın Mayıs'ta koşmuş olduğu Grup3 yarıştaki 2.liği bulunuyor. Bu sonuç dışında son zamanlarda Grup yarışlarda pek parlak neticeler sergilemeyen safkanın 2008'in Kasım'ında Grup1 birinciliği olmakla beraber ben yarın için şansının, diğer safkanların performansına bağlı olduğunu düşünüyorum.

Halicarnassus: Geçen seneki Boğaziçi'ni kazanan safkan o gün için muazzam bir performans ortaya koymuştu. Daha sonra 12 yarış koşan safkanın sadece bir handikap birinciliği bulunuyor. Formunda gerileme olduğunu gördüğüm safkanın son 5 yarışında 4 kez sonuncu olması 20. Enternasyonel Boğaziçi Koşusu'nda sürpriz mücadelesi vereceğini gösteriyor. Bana göre şansı az.

Indian Days: Yarış hayatına ağırlıklı olarak handikap ve listed koşularla devam eden bir safkan. Son olarak kazandığı handikap yarışıyla ülkemize geliyor. Geçmiş yarışlarına bakarak şansının fazla olmadığını söyleyebiliriz.

Sri Putra: Ülkemize iddialı gelen bir isim. G3 ve G2 yarışlarda birincilik sahibi olan Sri Putra etkili bir isim. Son katıldığı G3 yarışta 2400 metrede 2.lik elde eden safkanın özellikle bir önceki yarışı çok parlak. İngiltere'de Sandown Park'ta koştuğu 200 metrelik çim koşuda, Boğaziçi Koşusuna beraber katılacağı jokeyi Philip Robinson ile 2. olan Sri Putra bu seneki Boğaziçi Koşusu'nun birincilik adaylarındandır.

Baschar: Gördüğümüz 3 yarışında bir kez Grup2 koşuda 3. olmayı başarmış. Yarış kazanmamış olan atın ilgilileri tarafından grup koşularda koşturulması kalitesine inandıklarını gösteriyor ancak mevcut tabloda yarış için çok şanslı olduğunu söylemeyemeyiz.

Buzzword: Godolphinler'e ait olan Buzzword de iddialı gelen bir at. Sürekli olarak grup koşularda boy gösteren ve başarılar elde eden safkan son olarak Hamburg'da katıldığı 2400 metrelik G1 yarıştan birincilik ile ayrılmış. Bir Pivotal yavrusu olan Buzzword mevcut performansıyla kağıt üzerinde ağır basıyor. Boğaziçi Koşusu'nu kazanmaya yakın.

Buzzword'un yabancılar içinde ağır bastığı koşuda Adonise ve Inspector birincilik uğraşı verecekler.

Adonise istim üstünde. Ankara'da koştuğu kulaklıklarının unutulduğu 'malum' yarıştan sonra uzun mesafeli koşulara katılan safkan Başbakanlık'ta Inspector'e geçildiği yarış dışında 3 birincilik elde etti. Boğaziçi koşusu için çok şanslı görülen Adonise yarışın temposundan etkilenmezse birinciliği zorlar.

Inspector ise 2008 Boğaziçi Koşusu galibi ünvanıyla bu koşuya katılıyor. Geçen sene kazandığı Başbakanlık Koşusu'ndan sonra sessizliğe bürünen ve sessizliğini bu seneki Başbakanlık Koşusu'nu kazanarak bozan Inspector için yarışın gidişatı çok önemli. Kısa sprinte kalan koşularda daha etkisiz olan Inspector'un bu açığını gidermek için ekürisi Doğanhan'ın yardımına başvurulacak. Ekürisinin yardımıyla istediği tempoya girebildiği takdirde kalitesi su götrümez olan Inspector geçen sene Halicarnassus'a kaybettiği ünvan için mücadele edecek.

Bu değerlendirmelerden sonra ben de naçizane tahminim olarak Buzzword-Adonise ikilisini öneriyorum. Daha sonra ise Inspector-Sri Putra'yı öneriyorum. Tahminim bu dört safkanın mücadelesini izleyeceğimiz yönüde. Bakalım sonuç nasıl gelişecek.

2 Eylül 2010

İşi Tadında Bırakmak


Bunu aslında çok kez görüyoruz. Yarış kazanan jokeyler sevinçlerini ifade etmek isteyebiliyorlar. Bazıları ayağa kalkıyor, bazıları selam yolluyor, bazıları "Appiah stili" yaplıyor, bazıları kamçı sallıyor. Daha nice sevinme örneği var. Şimdi yazacaklarımız Ömer Ertaş'ın bugünkü yarışıyla ilgili ancak onun özelinde değil. Genel bir eleştiri yapacağız.



Ben jokeylerin yaptıkları bu sevinç hareketlerini hiç onaylamıyorum. Ancak kabul edilebilir bir durum. Bir dışavurum sonuçta, sevinmeleri. Belki de en doğal hakları. Ama nereye kadar. Sınırında olursa. Bugün Ömer Ertaş Ejüv'le kazandığı yarışta fotoyu geçerken ayağa kalktı, neredeyse 90 derece dönerek el-kol hareketleri yaptı. Ve bunda ısrarcı oldu. Birileriyle meselesi olabilir ya da bir yerlere mesaj yolluyor olabilir. Nedeni yarışseveri pek de ilgilendirmez. İnsanlardan tepki topluyor bu hareketler. İlla bir şey yapacaksın, yap bırak. Israrcı olmanın lüzumu yok. Binlerce kişini o hareketlere sinirlendiğini tahmin etmek güç değil. Yine tekrarlıyım antipatik olan yarış sonunda anlık fiiller gerçekleştirmek değil, bunu nasıl yaptığınız ve bunda ısrarcı olup olmadığınızdır.

Bu yönüyle en çok takdir ettiğim jokey Fuat Çakar. Kazandığı yarışta atını öperek hem sevincini gösteriyor, hem de atını onure ediyor. Ben kimsenin Fuat'ın bu hareketini aşırı bulduğunu sanmıyorum. Sevinmeyin diyecek halimiz yok ama sınırı bulmak lazım. Birilerine mesaj verme amacı varsa da bence bunun yeri yarış pisti değildir. Yoksa şimşekleri üzerinize çekiyorsunuz. Antipatik olmak da yine jokeyin zararına. Bu zrroluğu yaşayan mevcut jokeyleri görüyoruz. Jokeylerin unutmaması gereken yarışları kendi başlarına koşmadıklarıdır. Unutulmaması gereken en önemli nokta da başarıların gelip geçeceği, unutulacağı, yarışseverlerin jokeyleri ileride, duruşları ve çizgileriyle hatırlayacağıdır.

Büyük Taarruz'da 'Akdeniz Ateşi' Zaferi

İstanbul'da ilk olarak sahne alanlar 3 yaşlı İngilizlerdi. Ağustos ayında koşulan Mimar Sinan Koşusu'ndaki grupla karşı karşıya geldik. 7 atın koştuğu Mimar Sinan Koşusu'ndan Mystical Storm ve Disrespect çıkmış, yerine Mia Nur ve Sultans of Swing gelmişti. Geri kalan 5 at ise aynıydı. Geçen sene ekstra bir yarış yaparak büyük bir sürprizle Aeneas'ın kazandığı Büyük Taarruz Koşusu'nda bu sene gülen Akdeniz Ateşi oldu. Yumuşak pistte koşulan yarışın 2.si Mia Nur , 3. Roman Empire olurken, Aydemirhan yine 4. oldu.

Çok dengeli, birbirlerine sürekli üstünlük sağlayan bir jenerasyonun olduğu 3 yaşlı İngilizlerin bu seferki mücadelesinde, böylesine bir pistte Sait Akson'u kazanarak ne denli iyi koştuğunu kanıtlayan Akdeniz Ateşi iyi bir yarış çıkardı. Ayhan Kurşun İstanbul'da bu sene 2. yarışını kazanırken, bu kazandığı yarışın Büyük Taarruz gibi önemli bir koşu olması onun için çok büyük bir basamak oldu. Ankara'da bu sene fırtına gibi esen Ayhan başarılı performansını bu grup yarış birinciliğiyle taçlandırmış oldu.

Bahsettiğimiz Mimar Sinan Koşusu'nu Roman Empire kazanmıştı. Dün için de başarılı performans gösteren safkan 3.lük elde etti. Mimar Sinan'ın 4.sü olan Aydemirhan Büyük Taarruz'da da 4.lük elde etti. Roman Empire ve Aydemirhan'ın Gazi'de son sıralarda gelmesi ve Gazi'den sonra başarılı yarışlar sergilemeleri, her zaman söylendiği gibi Gazi Koşusu'nun ne kadar farklı, ne kadar özel, ne kadar çok dinamiği bir arada barındıran bir koşu olduğunu bir kez daha bize kanıtlamış oluyor.



Benim son 3 yarışıyla dikkat çekeceğim isim ise Mia Nur olacak. Geçen sene Hakkar'ın kazandığı o "efsane sisli" yarışın ikincisi olan Mia Nur o yarıştan sonra adeta kaybolmuştu. 7 yarışlık duraklama dönemine giren safkan Gazi'den sonra çıktığı Özdemir Atman Koşusu'nu kazanarak önemli bir sürpirz gerçekleştirmişti. Sonra Bursa'ya giden A3 yarış birinciliği elde eden Mia Nur dün de Büyük Taarruz Koşusu'nda elde ettiği ikincilikle formunu bulduğunu tekrar gösterdi. Formda, problemsiz bir Mia Nur her zaman etkili olur.

Mia Nur'dan bahsederken adı geçen Sakarya Koşusu'nu kazandığından beri birinciliğe asret olan Hakkar dün de hayal kırıklığı yarattı. Her yarışında bir sonraki koşusunda daha iyi koşacakmış izlenimi veren Hakkar tabela dışında kaldı. Jenerasyonunu gölgesinde kalmaya başlayan Hakkar'ın beklenen birinciliğe ne zaman uzanacağını çok merak ediyorum.

Miliç, Hakkar gibi hayal kırklığı yaratırken bana göre Sultans of Swing İstanbul'a pek uyum sağlayamıyor. Ankara'da bir başka koştuğunu düşündüğüm safkanın, Nursultan'ın çoğu yavrusu gibi Ankara'da devam etmesi kendisi için daha iyi olacaktır.

Tekrarlamakta fayda var. Bu grup sürekli birbirine üstünlük sağlayacaktır. Çok denk bir jenerasyon. Çok ayrılan atların olmaması ilerki yarışlarda kim gelirse gelsin şaşırılmaması gerektiğini gösteriyor.

Darfur Yine Yakın Farkla

Dün koşulan İstanbul yarışlarının son ayağı olan, G3 Saim Önhon Koşusu'nda Darfur bir kez daha sahne aldı. 3 yaşlı Araplar içinde kuşkusuz sezonun en parlak safkanı olan Darfur ilk kez çıktığı sentetik pistte bu sefer Çetinaslan'a karşı birincilik mücadelesi verdi.

Bir önceki yarışında faullere maruz kalmasına rağmen yaptığı muazzam sprintiyle Kaderşah'a zor anlar yaşatan Çetinaslan bu sefer Darfur'u geçmek için sprintine başladı. Ben daha önce de söylemiştim. Darfur yanındaki atlarla oynamayı seviyor. Aklımıza ilk olarak Yavuzhan geliyor. Bu özelliği sanki bir yönüyle de olsa paylaşıyorlar. Darfur'un yanına yaklaşırsanız vay halinize. Bu nedenle kazandığı 6 yarıştki en büyük fark 1 boy. Diğer yarışları ya yarım boy ya da boyun, burun. Bu sebeple insanlar Darfur'un her yarışında geçilebileceği ihtimalini taşıyorlar. Zaten Selim Kaya Darfur'u mümkün olduğunca öne geç çıkartıyor. Önde boş kalmasının safkana yaramayacağını bizim gibi onlar da biliyor.



Halis Karataş da böyle düşünmüş olacak ki Çetinaslan'la sprintini dışardan dışardan gelerek yaptı. Selim Kaya Darfur'da teşviği biraz erken bırakınca yarışın neticesi foto-finişe kaldı.

Çetinaslan Karacabey tarafından satışa çıkarılmıştı ve 130.000'lik fiyatla alıcı bulmuştu. İlk yarışındaki performansıyla da açık açık ben geliyorum mesajı vermişti. Koştuğu 3 yarışı da başarılı olan Çetinaslan ileride grup koşularda söz sahibi olacak gibi duruyor.

Darfur ise bu birincilikle 7'de 6 yaptı, ilk sentetik koşusunu kazandı. Allah nazardan saklasın, inşallah böyle devam eder Darfur. Elbette geçilebilir ancak kesin olan bir şey var ki Darfur koştuğu sürece yarış keyfine doyacağız.

KKD | 01.09.10

İstanbul

CYBELE: Hayatının ilk yarışına dün 1100 metrelik yarışta çıktı. Sentetik pistte Berilsu'nun kazandığı yarışta çok uzaklardan dolanarak gelen ve yarışı 4. tamamlayan safkan ışık verdi. Çok da hazır olmayarak girdiği yarışta başarılı bir sprint ortaya koyan Cybele'in bu şekilde koşmaya devam edebilirse maidendan çıkması çok geç olmaz.

1 Eylül 2010

Bir Film: Secretariat



Son Viraj Dönülüyor'un ilk yazılarından biriydi: Secretariat. Belki ona şampiyon demek yetersiz. Çünkü ülkemizde o kadar sık kullanılır hale geldi ki şampiyon sıfatı, 3-4 yarış kazanan tüm atlar bir anda "şampiyon" ilan ediliyor. Gerçek şu ki Secretariat gelmiş geçmiş en başarılı, en tanınmış, ününü tüm dünyaya yaymış efsane bir at. İşte bu efsane at şimdi de vizyona taşınıyor. Kendi ismini taşıyan filmde onun hikayesini izleme fırsatı bulacağız.



Çok dengeli bir oyuncu kadrosuna sahip olan filmin yönetmeni, Pearl Harbor ve Cesur Yürek'ten tanıdığımız Randall Wallace. Film Walt Disney yapımı. Amerika'da 8 Ekim'de vizyona giriyor. Türkiye'de vizyonda görebilecek miyiz, tam olarak bilmiyorum. Ancak gelebileceğini tahmin ediyorum.

Fragmanını izlediğimizde filmin çekilmiş olmak için çekilmediğini anlıyoruz. Secretariat'ın gerçek hikayesine dayanan film, iyi örülmüş hikaye ağını vizyona taşıyor.



Benzer bir şekilde vizyona giren 'Seabiscuit'tan sonra, Secretariat'ın da efsanesini vizyona taşıyor olması Amerika'nın atlara verdiği önemi, onların kültürünün bir parçası olduğunu gösteriyor. Biliyoruz ki sadece para oağında çekilmiş bir film değil. Şampiyona duyulan saygıyı da en üst düzeye çekiyor. Başta espn olmak üzere bir çok yerde ses getiren film zaten amacını yerine getirecektir.

İnşallah ülkemizdeki atçılık da bir gün bu seviyeye gelir, bizim de böylesine, filmi çekilecek kadar efsane atlarımız çıkar. Peki ne zaman? Belki 80, 90 sene sonra. Ama daha erken değil. Sanmam. Zaten bu ön yargılı toplumumuzda kaç kişi gidip izler? Umarım Secretariat ülkemizde vizyona girer de izlenme sayısını, kaç hafta vizyonda kaldığını, diğer ülkelerle karşılaştırma fırsatını buluruz. Gerçi sonuç malumun ilanı olacaktır.

1 Ağustos 2010

İnönüler'in Rengi Sarı-Kahverengi

El Kaşgar

Gökçenil

2 yaşlı İngilizler'in önemli sınavlarından olan I. ve II. İnönü Koşuları gerçekleştirildi. Dişilere ait olan G3 I. İnönü Koşusu'nda zafer seri stili ile aynaya uzanan Gökçenil'in oldu. Erkeklere ait olan ayağı oluşturan II. İnönü Koşusu'nu aynı stille koşan El Kaşgar kazandı. İki safkan da koşuyu birinci bitirirken, rakiplerine yarışın hiç bir yerinde şans tanımadı, onları 2.lik mücadelesiyle başbaşa bıraktı.

Nisan ayıyla birlikte yarış koşmaya başlayan 2 yaşlı İngilizler'in Grup 3 sınavında alışmış olduğumuz gruplar karşımızdaydı. Daha önce de bir ara gelmiş olan safkanların ilk mücadelesi I. İnönü Koşusu oldu. Gökçenil startla beraber liderliği aldı ve düzlük üzerinde farkı açarak net bir birincilik aldı. Kendisini ön tarafta rahatsız eden olmadı. Ben yarıştan önce ekürilerden Je Taime'in ön tarafa geleceğini tahmin ediyordum ancak bu olmadı. Fuat Çakar da başarılı binişini ekleyince Gökçenil çok değerli olan birinciliğe uzandı. Gökçenil iyi koştu. Arka grup için ise aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Özellikle son koştukları yarışta son metrelerde güzel sprint atarak El Kaşgar'a zor anlar yaşatan Zilcihan ve Supervisoz hayal kırıklığı yarattı. Supervisoz'un üst üste gelen yarışlardan etkilendiğini düşünüyorum. Miss Hawai'nin ikinciliği sonrası tabelayı tamamlayan Nona ve Sweetheart'ın ganyanlarının yüksek oluşu bu grup için ilerleyen yarışlarda sürpriz safkanların birinciliğe imza atabileceğini gösterdi.

II. İnönü Koşusu'nda da benzer sahnelere tanık olduk. Bu sefer sahne alan El Kaşgar oldu. Bana göre bu sezonun en flaş ismi olan El Kaşgar fotoyu önde geçmeyi bildi. Nurettin Şen idaresinde start alan safkan 6. koşusunda 5. birinciliğini elde ederken, kendisine güvenenleri yanıltmadı. İstanbul çim pistinin 2010 yılında kırılmış tek rekorunun sahibi olan El Kaşgar beklentilere çok iyi cevap verdi. İlk yarışı olan 800 metre çim pistte yaptığı 46.40'lık muazzam derecesiyle beraber dikkat çekmişti. O yarışıyla, stilen olmasa da derecesiyle, bana Rokoko'yu anımsatan safkan 2 tane 1100 metrelik çim yarış kazanıp 1200m çim yarışa çıktı. Liderliği Gökçenil'in aldığı 1200m'lik o koşuda ilk kez yarışı önde götüremedi. Düzlükte de yeni tanıştığı kamçılar sonucunda sürekli gezinen ve dağılan safkan yarışı 3. tamamladı. Ancak bir sonraki yarışında geri döndü. Bu koşu olan II. İnönü'de bence en iyi koşusunu yaptı. Arka grubu adeta sirkülase etti. Kendinden emin fuleleriyle birinciliğe koştu. Bu yarışıyla şu ana kadar koştuğu rakiplere bariz bir üstünlüğü olduğunu kanıtlayarak kafalardaki tüm soru işaretlerini silmiş oldu.

Şimdi ise İnönü Koşuları-Gazi bağlantısına bakalım. Bu yazı vesilesiyle son yıllardaki İnönü Koşular'na göz atıyordum. Çok enteresan bir istatistikle karşılaştım. Ufak bir hatırlatma yapalım bu sene koşan safkanlar Gazi Koşusu'na seneye katılacakları için onları değerlendirmeye alamıyoruz. 2009'dan geriye giderek sırasıyla Tonya, Lucky Name, Actionmax, Sun Storm ve Alayel son 5 senede I. İnönü Koşusu'nu kazanan isimler. Erkeklerde ise son 5 yılın İnönü galipleri Worldpoint, Can Ali, Tony Montana, Cheetah Flight ve Ezbiderli. Geçtiğimiz 5 yılda yapılan İnönü Koşuları galiplerinin, yani bu 10 safkanın Gazi Koşusu'na katılmadığını/katılamadığını görüyoruz.

Bir de genel duruma bakalım. 2010 Gazi Koşusu'na, 2009'da yapılan I.İnönü Koşusu Mystical Storm ve Bambino'yu, II. İnönü Koşusu Sultans of Swing'i verdi. 2008'de yapılan I. İnönü Koşusu Rokoko'yu, II. İnönü Koşusu Quick Finish ve Rich and Handsome'ı Miramis'in şampiyon olduğu Gazi'ye taşıdı. 82. Gazi Koşusu'na I. İnönü'den at gelmezken, II. İnönü sadece Abhazyalı'yı çıkardı. Inspector'ün kazandığı 2007 Gazi Koşusu'na I. İnönü yine at vermezken, II. İnönü Cheetah Flight'ın arkasında 3. olan Hokkaido'yu yarışta gördük. Hızelbeyi'nin kazandığı 80. Gazi Koşusu'nda ise bu heyecana, I. İnönü'den katılan olmazken, II. İnönü'den Mummys Love ve Prima Luce ortak oldu.

Ufak bir oranlama yaparsak geçtiğimiz beş yılda, 2005,06,07,08 ve 2009 yıllarında I. İnönü Koşuları'na toplamda 51 safkan katılmış. Bu 51 safkandan sadece 3 tanesi Gazi Koşusu'na katılmış. I. İnönü'den Gazi'ye gelme oranı %5.88 olmuş. Ayrıca 05-07 yılları arasında katılım hiç olmadı. Buna karşın 2009 yılında I. İnönü Koşusu'nda başarısız bir sonuç elde eden Mystical Storm, katıldığı Gazi Koşusu'nda şampiyon ünvanını elde etti.

Erkek atların tarafına bakarsak II. İnönü'ye geçtiğimiz beş yılda toplamda 41 safkan koşuya iştirak etmiş. 42 safkandan Gazi Koşusu'nda da koşmuş olanların sayısı 7. II. İnönü'den Gazi'ye gelenlerin oranı son 5 yıl için %17 olarak gerçekleşmiş.

Bu bilgi bize açık olarak gösteriyor ki I. ve II. İnönü Koşusu'ndan sonraki süreçler Gazi Koşusu yolunda çok etkili. Mesafe tutmaları, form durumları, 3'lülüğe nasıl döndükleri, daha önemlisi 3'lüye dönebilmeleri, yeni rakipler gibi faktörler ve daha fazlası harmanlanınca ortaya farklı neticeler çıkıyor.

Tekrar bu seneye dönelim. İlgin bir tesadüfle, Gökçenil de El Kaşgar da sarı-kahverengi forma renkleriyle pistte rüzgar gibi estiler. Bu iki atın gelecek yarışlarını şimdiden merak ediyorum. Hem Gökçenil'i hem El Kaşgar'ı, jokeylerini ve ilgililerini tebrik ediyorum. Temennim başarılı yarışlarını izlemeye devam etmemiz yönünde.

Bakalım 2010 yılı İnönüleri'nden seneye yapılacak olan 85. Gazi Koşusu'na kimler katılacak, ne gibi notlar çıkaracağız. Bunları bize zaman gösterecek
.

27 Haziran 2010

Şampiyon Mystical Storm




Türkiye'nin aralıksız olarak devam eden en uzun spor organizasyonu olan Gazi Koşusu'nun 84.sü gerçekleştirildi. Herkesin hayalini kurduğu, tüm atçıların lazanmak isteyeceği bu büyük koşuyu, Gazi Koşusu'nu Şemenoğlu Ekürisi Mystical Storm'la kazandı. Koşuyu Akdeniz Ateşi ikinci, Smerç üçüncü, Miliç ise dördüncü tamamlama başarısını gösterdi.

Herkes bir senedir bu yarışı bekliyordu. Çünkü bu Türkiye'ni en büyük koşusu. Çünkü bu bambaşka bir heyecan. Çünkü bu Gazi Koşusu. Hani bayram sabahları insan uyanınca içinde bir mutluluk, bir huzur olur ya... İşte öyle bir şey. Gazi Koşusu günü tüm yarışseverler için özeldir.

Koşuya geçmeden önce hemen bir şeyi daha ifade edeyim. Ben geçen sene Gazi'nin gece koşulmasını yanlış bulmuştum. Bu tabiki alışkanlıklardan dolayı kaynaklanıyor. Yıllarca yazın o muhteşem güneşinin altında izlemeye alışmışuz Gazi Koşusu'nu. Ben geçen sene gece yapılan yarışta, o eski tadı, heyecanı, keyfi bulamamıştım. Blogumda da bunu ifade etmiştim. Bu seneki yarışı izleyince tekrar aynı kanaate vardım. Gerçekten Gazi Koşusu gündüz yapılmalı. Gündüz apayrı bir atmosfer oluyor. Umarım bundan sonraki senelerde de Gazi Koşusu'nu öğlen saatlerinde izlemeye devam ederiz.

Bu yılki Gazi Koşusu geçmiş senelere göre daha karışıktı. Ön plana çıkan isimler tabiki vardı. Ancak eski Gaziler'e göre, şanslı safkanların sayısı bir hayli fazlaydı. Geçen sene Rokoko ve Miramis ikilisi Gazi Koşusu'na kadar koştukları yarışlarda ve Gazi Koşusu'nda çok konuşulan isimlerdi. Bu iki safkandan Miramis birinciliğe uzanmayı bilmişti. 2008 yılında Pan River daha önde olmak üzere, Pan River-Nihalim ikilisi rakiplerinden çok ayrılmıştı. Bu iki safkan da ilk iki için rakiplerine şans tanımamıştı. 2006'da Hızel Beyi-Bors ikilisi ön sırada tutuluyordu. 2005'te ise sürdirek Popular Demand 1,65'lik ganyanıyla bu kupayı kaldırmıştı. Son 5 yıldaki Gaziler içinde sadece Inspector'un koştuğu yarışı diğerlerinden ayırabiliriz. Salvatore ve Arsenic'in ayrıldığı yarışta Inspector Gazi Koşusu galibi olmuş, 11,05'lik ganyanıyla sürprize imza atmıştı. Son yıllarda, bir koşu hariç, ön plana çıkan safkanların fotoyu önde geçtiğini görüyorduk. Bugün için yine ganyan yönünden ön plana çıkan Azaraks-Hakkar ikilisinin dışında bir safkan şampiyonluğa ulaşırken bu ikilinin kendilerinden beklenenin yerlere gelemediklerini söyleyebiliriz.

2010 Gazi Koşusu'nu konuşmaya Şampiyon Mystical Storm'dan başlamalıyız. Yarış hayatına muazzam dereceli, çok güzel bir birincilikle başlayan safkan daha sonra koştuğu 8 yarışın da 4'ünü kazanıp çim piste çıktı ve Gazi Yolu'na girmiş oldu. Nadas Koşusu'ndaki 4.lüğünden sonra Dişi Tay Deneme'de koştu. Önemli bir sürpriz yapıp kazandı. Daha sonra favorisi olarak girdiği Kısrak Koşusu'nda da birinciliğe uçtu. Ancak her iki yarışta da ön tarafta zorlanmaması ve yavaş tempolarda yarışı götürmesi soru işaretleri yaratmıştı. Gazi Koşusu'nda farklı bir stille koşarsa ne kadar başarılı olacağı sorusu kafalardaydı. Ve safkan tüm bu soru işaretlerini, en büyük yarışta sildi ve adeta "Ben Şampiyonum" dedi.

Yarışın başlamasıyla beraber Boğaziçi ve Bambino ön tarafa gelerek koşuya tempo vermeye başladılar. Akdeniz Ateşi ve Sultans of Swing hemen arkalarında yarışı takip ederken Aydemirhan, Roman Empire geri sıralarda, Azaraks arka grubun önünde yer tutmuşken yarışın favorilerinden Hakkar ön taraflara doğru yürüyordu. Mystical Storm ise grubun en arkasında, Yener Kazım'ın önünde 21. sırada yarışı götürüyordu. Yarışı en arkada orta kulvarlarda takip eden Mystical Storm ise belki de 1000'e doğru kendisine yarışı kazandıracak hamleyi yaptı. 1000 tabelasını gördüğünüz anda yarışı dondurursanız iç kulvarın derin bir boşluğa sahip olduğunu göreceksiniz. Selim Kaya da bunu farketmiş olacak ki bir anda yer değiştirip iç kulvarı aldı. Bana göre bu nokta yarışın sonucunu belirledi. Bu sayede hem Mystical Storm viraj boyunca ön tarafa rahat rahat yaklaştı hem de trafik sorununa hiç takılmamış oldu.

Yarışın ön plana çıkan diğer isimleri koşuda kendilerinden hiç söz ettiremediler. Neredeyse hiç biri kendisinden beklenen performansı sergileyemedi. Hakkar'ın yol probleminden dolayı 400'den sonra sprintine başladığını söyleyebiliriz. Adı geçen atlardan Hakkar'ın yarışını yine de beğendiğimi ve ilerleyen yarışlarında başarılı olacağını düşünüyorum. Son düzlükte dış kulvardaki yoğunluk bir çok atı etkiledi. Sprinter atların da birbirini beklemesi Mystical Storm'un ekmeğine yağ sürdü. Zaten arkalardan gelebilen tek safkan da Smerç oldu. Smerç de yol problemi yaşadı. 300'e doğru rakiplerini biraz dağıtarak, adeta kendisine yol açan Smerç daha erken yol bulsaydı yarışı kazanırmıydı gerçekten merak ediyorum. Arka grupta ayakta kalabilen ender safkanlardan olan Smerç yaptığı süper sprintiyle ancak 3.lük çıkarabildi. Sait Akson galibi Akdeniz Ateşi normal pistte de iş yapabileceğini bu önemli koşuda Mystical Storm'la aynı saniye içinde ikinci olarak kanıtladı. YArışın bir diğer başarılı ismi Miliç uzun mesafelerde etkili olmaya devam edeceğini 4. olarak kanıtladı. Bir başka dikkat çekici nokta ise yarış sonucunda oluşan sıralama... Mystical Storm'un arkasına gelen 6 atın da ganyanı 10 liranın üzerinde oldu.

Mystical Storm Gazi Koşusu birinciliğinin bir önemi daha var kuşkusuz. En son 13 sene önce Fair Tail'in kazandığı hem Dişi Tay Deneme hem de Gazi Koşusu birinciliklerinden beri bunu yapabilen yoktu. Mystical Storm da bu sene önce Dişi Tay Deneme'yi sonra da Gazi'yi kazandı. Bu büyük başarıya imza atan Mystical Storm Triple Crown için de son aşamaya geldi. Son Triple Crown sahibi 2001 yılındaki 'üçlemesiyle' (Erkek Tay Deneme-Gazi-Ankara) Grand Ekinoks'tu. Mystical Storm Triple Crown yolunda Dişi Tay Deneme ve Gazi Koşusu'nu kazanmış oldu. 2800 metrelik Ankara Koşusu'nu kazanırsa bir başka büyük işe imza atmış olacak.

84. Gazi Koşusu Galibi Mystical Storm'u tekrar kutluyoruz. Yarışı izledik. Ben Mystical Storm'un koşuyu sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Sahibini, antranörünü, seyislerini, atın üstünde emeği olan herkesi kutluyorum. Jokeyi Selim Kaya'ya ise bir parantez açmalıyız. Selim Kaya Nihalim ve Rokoko'dan sonra bu sene de bir dişiyle yarışa katıldı. Bu sefer ise mutlu sona ulaşmış oldu. İlk defa Gazi Koşusu kazanan Selim Kaya da kariyerindeki bu büyük eksikliği böylece kapatmış oldu. Ayrıca kazandığı İstiklal Savaşı ve Ayasofya Koşuları'yla da muhteşem bir güne imza attı. Selim kaya'yı da bu sebeplerle ayrıca kutluyoruz.

Yarışın son metrelerinde spiker dostumuzun inanılmaz güzel bir şekilde ifade ettiği, benim çok büyük bir keyif aldığım ve yarışın sonuna ayrı bir hava katıığını düşündüğüm o sözleriyle bizim de yazımızı özetlememiz mümkün. " Dişi Tay Deneme, Kısrak, Gazi, Şampiyon 21 numaralı Mystical Storm."

İnşallah Mystical Storm'un uzun bir yarış hayatı olur, başarı koşularına devam eder, biz de onu izleme zevkini uzun seneler yaşarız.

Tebrikler Mystical Storm.

15 Mayıs 2010

Gazi Provaları: Erkek Tay Deneme




Erkek Tay Deneme Koşusu, Dişi Tay Deneme'ye göre daha sert geçecek gibi. İsmi Gazi Koşusu için ön plana çıkan safkanların çoğunu bir arada izleme fırsatı bulacağız.

Azaraks'la başlayalım. Yarış hayatına Ankara'da başlayan, daha sonra geçtiği Adana'da koştuğu 7 yarışta 7 birincilik alarak İstanbul'a gelen ve koştuğu tek yarışı olan Preveze Koşusu'nda kolay bir şekilde birinciliğe uzanan Azaraks bu yarışın da bana göre favorisi. Yarış karakteri, mesafe ayırt etmeyişi, benim zaten sempati duyduğum bu atın bir adım öne çıkmasına neden oluyor. Preveze Koşusu'nda 400'e doğru bir anda arttırdığı temposuyla muazzam bir yarış çıkarmıştı. O yarışıyla benim aklımda Gazi için bir çok soruyu silen Azaraks yarın daha toparlanmış, eksiklerini kapatmış bir Hakkar ile karşılacak. Benim geçen seneden Gazi Koşusu favorim, hala da Gazi yolunda favorilerden olan Hakkar Preveze Koşusu'nda Azaraks'a pek bir şey yapamamıştı. Yarın için ilk defa Nurettin Şen ile start alacak Hakkar yarışı biraz daha önde, Azaraks'a yakın götürürse şansını arttıracaktır. Ancak Azaraks'ın da Gazi Koşusu'na yönelik olarak farklı bir yarış koşma ihtimali yok değil. Ben ise bunun yanlış olacağı düşüncesindeyim. Bu stiliyle başarıya ulaşmış bir safkanda Büyük Koşu'ya bir buçuk aydan az bir süre kala yapılacak değişikliğin safkanı kötü etkileyeceğini düşünüyorum. Her şeyi kısaca tekrar özetlersek Azaraks yine ilk şanslı olacak, Hakkar ise daha çok zorlayacak.

Geçen sene bir çok başarılı yarış koşan, 2 tane G2 yarış birinciliği olan ve bunlardan biri olan TYAYveSAHDER Koşusu'nda Hakkar'ı geçmeyi başaran Midas Touch ön plana çıkan bir diğer isim. Aradan sonra koştuğu yarışta eski formunda görülmese de Erkek Tay Deneme'de eski günlerine dönmüş Midas Touch'ı izleyebileceğimizi tahmin ediyorum. Zaten o yarışları gibi koşarsa üst sıraları zorlayacağı kesin.

İstanbul'a Azaraks'la beraber iddialı olarak gelen ancak Azaraks ve Hakkar'la birlikte katıldığı Preveze Koşusu'nda fazla bir varlık gösteremedn 4. olan Aydemirhan da kazandığı yarıştan sonra etkili olabilecek bir isim. Midas Touch'ı geçtiği yarışta etkili sprint atan Aydemirhan yarın için daha iyi bir yarış koşabilir. Rakipleri çok ön plana çıksa da Aydemirhan'ı hem bu yarış için hem de Gazi yolunda göz önünde bulundurmalıyız.

Bu zorlu mücadelede yarışı ön sırada kabul edecek Buenos Aires Selim Kaya'nın idaresinde fotoyu önde geçmeye çalışacak. Çimde kuma göre biraz daha eksik olsa da son yarışlarındaki yüksek formu ve yenilmeyi kabul etmeyen karakteriyle yarışa ortak olma mücadelesi verecek.

2007 Gazi Koşusu'nun favorilerinden olan ve Inpector, Arsenic arkasında aynı saniye içinde 3. kalan Salvatore'nin tam kardeşi olan Mavi Kumsal bir diğer şanslı olabilecek isim. Son yarışında benim beklediğimden daha düşük koşsa da malum orjin kalitesi ile şimdiye kadar mücadele etmediği böylesine güçlü bir grupta patlama yapabilir.

Geçen sene yapılan İlkbahar Tay Satışları'nda 100.000 lira ile el değiştiren ve kendisinden çok şey beklenen Charlie Brown ise rakiplerini sonlarda atacağı etkili sprintiyle zorlamaya çalışacaktır.

Atların son durumlarına bakınca Azaraks'ın Erkek, Invincible Girl'ün Dişi Tay Deneme'de ön planda olduğunu görüyoruz. Ancak yarışları kimler kazanırsa kazansın çok kaliteli yarışlar izleyeceğimiz kesin. Bizler de bu iki muhteşem yarışı keyifle izleyeceğiz. Tüm atların ayakları düz bassın.

Gazi Provaları: Dişi Tay Deneme




Türkiye'nin en büyük koşusu olan Gazi Koşusu'na giderek yaklaşıyoruz. Zaman daralırken safkanlar Gazi yolunda bir önemli sınava daha çıkıyorlar. Erkek Tay Deneme ve Dişi Tay Deneme koşuları 16 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilecek. Biz de geleneği bozmayalım ve bu önemli yarışların öncesinde yarışlara bir göz atalım.

İlk olarak dikkatimizi çeken nokta yarışların yerinin değişmesi oldu. Son 3 senedir programın son yarışı olarak gerçekleşen Dişi Tay Denemeler, bu sene yerini Erkek Tay Deneme'ye bırakmış durumda. Kapanışı Erkek Tay Deneme ile yapacağız.

Dişi Tay Deneme Koşusu'nda 9 safkan karşı karşıya geliyor. 28 Ekim'de koşulan ve sonrasında bir çok atın ara verdiği Çaldıran Koşusu galibi Invincible Girl ön plana çıkan safkan olarak görülüyor. Çaldıran'dan sonra yaklaşık 6 ay veren safkan koştuğu Preveze Koşusu'nda gerek aradan, gerek yol sıkıntısından etkilendi. O gün için Azaraks'a yapabilecek çok şey olmasa da sprintine başladağı noktada aldığı avantajla zaten Azaraks yarışı kazanmış durumdaydı. Diğer grubu yine de kolay ayıran Invincible Girl, Invincible Son'ın geçen sene kazanmış olduğu Erkek Tay Deneme'den sonra, bu sene Dişi Tay Deneme'yi kazanmaya yakın görülüyor.

Ön plana çıkan bir diğer safkan Gülengül. İzmir kumunda adeta resital veren ve koştuğu 12 yarışta 12 birincilik alan başarılı safkan ilk defa İstanbul pistine, ilk defa çime çıkacak. Gülengül'ün kalitesi hakkında bir şey söyleyebileceğimizi sanmıyorum. Ancak çime uyumu büyük bir soru işareti. Zira ülkemizde koşan anne kardeşlerinin henüz çim birinciliği yok. Gülengül'ün annesi olan Dinah'ın kardeşlerinin de çim de pek varlık gösterememiş olması safkanın şu an için dezavantajı. Koşu bu yönüyle belirleyici olacak. Benim temennim safkanın beni yanıltması ve Gazi mücadelesinde adından söz ettirmesi olacak.

Diğer safkanları ise sırasıyla değerlendirmeye çalışalım.

Gisabelle geçen hafta Minimo Koşusu'nda start aldı. Bambino'nun kazandığı yarışta attığı düzgün sprintiyle 3.lük elde eden safkan yakın arayla koşacak olmasından etkilenebilir. Artan formunu biraz daha yükseltebilirse Gisabelle'in adını ileride bu gruplarda olmasa da sık sık duyabiliriz.

Mia Nur özellikle 2. olduğu Sakarya Koşusu'ndan sonra benin çok şeyler beklediğim bir safkandı. Ancak Hakkar'a geçildiği bu yarıştan sonra bir türlü toparlanamayan safkanın eski formunda olmadığını söylemek çok da zor değil. Bu yarışta da arka sıralarda şans bulacak olan Mia Nur'un ben uzun mesadefelerde daha iyi koşacağını düşünüyorum. O yüzden bu yarış olmasa dahi ümit beslemeye devam ediyorum.

Mystical Storm, Sam Girl ve Tonya'yı ise beraber koştukları son yarışlarından dolayı birlikte değerlendirelim. İstikrarlı ve dirençli bir at olan Mystical Storm bu senede başarılı yarışlar koşmaya devam ediyor. Yarın için de tabelada yer bulmaya çalışacaktır. Sam Girl geçen sene Gazi Koşusu'nda koşan Perhan'ın anne kardeşi. Bir kez daha ekürisini Gazi'de temsil ettirmek isteyen Sam Girl son dönemde artan formuyla sürpriz yapmaya uğraşı verecek. Aynı yarışta koşan Tonya Tay Deneme'de üst sıralar için koşacak. Gördüğü yarışta eski formunda olmasa da iyi görünen Tonya benim beğendiğim ve ileride önemli işlere imza atmasını beklediğim bir safkan. Geçen sene birbirinden başarılı yarışlar çıkaran ve kazandığı I. İnönü Koşusu hala aklımdan olan Tonya bana göre Invincible Girl'in en yakın rakibi olacak.

İstanbul'da ilk kez piste çıkacak olan bir diğer isim olan Nurtacım geç maidendan çıkmış bir safkan. Kazandığı son yarışında formunu gösterirken, İstanbul'da da başarılı olabileceğinin sinyallerini verdi. Ancak bu yarış için rakipleri çok fazla, sürpriz şansına sahip.

Over Looked da geçen sene, bu yarıştaki rakipleriyle mücadele vermiş bir safkan. Invincible Girl'e geçildiği G2 yarışta Tonya ve Mia Nur'u geçme başarısı göstermişti. Henüz 4 yarış koşmuş olan Over Looked'un son yarışında Mystical Strom'u yaklaşık 300 metre ayıramamış olması bir soru işareti olurken ben yarın için de şansı olabileceğini ama ilerleyen yarışlarında kesinlikle iyi işler yapacağını düşünüyorum.

18 Nisan 2010

Veliefendi Notları

İstanbul'da çok güzel bir pazar programı vardı. Bu güzel program iki önemli yarışla daha da renklenmişti. Preveze ve 23 Nisan Koşuları izleyenlere büyük bir zevk verdi. Özellikle pazar gününü Veliefendi'de geçirmeyi tercih eden çok sayıda yarışseverin evlerine güzel bir gün geçirerek döndükleri kesin.

İlk olarak 23 Nisan Koşusu'ndan başlayalım. Geçen sene Mohaç Koşusu'yla aynı güne denk gelen 23 Nisan Koşusu'nu Kafkaslı kazanırken program, Mohaç'ta Turbo'nun zaferiyle noktalanmıştı. Turbo'nun, verdiği 6 aylık aradan sonra geri dönüş koşusu Kafkaslı'yla karşılaştığı 23 Nisan Koşusu oldu. Startla beraber öne düşen Turbo, Hızlıtay'ın presine maruz kaldı. Zaten Turbo'nun muazzam olan temposuna Hızlıtay'ın da presi eklenince bir anda fark uzak oldu. Tabi bunda arka grubun 'uyuklaması' da etkili. Önde Turbo kaçarken arkada bekleyip, sprint atılabileceğini düşünmek ne kadar rasyonel düşünmek lazım. Zaten arka gruptan Hızlıtay'ı da geçebilen olmaması bunun sonucu oldu. Turbo ise maşallah yine şampiyon gibi koştu. Açıkça şunu gösterdi ki bu mesafelerde rakibi yok. Bir yarışsever olarak benim gönlüm Turbo'yu hep kendi mesafesinde görmek. Yarışın derecesi ise 1.30.21 olarak kaydedildi. Böylece Turbo-Kafkaslı rekabeti derece istatistiklerine de sıçradı. İstanbul 1400m çim pist rekoru kırılamadı ama egale edilmiş oldu. Eski rekor 2007 Dumlupınar Koşusu'ndaki 1.30.21'lik derecesiyle Kafkaslı'ya aitti. Turbo da aynı dereceyi yapınca iki şampiyon, en iyi dereceyi paylaşmış oldular.

Şampiyonların ve şampiyon adaylarının piste çıktığı İstanbul'un 2. yarış programında ilk büyük heyecan ise Preveze Koşusu'nda yaşandı. Gazi'ye giden yolda adı ön plana çıkan safkanları beraber izleme fırsatı bulduk. Adana'dan Aydemirhan ve Azaraks, İzmir'den Boğaziçi 'İstanbullu' rakiplerine karşı mücadele verdi. Invincible Girl kazandığı Çaldıran, Hakkar ise kazandığı Sakarya Koşusu'ndan sonra ilk kez piste çıktı. Geçen sene Gazi Koşusu'nu kazanan Miramis, Adana'daki yarışlarından sonra geldiği İstanbul'da ilk yarışını Erkek Tay Deneme'de koşmuş ve 6. olmuştu. Azaraks ise Adana'dan daha erken geldi ve gelişi de muhteşem oldu. Mir Pardon'un tempo verdiği yarışta hemen 2. sırada Azaraks yarışı takip etti. Son viraj dönülürken liderliği alan safkan artan temposuyla farkı da açarak görece rahat bir yarış kazandı. 33 içinde biten yarışta beklenen diğer safkanlar Invincible Girl ve Hakkar'ın eski formlarında olmadıkları aşikar. Ancak düzlük üzerindeki yol problemleri de sprintlerinin gecikmesinde etken oldu. Yine de bugün için Azaraks'a yapabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. İlerleyen haftalarda daha çok şey değişecektir ancak şu an için Azaraks'ın rakiplerinin bir kaç adım önünde olduğunu söyleyebiliriz. Temennimiz ise sakatlıklıksız-belasız sağlıklı bir şekilde safkanları koşmaya devam etmesi. Hepsinin yolu açık olsun. Şurası kesin ki 27 Haziran'a kadar bir çok heyecanlı mücadeleye tanıklık edeceğiz.

En başta da söylediğim gibi çok güzel bir yarış günüydü. Söz Gazi Koşusu'ndan açılmışken bir noktaya daha değinmek istiyorum. İstanbul'da gündüz yarışlarının keyfi bir başka oluyor. Pazar programlarının gündüze alınması çok yerinde bir karar. Umarım ilerleyen dönemde de İstanbul gündüz koşulmaya devam eder. Bunu 2009 Gazi Koşusu'ndan sonra da belirtmiştim. İlk kez gece koşulan Gazi Koşusu'nun o eski havasını, heyecanını ben alamamıştım. İnsanlar alışkanlıklarından kolay vazgeçemezler. O muhteşem Gazi Koşuları'nı da güneş ışıkları altında, o atmosferde izlemeye alışmışız. Dileğim bu sene Gazi Koşusu'nu güneş altında izlemek.

4 Nisan 2010

Erhan Yavuz Geri Döndü

Sahalarımızın başarılı jokeylerinden Erhan Yavuz biniş stilini değiştirme ve geliştirme amacıyla İrlanda'ya gitmişti. Yaklaşık 4 ay İrlanda'da kalan ve eğitim gören Erhan Yavuz geçtiğimiz günlerde ülkemize geri döndü. Greys Anatomy ile ,atbaşı da olsa, birincilik elde edip İstanbul'a "merhaba" diyen Erhan Yavuz, Son Düzlük programının 4 Nisan'daki yayınına konuk oldu.

23 Mart 2010

22 Mart: Senatore Sürprizi

22 Mart 2008

Bugün koşulan ve Azaraks'ın kazandığı Tendürek Koşusu 2 sene önce 2 sene önce 22 Mart'ta yapıldı. Berraksu'nun favori olarak girdiği koşuda birinciliğe inatçı karakteriyle Senatore ulaştı. Son 200'den sonra Halis Karataş'lı King Medya'nın bütün ataklarına rağmen birinciliği Senatore'nin kopardığı yarışta üçüncü Mediterranean olurken dördüncü ise Anatolian Fire oldu.

Yarışı izlemek için...

21 Mart: Yelhan Kazandı

21 Mart 1999

Bundan 11 yıl önce İzmir'de Hasan Tahsin Koşusu'nda şampiyonlar karşı karşıya geldi. A Grubu Araplar'ın G3 mücadelesinde 1'i MBH olmak üzere 6 at karşı karşıya geldi. Benkar, Dost Karaca, Çaş, Yelhan ve Ağakaraca'nın start aldığı Rişvanbey'in de müşterek bahis harici olarak katıldığı koşunun birincisi Ahmet Atçı'nın kantarmasında Yelhan oldu. 17 salise arkasında Ağakaraca ikinci oldu. Yarışın 3.sü Dost Karaca, 4.sü Benkar olurken Süleyman Akdı ile yarışa katılan Caş 5.likte kaldı.

20 Mart: Islambol

20 Mart 1999

Bir cumartesi programında Adana'da güzel bir yarış karşımıza çıkıyor. 3 ve yukarı İngilizler'e mahsus olan KV-21 yarış 1300 metre çim pistte yapıldı. 5 atın katılacağı koşudan Penky Henky çıkınca 4 safkan start aldı. Akın Özdeniz idaresinde 63 kiloyla yarışa katılan 5 yaşındaki Islambol birinciliğe uzanmayı başardı. Hemen arkasında 2., Selim Kaya'nın bindiği Alpkurt olurken yarışın üçüncüsü Nanu I, dördüncüsü ise Gwynt Ddu oldu.

19 Mart 2010

19 Mart: Populer Demand Tendürek Galibi

19 Mart 2005

Yarış hayatına İstanbul'da başlayan ve kış sezonunda Adana'ya giden Popular Demand ilk grup koşusuna katıldı. G3 Tendürek Koşusu'nda Runner Boy, Hikmet, Ateşağa, Mahalle Çocuğu gibi safkanlara karşı mücadele veren 2006 Gazi Şampiyonu sonlardaki inanılmaz sprintiyle birinciliğe uzanmayı başardı. Bu muazzam yarışından sonra Sait Akson'u kazanmayı başaran Şampiyon bir yarış sonra da Gazi Koşusu'nda birinciliğe koştu. Buradan izleyebileceğiniz yarışla beraber Populer Demand adı yükselmeye başlamıştı.

18 Mart: Berathan Maiden'dan Çıktı

18 Mart 2009

Yarış hayatına 2009'da başlayan Berathan İzmir'de çıktığı ilk yarışta aldığı ikincilikten sonra 1400 metre kum yarışta start aldı. Benim çok beğendiğim ve bana göre geçtiğimiz seneye damgasını vuran atlardan biri olan Berathan ikinci yarışında maidendan çıkmayı başardı. İstanbul'a geldiğinde ise adeta sınıf atlayan ve Invincible Son'a saldıran ardında da Enternasyonel Anadolu Koşusu'nda üçüncülük elde eden başarılı safkan uzun süredir start almıyor. Bu yarışa Halis Karataş idaresinde çıkan safkan çok da zorlanmadan birincilikle tanıştı.

17 Mart 2010

17 Mart: Adana'da Son Kez Maracaibo

17 Mart 2008

Çok iyi bir at. Belki de attı dememiz lazım. Ancak umutlarımızı korumayı sürdürüyoruz. Belki de jenerasyonunun en iyi atıydı. Belki de Gazi'yi kazanacaktı. Ancak Erkek Tay Deneme Koşusu'nda o yılın Gazi Koşusu'nu kazanacak olan Pan River'ı geçtikten sonra piste bir daha dönemedi. Kimden söz ettiğim artık anlamışsınızdır; Maracaibo. İşte bu Şampiyon safkanın İstanbul arenasına çıkmadan önceki, Adana'daki son yarışıyla karşılaşıyoruz. Tıklayarak videosuna ulaşabileceğiniz yarışta kolay bir birincilik alan Maracaibo, sonrasında İstanbul'da 2 yarış koşarak 2'sini de kazanır ancak sakatlanır. Umarız geç de olsa Maracaibo pistlere geri dönebilir.
Related Posts with Thumbnails