28 Şubat 2010

27.02.10

İstanbul

MAVİ KUMSAL: Dün koştuğu yarışta Fuat Çakar'ın gereksiz yere öne çıkma çabası yüzünden yorulan safkan sonlarda yine de rakiplerinden eksik koşmayarak ve fark kapatma çabası içinde görülerek göz doldurdu. Güzel bir 3.lük elde eden safkan bu tarz gruplarda dahi daha iyi idare edildiği takdirde başarılı olacaktır.

DELİ BEY: Benim bu yarışında dahi tuttuğum, aradan sonra toparlanma sürecine giren ve hızla iyileşen Deli Bey 'yükselen değerimiz' İsmail Dinar idaresinde güzel bir 4.lük elde etti. İç kulvara dalarak yaptığı sprinti yarış için yeterli olmasa da sonraki yarışlarında daha da ilerleyen formuyla birinciliğe uzanabilir.

27 Şubat 2010

27 Şubat: Özgünhan İlk Yarışında

27 Şubat 2001

Başarılarıyla Türk Atçılığı'na adını altın harflerle kazımış olan Özgünhan'ın kariyerinin başlangıcına gidiyoruz. 38 yarışta 26 kez birinciliğe uzanmayı başaran Şampiyon, ilk startını Adana'da aldı, 800 metrelik kum yarışta koştu. Selim Kaya idaresinde birinciliğe uzanan Özgünhan, yarış hayatının parlak olacağının sinyalini ilk yarışta vermiş oldu.

26 Şubat: İnanılmaz Bir Sprint

26 Şubat 2005

Koştuğu zamanlarda hayranı olduğum, bana göre ülkemizde koşmuş gelmiş geçmiş en iyi sprinterlerden olan Amed Fırtınası G3 Misakı Milli Koşusu'nda start aldı. Hala göüzümün önünde olan, sizlerin de buradan izleyebileceği inanılmaz bir sprint atarak kazandığı yarış için fazla bir şey söylememe gerek yok. Sadece izleyin.Tabela Out of Sıght, Sadunca, Hektor sırasıyla şekillendi. Keşke Amed Fırtınası'nı daha uzun yıllar izleyebilseydik.

25 Şubat: Akındayım'dan Son Birincilik

25 Şubat 2007

Akındayım İzmir'de KV-8 Sadık Giz Koşusu'na katılır. 2000 metrelik çim yarışta start alan safkan 16 atın katıldığı yarışta birinciliğe uzanır. Buradan izleyebileceğiniz yarışta, virajı gerilerde dönen Akındayım, önde kaçan Moon Khan'ı çok güçlü sprint atarak yakalar ve aynaya yakın geçmeyi başarır. Yaklaşık 5 ay sonra İstanbul'da yarış hayatı sona eren Akındayımın bu birinciliği onun yarış hayatında kazandığı son birincilik olur.

24 Şubat: Odin İlk Yarışında

24 Şubat 1999

Döneminin en iyi atlarından olan ve özellikle çimde çok başarılı işlere imza atan şampiyon safkan Odin Adana'da piste çıktı. Hayatının ilk yarışında 800 metrelik kum pistte start alan Odin, ilk koşusunu kazanma başarısını göstererek yarış hayatına iyi başladı. Yarış hayatının ilk yıllarında göstermiş olduğu muhteşem performansını daha sonra bir nebze kaybeden Odin, ilk yarışında birinciliğe Yemen Tunç idaresinde ulaştı. Yarışta 2. Küçükesin, 3. Seyl, 4. ise Özbeyhan olmuştu.

23 Şubat 2010

'Soğuk' Duş: Cold Fire Dopingli Çıktı




İzmir'de son döneme damgasını vuran ardı ardına 6 yarışını kazanma başarısını gösteren ancak son yarışında 2.likte kalan Cold Fire'da doping tespit edildi.

12 Şubat günü A.Oluk idaresinde start alan ve Cadillac Jack'i burun farkla ayırarak birinciliğe uzanan safkanın dopingle koştuğu anlaşıldı.

Yapılan testler sonucunda Cold Fire'da "Etilefrine" adlı maddeye rastlanılmış. Yaptığım araştırmalar sonucunda bu maddenin herhangi bir tedavi edici özelliğinin olmadığını öğrendim. Bununla beraber Dünya Anti-Doping Ajansı tarafından yasaklı maddeler listesinde yer alan madde, tüm sporcular için yasaklanmış durumda. Araştırmamın devamında bu yasaklı maddenin uyarıcı sınıfında olduğu bilgisine ulaştım. Uyarıcılar, sinir sistemi ve neredeyse tüm organlara direk etki ediyorlar. Uyarıcılar genellikle yorgunluk ve performans için kullanılıyor. Uyarıcıların en önemli özelliği yorgunluğu çok büyük ölçüde geciktirmesi ya da hissettirmemesi ve konsantrasyonu üst seviyeye çıkarmasıdır.

Üst üste başarılı koşular koşan safkanda bu maddenin çıkması akıllara bir sürü soru getiriyor. Özellikle de üst üste birincilikler elde eden bir atta uyarıcı madde çıkması birinciliklerinin üzerine kara bulutları çekmiştir. Bakalım bundan sonra ne tür gelişmeler yaşanacak.

23 Şubat

23 Şubat 2008

Adana'nın önemli koşularından biri olan G3 Vali Kupası Koşusu yapılmaktadır. 4 ve yukarı Araplar'a mahsus 2100 metrelik çim yarışta 11 at mücadele verdi. Özcan Yıldırım'ın bindiği Tekelioğlu birinciliğe uzanırken, yarışın diğer tutulan atları Beybora, Fermande, Cihaner, Yelgeçen-Zigana ekürileri geri sıralarda kaldırlar. Buradan izleyebileceğiniz yarış Tekelioğlu'nun son grup koşu birinciliği oldu.

22 Şubat 2010

Haftanın Sihirbaz'ı Karataş




Geçtiğimiz hafta Halis Karataş pistlerde fırtına gibi esti. 25 kez at binen baş jokey sadece 2 kez tabela dışında kaldı. Salı günü Adana'da perdeyi açan Karataş Gazi Koşusu için ismi sık sık çıkmaya başlayan Azaraks ile haftayı açtı. İyi başladığı haftada 25 yarıştan 10 birincilik, 6 ikincilik, 5 üçüncülük, 2 de dördüncülük elde etti. Sadece Özbaylım ve Sarraf ile tabela dışında kaldı. %40 birincilik, %92 tabela yapma oranı ile muazzam bir hafta geçirdi. Sayılarının yanında oransal olarak da yapılması zor işleri gerçekleştiren Karataş Altın Kamçı Ödülünü almayı hak etti

Başarılarının devamını dilemeye gerek duymuyorum. Biliyoruz ki edecek. Tebrikler Karataş.

22 Şubat: Doğubeyi

22 Şubat 2009

Dünkü yazımızda, tarihte Fair Son'a rastlamıştık. Bugün de bir başka kum şampiyonunun yarışına denk geliyoruz. Geçen sene bugün İzmir'de Doğubeyi start aldı. Big Trouble, Harputlu Gaggoş ve My Sea'nin katıldığı yarışta Halis Karataş idaresindeki Doğubeyi startla beraber liderliği alıp yarışın sonuna kadar da bu liderliği bırakmadı. Buradan izleyebileceğiniz yarışta Harputlu Gaggoş'a 2 saniye kadar fark atan Doğubeyi, bugünlerde ise bu başarılara hasret kaldı.

21 Şubat 2010

21 Şubat: Mirhat & Beran

21 Şubat 1998

Koştuğu yıllara damga buran, sahaya gelmiş önemli atlardan biri olan Mirhat Adana'da a Grubu atların katıldığı G3 mücadeleye katıldı. T.Kolcuoğlu idaresinde katıldığı yarışı rahat bir şekilde Mirhat kazandı. Yarışta ikinciliği Kartalbey, üçüncülüğü Nurtay, dördüncülüğü ise Hacıbey.1 aldı.

21 Şubat 2009

Adana'da Adana Büyükşehir Belediyesi Koşusu yapılıyor. Fairson, Beran, Impetus, Yedikuleli ve Santa Eva mücadelesi yaşanacak. Fair Son'ın ağırlıklı favori girdiği yarışta startla beraber Beran liderliği alır ve tempoyu ayarlar. Buradan izleyebileceğiniz yarışta son viraj dönüldükten sonra Fair Son, Beran'a yakınlaşmaya çalışır ancak temposunu arttıran Beran koşuyu kazanarak hem büyük bir başarıya hem de sürprize imza atar. Fair Son 5 ay sonra yarış kaybederken, bu yarıştan sonra yaklaşık 7 ay birinciliğe hasret kalacaktır.

20 Şubat: Tarsus

20 Şubat 2000

Koştuğu dönemde benim çok sevdiğim, simsiyah formasıyla pistlerde fırtına gibi esen Tarsus'u izmir'de KV-21 yarışta görüyoruz. 1400 metre kum yarışta yalçın Akağaç idaresinde birinciliğe uzanmayı başaran Tarsus'un arkasına sırasyıla Ecstasy, David Pim ve Mıstık geldi. Yarışta Barışçı 5., Kara Çocuk, Levent Ali, Leventcan gibi safkanları veren Rubio 6., Bullmarket ise 7. oldu.

20 Şubat 2010

Yükselen Değer İsmail Dinar

Her zaman söylenir. Bir apranti için iki şey çok önemlidir. Biri şans bulabilmesi, diğeri bulduğu şansı iyi değerlendirmesidir. Zaten mesleklerinin bir dezanavtajı olarak sektörde kimse düne bakmıyor. Geçmişte neler yaptığın pek akılda kalmaz. Her şey bugündedir. Eğer kazanıyorsan, iyi form tuttuysan varsın. Ardı ardına 2-3 şanssız ya da kötü yarış koştuğun anda bulduğun atlar azalır. Bu durum baş jokeyler hariç neredeyse herkes için geçerlidir. Aprantiler için ise durum daha da vahimdir. Şans bulduktan sonra tabiri caizse kusursuz at binmesi gerekir. Çünkü şansın bir daha ne zaman geleceği hiç belli değildir.

Bütün bunları işin zorluğunu göstermek için yazdım. Tüm bu zorlukları aşıp, bulduğu şansı iyi değerlendiren bir aprantiden bahsedeceğiz. Son dönemlerde çıkışa geçen, adından iyice bahsettiren bir apranti var ki kendisine bir sayfa açmalıyız. Bu aprantimiz geldiği İstanbul'da kalabilmeyi başaran ve bindiği at sayısını da giderek arttıran İsmail Dinar'dır.

İsmail Dinar 2004'te Elbicihan ile yarışlarda at binmeye başladı. 2004'ü Bursa'da geçiren Dinar 2005 yılında çoğunluğu yine Bursa'da olmak üzere Bursa ve İzmir'de 44 kez yarış bindi. İlk birinciliğine Bursa'da Nazar can ile kavuşan apranti sezonu 3 birincilik, 1 üçüncülük, 1 dördüncülük ile kapadı.

2005'te kazandığı yarışlara rağmen 2006 yılında bulduğu şans azalan İsmail sadece 36 yarışta fırsat bulurken 2 kez üçüncülük, 2 kez de dördüncülük elde etti.

2007 ise İsmail Dinar için daha iyi geçti. Bulduğu şanslar arttı ve ilk 3 yılda bindiği toplam yarış sayısı olan 94 rakamı, 2007'de bindiği toplam at sayısı da oldu. Üç yılda bindiği kadar safkana, bu yıl içinde bindi. Katıldığı 94 yarışta 2 kere Kızlarağası ile olmak üzere, Akayhan, Çavuşcan ve Urban Legend ile 5 kez aynayı önde geçti. Bunun yanında 4 kez ikinci, 4 kez üçüncü, 7 kere de dördüncü oldu. Yavaş yavaş da olsa tırmanışa devam edeceğini göstermiştir.

2008'i boş geçen ve 2009'da tekrar piste döner. 2009'da katıldığı ilk 10 yarışta 4 kez tabela yapıp 1 kez de birinciliğe uzanan İsmail Dinar geleceğe daha umutla bakar. Özellikle kendisine Bursa'da inanılmaz şans veren, güvenen ve İsmail Dinar'ın bugüne gelmesinde en çok paya sahip olduğuna inandığım Ferhat Küçüker ve Küçüker Ekürisi'ne bir yarış sever olarak benim de teşekkür etmem gerekir. Bu yeteneğe güvenip, şans verdiler. İstanbul vitrinine çıkması da yine bu eküri sayesinde olmuştur.

Yine ağırlıklı olarak Bursa'da at binen İsmail Dinar, Kasım'ın 20'sinde geldiği İstanbul'da Dinserhan ile birinciliğe ulaşır. Tek at bindiği günde kazanır ve Bursa'ya döner. Bundan 10 gün sonra tekrar İstanbul sahnesine çıkar ve tek yarış koşar. Bindiği Akasoy ile birinciliğe ulaşır. Ertesi gün de Catomatic'le birinciliğe uzanınca İstanbul için yeterli olduğunu kanıtlayıp, at sahiplerine adını duyurur ve İstanbul'da kalıcı olur. 2009'u 14 birincilik, 13 ikincilik, 12 üçüncülük ve 15 dördüncülük ile geçirir. 192 yarışta at binen apranti başarılı bir sezon geçirmiş olur. Bu şekilde İstanbul serüvenini sürdüren İsmail Dinar için yazı yazma sebebimize de böylece gelmiş oluruz.

Bugün için 25 birinciliği bulunan İsmail Dinar'ın İstanbul programındaki at sayısı gerçekten muazzam. 7 koşulu İstanbul programında altılı ganyanın tüm koşularında deklaresi bulunan İsmail Dinar gerçekten önemli bir iş yapmıştır. Bir aprantinin yıllarca emek verip böylesine bir konuma gelmesi çok güzel. İnşallah bugün başarılı yarışlar çıkarır ve kariyeri için bir basamak daha çıkmış olur. Stilini çok beğendiğim İsmail Dinar'ın geleceğini çok parlak görüyorum. Aynı şekilde çalışmaya devam ederse kendisinin de isteyeceği üst kademeye yaklaşacak ve çıkacaktır. Tek yapmaması gereken "Ben oldum!" düşüncesine kapılmamaktır. Kapılacağını da sanmıyorum. 3-4 yıl çaba verdikten sonra, harcadığı emeği boşa çıkarmayacaktır. İnşallah şansı da bol olur, sakatlıktan uzak bir yıl geçirir. İnşallah kendisine olan inancımızı ve güvenimizi boşa çıkarmaz.

Yolun açık olsun İsmail Dinar.

19 Şubat: Şampiyonların Yarışları

19 Şubat 1998

Gelmiş geçmiş en iyi Araplar'dan biri olan efsane at Caş İzmir'de 1900 metrelik KV-6 kum yarışa katıldı. Engin Yalçın idaresindeki Caş, Bozdağ ve Arslan Eray arkasına 3.lük elde edebildi. Akın Özdeniz idaresindeki Bozdağ'ın kazandığı yarışta 4. ise Yeni Foçalı oldu.

19 Şubat 2000

Yarış hayatı boyunca bir kere tabela dışında kalan, istikrarlı abidesi Velociraptor Adana'da G3 koşuda mücadele verdi. Koşuya favori olarak giren Velociraptor, rakiplerini rahat bir şekilde geçerken 2. Cherokee, 3. Resneli, 4. Karabeyhen oldu. 6 safkanın katıldığı yarışta tabela dışında kalan isimler ise sırayla Top Comas ve Bella Otero oldu.

18 Şubat 2010

18 Şubat: Invincible Son Sahnede

18 Şubat 2008

Geçen seeye damgasını vuran safkanın bu sefer ilk yarışına gidiyoruz. 3'lülüğünde yarış hayatına başlayan safkan ilk yarışı İzmir'de koşuyor. 1200 kumda Şartlı 1 koşuda Invincible Son kolaylıkla birinciliğe ulaşıyor. Buradan izleyebileceğiniz yarışta Invincible Son 'bir şampiyon mu geliyor?' sorularını akıllara getirtti. Sürekli üstüne koyarak 2009'da süper bir sezon geçirdi.

17 Şubat 2010

Akıntıya Karşı Kürek Çekiliyor



Son zamanlarda Komiserler Kurulları'nın aldığı kararlar gündemden hiş düşmüyordu. Her hipodromda birbirinden farklı kararlar çıkıyor, her yarış için farklı uygulamalar oluyordu. Bu tartışmalı kararların iyice arttığı bir dönemde, ilki geçen sene yapılan komiserlere yönelik seminerler verildi.

15 Şubat'ta Şanlıurfa'da başlayan ve 8 hipodromda görevli tüm komiserlerin katıldığı seminerler ziniri 3 gün sürdü. Amacı, kararlarda bir standart yakalatma olan bu eğitim nitelikli programda tartışmalı koşular da gösterilmiş.

Her yarışseverin başından geçmiş bir protesto hikayesi muhakkak vardır. Çoğu yarışsever Komiserler Kurulu'na olumsuz bakar. Birime değil ama yaptıklarına. Bunun sebebi genellikle kararlarda bir standart olmaması ve kendilerine göre yanlış sonuçlar çıkmasıdır. Bu yönde tüm komiserleri toplayarak ortak bir akıl yaratma çabası kabul edilebilirdir. Ancak bu şekilde bir yorum birliği sağlanacaktır. Ama ne kadar? Bence bu seminerlerin etkisi en fazla 1 ay sürecek, sonra herkes yine kendi bildiğini okumaya başlayacak. At yarışlarıyla, önceden bir ilgisi olmayan insanların yorum yaparak kararlara vardığını göz önünde bulundurursak, aynı yarışın iki kere oynatılmasında bile 2 farklı karar çıkabileceğini düşünmek yanlış olmaz.

Eğer standart istiyorsak bütün kararlar tek bir organdan çıkmalıdır. Ben kararlarda standartın tek yolunun komiserler kurulun tekelleşmesinden geçtiğini düşünüyorum. Yanlış bir anlaşılma olmaması için bunu 'tek'elleşme olarak da dillendirebiliriz. Nedir bunun yolu peki? Yarışları inceleyecek kurul her hipodromda değil, tek bir merkezde olacak. Sonuçta komiserler kurulu canlı izleyerek yarış üzerinde karar almıyor. Bunun için ise aklımda uzun süredir olan bir fikir var. Kimilerine ütopya olarak bu fikir üzerinde biraz daha çalışmam gerekiyor. Daha sonra zaten yazacağım.

Ne kadar seminer yapılırsa yapılsın, tüm hipodromlar için geçerli olacak uzun soluklu bir standartizasyon söz konusu değildir. Çünkü bu eğitimle ya da başka bir şeyle olmaz. Yorumla verilen kararlar 8 ayrı kurul için ortak bir paydada toplanmaz. Zaten bunun olmadığını yakında görmeye başlayacağız. Kısa süre sonra yine komiserlerin verdiği kararlar, birbirini tutmayan uygulamalar gündeme gelecek.

Umarım benim beklentimin aksine, kurullar daha sağlıklı işler, kararlar birbirine daha yakın olur. Umarım bu konuda yanılırım.

17 Şubat: Hızel Beyi Doğuyor!




17 Şubat 2006

2006 Gazi Koşusu'nun galibi Hızel Beyi 11. koşusuna çıkmaktadır. Yarış hayatına Bursa'da başlamış, koştuğu 9 yarıştan sonra umduğunu bulamamış olan safkan, İzmir'e gelmiştir. İzmir'deki ilk yarışında 2. olan safkan, favori olarak girdiği, buradan izleyebileceğiniz 1800 metrelik Maiden yarışta birinci olarak kariyerinde dönüm noktasına gelmiştir. Bundan sonra daha başarılı yarışlar çıkaran safkan, İstanbul'a gelmiş ve maidendan çıktıktan 4 ay sonra Gazi Şampiyonu olmuştur. Maalesef Gazi Şampiyonu'nun yarış hayatı çok uzun olmamış, Gazi'den sonra koştuğu, Hücum ve Champs to Champs'in inanılmaz mücadelesine sahne olan, 3. yarışta pistte kalarak yarış hayatını noktalamıştır.


17 Şubat 2005

Dün tjk.otrg'da gezinirken gözüme çarptı. Büyük ihtimalle bir ilktir. Bu yüzden yazma gereği duydum. 17 Şubat 2005 İzmir programının koşu sayısı gerçekten kabarık. Koşulara baktıkça, yenileri geliyor. Bak bak bitmiyor. Tamı tamına 13 koşu. Altılı ganyanın 10.15'te başlamış. Yarışlarının yayını başladığında bildiğimiz gibi hava durumu koşu bilgileri, çıkan atlar, jokey değişiklikler verilir. "Altılı ganyan günün 8. koşusuyla başlar" cümlesini duymak isterdim.

16 Şubat 2010

Ve Cangıl Dönüyor




Ele avuca sığmayan, çok kısa sürede yarışseverlerin gönlünde taht kuran Cangıl verdiği 3 aylık aradan sonra yarın akşam İstanbul'da start alacak. 4'lülüğünde ilk kez start alacak olan Cangıl 1400m kum yarışta izleyeceğiz.

Cangıl en son koşusunu bundan yaklaşık 3 ay çnce yapmıştı. G2 Aziziye Koşusu'nda start alan yeni neslin şampiyonu, ilk kez beraber koştukları Halis Karataş idaresinde kolay bir şekilde birinciliğe uzanmıştı. Arap atlarında pek rastlamadığımız bir sprint gücüne sahip olan Cangıl'ı izlemek gerçekten insana zevk veriyor.

Yarın akşam KV-8 yarışta izleyeceğiz. Koşacağı bu yarışın önemli bir yönü, 2. kez kendisinden büyük rakiplerle mücadele verecek olması. 4'lülğünün ilk yarışı büyüklerine karşı olacak. Kendi yaşıtları arasında neredeyse geçmediği at kalmayan Cangıl ilk kez Ankara'da büyükleriyle yarışmıştı. 31 Ekim'de koşulan Cumhuriyet Koşusu'nda Turbo ve Kafkaslı'yla karşılaşmıştı. Son derece sert ve çetin bir mücadelenin ardından Özhaber'in kazandığı koşuda aynı saniye içinde güzel bir 3.lük elde etmişti. Çok sert mücadelinin olduğundan bahsettik. Cumhuriyet Koşusu'nda Turbo 6. olmuş ve arıza yapmıştı. Hala pistlere dönemedi. Hedeflenen koşu ise mayıstaki TBMM Koşusu. Turbo'nun yanı sıra koşuyu kazanan Özhaber ve başarılı at Berksoy da yarıştan sonra sakatlanandılar ve henüz piste dönemediler. Bu sert yarışın 3.sü olarak bence o gün için büyük bir başarı elde etmişti.

Yarın da büyüklerine karşı sağlam bir Cangıl'ın son derece güzel bir mücadele vereceğini tahmin ediyorum. En yakın rakini Halis Karataş idaresindeki Uçanbey gibi görülüyor. Bu iki ismni dışında Suzira, Niagara, başarılı isimler Perican ve Selviboylu, eski formunu bir türlü yakalamayan Sevdacan, sık koşan Darbe, aradan sonra tabela için mücadele edecek Karelin yarışa katılıyor.

Zevkli bir mücadeleye tanıklık edeceğimiz koşuda Cangıl'ın takibi Uçanbey gibi görünse de, ben Cangıl'dan iyi bir koşu ve birincilik bekliyorum. Ancak daha da önemlisi yarışın sakatlık olmadan bitmesi. Çünkü şampiyonlar her zaman için yarışlarıma renk katıyorlar. Eksikliklerini çok arıyoruz.

Bütün atların ayakları düz bazsın. Keyifli yarışlar.

16 Şubatlar Fairson'ın

16 Şubat 2006

Daha kariyerinin başında olan Fairson şimdiden hedeflerinin büyük olduğunu herkese göstermiştir. Yarış hayatına KV-6 birinciliği ile başlayan, 2. yarışında da KV-6 birinciliği elde eden şampiyon at, 3. yarışında Engin Yalçın idaresinde İzmir'de KV-7 yarışta koşar. Cüneyt Çalıçıoğlu forması altında buradan izleyebileceğimiz yarışta, Fairson bir birincilik daha elde ederek adını iyice duyurur.



16 Şubat 2008

Kumun en iyi atlarından Fairson Adana'da 2100 metrelik yarışta karşımıza çıkar. Çok formda olduğu dönemde, kendisine göre daha mütavazi rakipleri kolaylıkla geçer. Sadettin Boyraz idaresinde kazandığı yarışı buradan izleyebilirsiniz.

15 Şubat 2010

Nurettin Şen 5'te Kaldı!



Bugün günlerden pazartesi. Bu haftanın jokeyini belirleyeceğimiz anlamına geliyor. Ama benim aklımdan haftanın jokeyi yazısını yazmak çıkmış. Bir anda kafama dank etti. Sonra neden aklımdan çıktığını da buldum. Nurettin Şen o kadar başarılı günler çıkardı ki, sanırım onu haftanın jokeyi ilan etmeye gerek bile duymadım. İşin şakası bu. Ancak haftanın jokeyi şüphesiz Nurettin Şen.

Geçtiğimiz hafta Şen'i 27 yarışta gördük. Bu yarışlarda tam 11 birincilik, 3 ikincilik, 2 üçüncülük, 3 dördüncülük elde etti. Ayın 10'unda koşulan Adana porgramında bindiği 6 atla da tabelada yer buldu. Başarılması zor olan bu performansı ise bir önceki güne göre sönük kalmıştı. Çünkü öyle bir gün geçirdi ki, izleyenler, duyanlar bir şaşkınlık geçirdi. Salı günkü Adana programında sırasıyla;
Comfiliz(4.15), Taşkınsoy(2.25), Wolf Blood(6.90), New Salvador(4.05), Gazican(8.55) ile birincilikler elde etti. Tek birincilik dışı sonucu altılının 3. ayağındaki maiden yarışta Silkmane ile 6. kalması sonucunda oluştu. Bu performansıyla 35 bin lira civarında veren altılıda 5'te kalmış oldu!

Haftaya muazzam bir performans ile başlayan Nurettin Şen, özellikle İstanbul'da bu formunu sürdürememiş olsa da Haftanın Jokeyi olmayı hak etti ve Altın Kamçı ödülümüzü almayı başardı.

Tebrikler Nurettin Şen.

15 Şubatlar: Kazbek & Turbo & Invincible Son

15 Şubat 1998

İlk durağımız tam 12 yıl öncesi. Bizleri bu kadar geriye götüren yarış yine bir Güzel İzmir Koşusu. Koşan atlar ise yarışseverlerin yakından tanıdığı isimler. Kimler yok ki. Welldone, Excuse Me, Cahill, Kazbek, BullMarket, Binba Star, Kasmirian... Bu inanılmaz yarışta birinciliğe Engin yalçın idaresinde Kazbek ulaşır. Yaklaşık 1.5 saniye farkla Bullmarket'in önünde geçer aynayı. 3. Cahill, 4. Binba Star olur. Keşke bu yarışlara TJK Arşivi'nden ulaşabiliyor olsak.


15 Şubat 2006

Bu sefer bir doğum gününe gidiliyoruz. Bir çok yarışseverin şimdiden hayranı olduğu, koştuğu yarışlarla 2009 senesine damgasına vuran Invincible Son bundan 4 sene önce dünyaya geldi. Nice güzel yarışlar koşman dileğiyle Invincible Son.


15 Şubat 2009

Hala herkesin aklında olan bir yarış. Turbo İzmir'de Nejat Evliyade Koşusu'na çıktı. Turbo'nun 3. yarışında buluşan Karataş-Turbo ikilisi ilk defa ayrılıyordu. Karataş cezalı olduğu için Turbo'ya Yalçın Akağaç bindi. Yarış beklenenden zor geçti. Turbo'nun hiç peşini bırakmayan bir Sonalp vardı. Özellikle son metrelerde Sonalp'in tehlikeli atakları yarışseverlerin yüreğini hoplattı. İlk defa "acaba geçiliyor mu?" soruları akla geldi. Ancak bu koşunun birincisi boyun farkla Turbo oldu.

14 Şubat 2010

Pistlerimizde Top Koşturanlar!

Hagi, Alex, Jay Jay, Anelka, Mondragon, Appiah, John Carew ve daha niceleri...At yarışları bir çok yönüyle eğlencelidir. Şimdi bunlarla ne alakası var diyeceksiniz. Bu isimlerin ortak yönü at yarışlarında da çok yakından tanıdığımız isimler olmaları. Benim en çok ilgimi çeken kısımlarından biridir at isimleri. Bundan sonra at isimlerini sıkça inceleyeceğiz. Bu bölümde yeşil sahalardaki rekabetin pistlere uzanışına bakacağız. Bu tüyodan da anlayacağınız üzere pistlerimizde koşan 'futbolculara' göz atacağız.



At isimlerinde futbolcu isimlerinin kullanılmaya başlanılması Sergen'le beraber başladı. Benim hatırladığım, daha doğrusu bildiğim ilk futbolcu atımız Sergen'di. Sergen Yalçın'ın sahibi olduğu Sergen furyanın başlangıcı olarak sayılabilir. Önce Arap olarak koşan Sergen'in daha sonraki yıllarda İngiliz versiyonu da koştu.

Dünya çapındaki yıldızlara geçmeden önce ülkemiz starlarına bakmaya devam edelim. Bunlardan kazançlarıyla ön palana çıkanlar John Carew, Appiah ve Ricardinho. Üçü de 5yaşında olan safkanların üçü de bir süredir ara vermiş durumda.


John Carew'in 235.000 liralık kazancı var. 35 yarışta 5 birinciliği olan safkanın grup yarışlarda koşuları var. Gazi Koşusu'na da katılan John Carew yeşil sahalardaki başarısını yabancısı olmadığı çim piste de taşımış durumda.




Appiah ise 2'liliğnde çok başarılı bir safkanken 3'lüye döndüğünde formunu bir nebze kaybetmiştir. G2 TYAYveSD Koşusu'nda Doğubeyi, Nash Bishop gibi safkanları geride bırakarak birinciliğe uzanmıştır. Açıkçası bu yarıştan sonra toparlanamayan safkan 1 yıl sonra İzmir'de birinciliğe ulaşırken sık sık verdiği aralarla pistlerden sürekli uzak kalmaktadır. John Carew gibi, Appiah da Pan River'ın kazandığı Gazi Koşusu'na katılmıştır.

Ricardinho da Appiah gibi taylığını başarılı geçirmiş bir at. 172.000 lira kazancı olan Ricardinho çim kum demeden istikrarlı koşan bir at.



Daha yıldız isimlere geldi şimdi sıra. İstatistikleriyle son yıllarda Türk futboluna ağırlığını koyan Alex'siz bir yarış dünyası eksik olurdu! Alex de Souza isimli koşamadan ölmüş bir at var. Ancak çok parlak bir isim de var; King Alex. Çok başarılı bir yarış hayatı olan safkanın Gazi Koşusu'na kadar uzanan bir yaşamı var. bu süre içinde 4 tane Grup koşu koşup 1 birincilik 3 üçüncülük elde etti. Sakarya Koşusu'nda Topor, My Lady, Ateşin Kızı gibi atları geride bırakan safkanın 255.000 lira civarında kazancı var. Inspector'un kazandığı Gazi Koşusu'nda 16. olan King Alex'in bu yarışla beraber yarış hayatı bitmiş oldu.

Fenerbahçe'de bir dönem oynamış olan süper santrafor Anelka'da bir ata isim olmuş durumda. Apiiah'ın anne kardeşi olan Bin Ajwaad - İremnaz orjinli Anelka da hiç yarış koşamamış, şu an 6 yaşında.

Bir dönem at koşan Rıdvan Dilmen'in de sahip olduğu atın adının, Fenerbahçeli oluşundan geldiği kesin. Atının adına Okocha'ya istinaden Jay Jay koyan Dilmen bu safkanla başarı aradı.

Pistlermizde koşan atlar içerisinde bir de kalecimiz var. Ender duyduğumuz kaleci isimli atımız Mondragon. Galatasaray kalesini senelerce başarıyla koruyan Mondi'nin adını taşıyan at ise pek başarılı sayılamaz. 8 yarışta koşan Mondragon'un tek bir dördüncülüğü mevcut.

Galatasaray'ın Super Cup maçında Fatih'in muhteşem ortasına ayağını koyarak kupayı Türkiye'ye getiren Süper Mario Jardel de pistlere çıkmış durumda. 42 yarışta 4 birinciliği buluna Jardel'in 135.000 lira kazancı var.

Türk Futbol Tarihi'nin tartışmasız en büyük isimlerinden biri, her yönüyle Türkiye'ye gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncu Hagi de yarış koşanlar arasında. PRIMO DOMINIE(GB) - NIGHT AUCTION(IRE) orjinli Hagi 12 yarış koşup aynı Mondragon gibi sadece bir kez 4.lük elde edebilmiş.

Futbollarıyla taraftarın gönlünde taht kuran isimleri yarış pistlerinde de görmek, yarışseverlere zevk veren durumlardan biri. Bu yazımızda sadece ülkemizde top koşturan futbolcuların adını taşıyan atlara baktık. Bir çok dünya yıldızın ismini taşıyan safkan da yarış koşuyor. Bunlara da sonraki yazımızda bakacağız.

Geçtiğimiz 14 Şubatlar: Kafkaslı & Ribella

14 Şubat 2006

4'lülüğe dönen Kafkaslı Adana kumunda sezona devam etmektedir. Adana kumunda çıktığı ilk yarıştan sonra birincilik yüzü göremeyen Şampiyon ardı ardına 3. kez Adana kumunda mağlup olur. Buradan izleyebileceğiniz yarış Zarahan, Ateştopu, Sonperde, Kafkaslı sırasıyla biter.

14 Şubat 2002

Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi atlarından biri olan Şampiyon kısrak Ribella pek alışkın olmadığımız bir yarış koştu. İzmir'de 1400 metre kısa vade yarışta enteresan olan ise yarışın kum olmasıydı. Üstün kaliteli Ribella yarıştan birincilikle ayrılır. Bu onun son kum yarışı olur. Tekrar çime ağırlık veren safkan daha sonraki yıllarda başarıdan başarıya koşarak, şampiyon olarak jübilesini yapar.

13 Şubat 2010

Geçmişte 13 Şubat

13 Şubat 2005

İzmir'de güzel bir pazar programı var. Buradan izleyebileceğiniz 1. koşu ise kumun formda isimlerini bir araya getiriyor. Bir tarafta Win River Win'i geçmiş Nuhbaba, diğer tarafta Dinyeper'i geçmiş olan Eryavuz. İki safkan yarışa favori olarak girerler. Ancak Süleyman Akdı'nın bindiği Blaze of Speed güçlü rakiplerini ayırarak önemli bir sürprize imza atar.

İlkbahar Tay Satışları'na Bakış




İlki geçen sene yapılan İlkbahar Tay Satışları'nın ikincisi Mart ayı içerinde gerçekleşecek. İlkbahar Tay Satışları benim çok önem verdiğim bir organizasyon. Çünkü atçılığa yeni başlayacak olan insanların sektöre girmesi daha kolay bir hal alıyor. Bunun yanında yetiştiriciler de atlarını daha çok talebin olabileceği bir vitrine çıkarıyorlar. Alıcı ve satıcının buluşması adına çok güzel bir organizasyon. İlk satışlardan sonra bu satışara yönelik pek çok olumsuz eleştiri yapılmıştı. Biz de bunlara karşı biraz cevap vermeye çalışmıştık.Satışlarda satışı gerçekleşen atların performansını değerlendirmiştik. Şimdi ise ikinci satışta görücü karşısına çıkacak atları incelemeden önce, tekrar ilk satıştaki atlara göz atacağız. Bakalım Temmuz'dan bu yana neler değişmiş.

1. FLICKA, CENTAUR (GB)-ELECTRON (IRE)
25.000 liraya alıcı bulan safkan hala henüz yarış koşmadı

2. ASİLANA, MUTAMANNI (GB)-ANALISA (IRE)
7.000 liraya satıldı. Aralık'ta koşmaya başladı. İzmir'de çıktığı 3 yarışta henüz başarısı yok.

3. RESPECT, STRIKE THE GOLD-WILD SHAWNEE
Değeri 20.000 lira oldu. Uzun bir süre isimsiz olan safkana Respect adı konuldu. Hala koşu koşmamış olan safkanın sahip bilgisi de görülmüyor.

4. SON DANCER, ALWAYS A CLASSIC-ALTIN DANCER
25.000 liraya alıcı buldu. Koşu koşmadı.

5. HAZAN, KEYİF-SILENT KING
30.000 liraya satılan safkanın tahminimce satışı daha sonra gerçekleşmedi ya da başka bir şey oldu. Cemiloğlu ekürisine ait görülen safkanın 11 yarışta 1 birinciliği, 21.000 lira kazancı var. Şanlıurfa'da koşmaya devam ediyor.

6. LADY TUĞÇE, UNACCOUNTED FOR-BRIDE MAID
50.000 liraya satın alınan safkan hala yarış koşmadı.

7. PİRYOLİ, TRAPPER-HELİN
Satışı 50.000 liraya yapılan safkan da daha yarış koşmadı. Sahibi de şuan Tarık Aydın gözüküyor. El değiştirmemiş.

8. SOUND ROCK, ROYAL ABJAR-ÖMRE BEDEL
70.000 lira karşılığında İbrahim Tatlıses tarafından alınan safkan İStanbul'da 7, İzmir'de 1 yarış koştu. 1 birinciliği, 4 ikinciliği bulunan Sound Rock'ın şu anki kazancı yaklaşık 50.000 lira.

9. ALİ SİNA, RED BISHOP-FREE LADY
Satışın en pahalı tayı olup, 152.000 TL’ye Metin Çoktav tarafından satın alınmıştı. King Bishop'un tam kardeşi. 3 yarış koştu. Aradan sonraki İstanbul yarışında dikkat çekti. Her an için başarılı sonuçlara imza atmaya başlayabilir. Ekleyelim, satışlarda Metin Çoktav tarafından alınan at, yetiştiricisi Muammer Öğüt üzerine görülüyor.

10. WORLDPOINT, CAPTAIN RIO-PLAYFUL SPIRIT
105.000 lira ile satışta 100.000 barajını geçen 3 attan 1'i olan Worldpoint kuşkusuz satışların en başarılı atıydı. 4 yarış koşan başarılı safkan 2'si G3 olmak üzere tüm yarışlarını kazandı. Ancak Worldpint'i geçtiğimiz haftalarda kaybettik. Kısacık yarış hayatını yaklaşık 160.000 lira kazançla kapattı.

11. CHARLIE BROWN, ROYAL ABJAR-ANTAKIYA
100.000 liraya satılan safkan Worlpoint'in ekürisidir. İlk yarışında Maiden'dan çıktı.2. yarışında Arlaık ayında 2.lik elde etti. O zamandan beri koşmuyor. Demil'in anne kardeşi olan safkan, sakatlıklarla boğuşmazsa başarılı bir yarış hayatına sahip olmaya adaydır.

12. İPSALA POSTASI, WEST BY WEST-NORDIC RIDDLE
75.000 liraya alıcı bulan safkan da henüz yarış koşmayanlar arasındaki yerini korumaya devam ediyor. Black Man'in anne kardeşi olan safkanı izleme fırsatı bulmayı umuyoruz.

13. BELGİNİM, STRIKE THE GOLD-FINE QUILL
29.000 liraya satışı gerçekleşen safkan ilk incelememizde henüz yarış koşmamıştı. Bursa'da iki yarış koşmuş daha sonra İzmir'e götürüldü. Artık hepimiz yakından tanıyoruz. Son yarışını dün koşan Belginim, Passing Shot'ın kazandığı yarışta 4. oldu. Koştuğu 7 yarışın, ilki dışında tabeladen düşmedi. 2 birinciliği var. 46.000liralık kazanca sahip olan safkanın sahibi, satışta safkanı alan Emrah Karamazı değil, Taner Demirbaş.

14. JUSTIN TIME, BIN AJWAAD (IRE)-GIRL IN PARADISE
Safkan 45.000 liraya el değiştirdi. KAramazı ailesi tarafından alınan bir başka at. İlk yarışında maidendan çıkmayı başaran safkan 3'ü kısa vade olmak üzere 11 yarış koştu. 2 birinciliği var. 60.000 lira kazancı şimdiden sağlayan Justin Time yarış hayatına Adana'da devam ediyor. Satışlardan sonra en çok yarış koşan at olma özelliği taşıyor.

15. SEA GUN, SEA HERO-VIOLA
Satış bedeli 42.000 lira oldu. Berdan Yerlikaya tarafından alınan safkan şu anda yetiştiricisi üzerine kiralık koşuyor. İlk incelememizde hala yarış koşmamış ve ismi konmamış olan Sea Gun ilk yarışında Bursa'da maidendan çıktı. Aradan sonra Ocak 26'da koşarak tabelaya giremedi. 23.000 lira geliri var.

16. MORÇEŞME, BIN AJWAAD-SILVER GLINT
İlkbahar Tay Satışları'nda 36.000 liraya satılan safkan ilk incelememizde Bursa'da bir yarış koşmuştu. Ondan sonra 5 yarış daha koşan safkan 2 dördüncülük, 1 üçüncülük elde edebildi. Şu anda Ekrem Dizdar'ın forması altında.

17. YALÇINRÜZGAR, NATIVE PROCIDA-SUTTONIAN
25.000 liraya İshak Yalçın tarafından alınan safkan da ilk yazımızda yarış koşmayanlar arasındaydı. Sonbaharda iki yarış koşan ve baraşı elde edemeyen Yalçınrüzgar bugün Adana'da piste çıktı. Atombey'in kazandığı yarışta, birinciden yaklaşık 4 saniye geri geldi. Safkanın zamana ihtiyacı olduğu açık.

18. LORESIME, VAN DAMME-ALUNA
Satışı 25.000 liraya gerçekleşmişti. Uzun süre isimsiz kalan safkanı İshak Yalçın almıştı. 2 yarış koşan ve başarı elde edemeyen safkanın sahibi Sadrettin Atığ olarak görülüyor.

19. NEFESKESEN, NITRO-GÖNÜLVEREN
ilk yazımızda ön plana çıkan atlar arasındaydı. Bunun nedeni uygun satış fiyatı ve başarılı yarışlarıydı. ilk 5 yarışında 1 ikincilik 3 birincilik elde eden safkanın daha sonra formu aşağıya doğru indi. Toplamda 10 yarış koşan Nefeskesen, ilk 5 yarışından sonra sadece bir kez 3.lük elde etti. 22,500 liraya el değiştiren safkanın kazancı 90.000 lira civarında.

Çok fazla at satışının olmadığı Birinci Bahar Satışları'nda Worlpoint çok ön plana çıkmıştı. Gelecek için ise Sound Rock, Ali Sina, Charlie Brown ümit vermektedir. İlk olması nedeniyle çekincelerin çok olduğu satışların ikincisinin daha verimli geçeceği düşüncesindeyim. Önemli olan ilk adımın atılmasıydı. İyi ya da kötü bu yapıldı. Artık ilerlememiz gerekiyor. Gerek satışa gelen atların kalitesini, gerek alıcı sayısının, gerekse satış adededinin artmasını istiyoruz.

Bir sonraki yazımızda bu seneki satış katalogunda göze çarpanları, ön plana çıkanları yazacağız.

12 Şubat 2010

Geçmişte 12 Şubat

12 Şubat 2007

Gazi Şampiyonu ve bir çok kupalı koşu galibi Inspector bir 3.lük, bir 9.luktan sonra, yarış hayatının 3. koşusunda Muhittin Korkmaz idaresinde Maiden'dan çıkmayı başardı. 6,45 Liralık ganyanıyla sürpriz sayılabilecek bir birincilik elde eden safkan, sonraki yarışlarında bir şampiyona dönüştü. İşte o yarış

Yeni Bölüm: ' Bugün Ne Olmuş? '




Blogu renklendirmek, içeriğimizi daha da çeşitlendirmek için bir yeni oluşumu daha başlatıyoruz. Bu bölümün adı "Bugün Ne Olmuş?" .Bİlinen adıyla Tarihte Bugün ya da Geçmişte Bugün bölümünü at yarışlarına uyarlayacağız. Bu bölümümüzde at yarışlarında yakın zamanı kapsayacak biçimde, içinde bulunduğumuz tarihte ne gibi olayların olduğunu, hangi atların ne gibi yarışlar kazandığına yönelik bilgiler vereceğiz. 11 Mart'tta isek geçmiş yıllarda bu tarihte ne olduğuna bir göz atacağız. Nostaljinin bol olacağı bölümün hoşunuza gideceğini düşünüyorum. İyi okumalar.

Bu Başlangıç Olsun




Pan River, 1800 metre çim pistte 11 safkanın katıldığı Gulf News Broadcasting Handikap Koşusu'nu, Selim Kaya ile 1.51.87'lik derece ile kazandı. Koşuda ikinciliği Lucky Find, üçüncülüğü Shaweel, dördüncülüğü ise Spriıng Of Fame elde etti.

Uzun zamandır beklediğimiz yarış zaferle sonuçlandı. Daha Dubai'ye gideceği açıklandığı gün heyecanımız ve bekleyişimiz başlamıştı. Pan River Dubai'deki ilk startında büyük bir başarıya imza attı.

Yarışta başarılı olabilmek için bir çok şartın bir araya gelmesinin gerektiğini söylemiştik. Pan River'ın yarışına gelmeden önce, hemen bir önceki koşuda Halicarnasssus koşuyordu. Bildiğiniz gibi Enternasyonel Boğaziçi Koşusu'nda Pan River'ı ikincilikte bırakıp, birinciliğe uzanmıştı. Onun yapacağı yarış açıkçası benim için çok önemli bir işaret olacaktı. İstanbul'daki yarışının aksine önde kaçtı, beyaz bayrak ayna yarışı yapmayı tercih etti. Tempoyu iyi ayarladı ve düzlükte rakiplerinin ataklarına çok başarılı bir şekilde cevap vererek yarışı kazandı. Boğaziçi galibiyetinden sonta koştuğu yarışlarda birinciliği yoktu Halicarnassus'un. Bu birinciliği ile bizim ümitlerimiz iyice arttı.

Pan River padokta çok iyi görülüyordu. Son zamanlarda padok yorumlarıyla at yarışlarına yeni bir katkı yapan Teoman Demiröz ve Ali Kayakıt, Dubai'de yarış için bir padok sıralaması yapsa Pan River muhakkak o sıralamada olurdu. Ancak start gerisinde toplanılmaya başlanınca bizim tedirginliğimiz başladı. Pan River starta girmiyordu. Safkanlar start gerisinde tur atıyorlardı. Kamera sadece bu turu çekiyordu. Pan River uzun bir süre hiç bu kameraya girmedi. Çünkü o starta girmeye çalışıyordu. Yaklaşık 2-3 dakika bu devam etti. Daha sonra kamera Pan River'a döndüğünde safkanımız hala titizliğe devam ediyordu. Uzun uğraşlar sonucunda starta girmeyi başardı. Dubai'de çok fazla tahammül yoktur. Herkesin aklına Sabırlı'nın yarıştan çıkarılması gelmiştir. Böyle bir durumdan korkmadık desek yanlış olur.

Yarışa çok iyi başladı Pan River. Ön grubun hemen arkasında 5-6 civarında yarışa devam etti. Yarış içinde hep çok rahattı. Yarışa tempo veren, favorilerden Golden Sword yarışta pek adından söz ettiremedi. Düzlüğe ön tarafa yaklaşarak çıkan Pan River'ın hemen içinde yarışın bir diğer favorisi Shaweel vardı. Shaweel, Pan River'ı atlayacakmış gibi görünüyordu. Ama Selim Kaya kamçıyı çektiği anda, hafif de tamponla bir anda yarışı kazanacak pozisyona geldi ve bir boy farkla muhteşem bir zafere imza attılar.

Yarıştan sonra yaşanan olay ise çok güzeldi. Shaweel'in jokeyi Dettori yüzünde gülücüklerle, kendisini geçen Pan River'ın yanına yaklaştı. Selim Kaya ise bu mimiklerin ardından Dettori'ye elini uzattı, Dettori'de buna karşılık verekek elini uzattı ve tebrik etti. Dubai'de reji de bu görüntüyü uzun süre farklı açılardan ekrana getirerek bu güzel anı bizlere tekrar tekrar yaşattı.


Toplam ikramiyesi 175.000 $ olan koşuda, Pan River 105.000 $ ikramiye kazandı. Sevinilmesi gereken önemli bir zafer, ama çok da abartılmamalı. Her ne kadar Pan River yabancı otoriteler tarafından ön planda tutulmasa da ben bu rakipleri geçebileceğini düşünüyordum. Açık konuşmak gerekirse bu rakiplerin çoğu final günü koşulacak büyük koşularda görme ihtimalimizin zayıf olduğu atlar. Bu durum ise Pan River'ın başarısını hiç küçültmez. Başından beri söylediğimiz gibi çok önemli bir yarıştı. Bu yarışa bir amaç değil de bir araç gözüyle bakmamız daha doğru. Amacımız Dubai Yarış Festivali'nin final gününde koşabilmekse, buraya giden yol bu yarışı kazanmaktan geçiyordu. Bunu da başardık.

10.02.2006'da Sabırlı'nın kazandığı son yarıştan 4 yıl 1 gün sonra Dubai'de yeni bir birincilik kazandık. Tebrikler Şampiyon. Tebrikler Selim Kaya. Tebrikler Nevzat Seyok. Devamını bekliyoruz.

11 Şubat 2010

Meydan Şampiyon Görsün !


2008 Gazi Şampiyonumuz Pan River, Türkiye saati ile 20:50'de çıktığı yarışı kazanmayı başardı. Dünkü yazımızda kendisine inandığımızı belirttiğimiz, neden bir birincilik olmasın dediğimiz Şampiyon, Dubai'de de bizleri yanıltmadı ve tüm yarışseverlere büyük bir mutluluk yaşattı. Çok büyük bir başarıya imza atan Pan River, büyük final gününe de göz kırptı. Helal olsun sana Pan River!
Ayrıntılarla tekrar karşınızda olacağız.

Meydan Pan River'ın




Yapımı milyar dolara mal olan, geçtiğimiz günlerde de açılışı yapılan Dubai Meydan Hipodromu'nda beklenen gün geldi. Bu sene Dubai Yarış Festivali'ne katılacak olan tek, Meydan'da start alacak ilk safkan olan Pan River bu akşam piste çıkıyor.

Daha önceki yazımızda Pan River'ın 2485 metre olan yarışta piste çıkmasını beklediğimi söylemiştim. İlgilileri hem bu yarışa, hem de 1800m'lik yarışa kayıt yaptırmışlardı. Dün ise hangi yarışta koşacağı belli oldu. 1800 metre çim yarışta izleyeceğimiz Pan River'ı 11 rakip bekliyor. Safkanın neden diğer koşuyu tercih etmedikleri merak konusu. İçimden "ben olsam diğer yarışa giderdim" diyorum amatör ruhla. Çünkü orada tanıdık bir isim göze çarpıyor. Pan River'ın 2. kaldığı Enternasyonel Boğaziçi Koşusu birincisi Halicarnassus. Ancak at yarışında iddia vardır, inat yoktur. Ayrıca Pan River'ın Yarış Festivali'nin son gününde yapılacak büyük koşularda koşabilmesi için başta bu yarışta iyi derece alması gerekmektedir. Zaten ilgililerinin de geçildikleri attan çekindikleri için buraya yöneldiklerini sanmıyorum.

Yarışa dönersek Pan River'ın en güçlü rakibi ise Golden Sword olacağa benziyor. Biraz araştırma yaptım, benim bulduğum verilere göre rakipler öyle aman aman atlar, şampiyon safkanlar değil. Ama averajın üstünde olduklar kesin. Ben işin Pan River'ın performansına göre değişeceğini düşünüyorum. Safkan formdaysa, iyi günündeyse, yarış içinde aksilikler olmazsa sonuç alır. Almaması için de bir sebep yok. Neden birinci olmasın? Ben Enternasyonel Yarış'ta Pan River'ı çok beğenmiştim. Ancak Ankara'da Miramis'e geçildiği yarışta beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Selim Kaya ile start alacak olması dezavantaj mı, avantaj mı tam kestiremiyorum. Selim Kaya safkana ilk kez binecek. İkilinin uyumu nasıl olacak, merak konusu. Jokeylerin, safkanları tanımasının her zaman avantaj olduğunu düşünmüşümdür. Neden safkanı tanıyan jokeylerden biri götürülmedi bilemiyorum, ben böyle bir karar bekliyordum. İnşallah uyumda bir problem olmaz.

Ben Pan River'ın kalitesi ve karakterine inanıyorum. İyi bir dereceyle ayrılacağını da biliyorum. Saatler 20:50'yi gösterdiğinde ekranların başında olacağız. Kalbimiz seninle Pan River. Bol şanslar. Kop da gel!

9 Şubat 2010

İzmir'de Neler Oluyor!

2 gündür yazacağım, bir türlü fırsat olmadı. Pazar günü koşulan İzmir koşuları diyince zaten herkes anlayacaktır hangi konuya değineceğimi. İzmir komiserleri çok enteresan bir karara imza attılar. Hem de uzun süre konuşalacak bir hataya.

Yukarıda da söylediğimiz gibi günlerden pazar. İzmir'de önceki günden beri yağan sağanak yağış var. Pist çamur. Yarışlar Elazığvari bir şekilde koşuluyor. Önde bir grup, arkada bir grup, etliye sütlüye dokunmayan bir başka grup. Farklar boyla değil saniyeyle ölçülüyor.

Saatler 4'ü gösterdiğinde atlar starta girmeye devam ediyorlar. Sırada 2. koşu vardır. Ve yarış başlar. En dış kulvardan start alan Irdır içe doğru gele gele, koşunun liderliğini alır. Jokeyinin sürekli teşvikiyle yarışa tempo vermeye devam eder. Son viraj Ildır'ın 4-5 boy liderliğinde dönülür. 400 geçildikten sonra ileride bir su birinkitisi göze çarpar. Safkan buradan korkarak, biraz da jokeynini yardımıyla, dışarıya doğru açılır. Ildır dış kuluvardayken biraz içerden, pistin ortası olarak nitelendirebileceğimiz bölgeden Karakaya ve Bozdemir ikilisi gelmektedir. Ildır'ın jokeyi M.Gönültaş sağ tarafından, Karakaya ve Bozdemiri'in üzerine doğru 3-4 tane kamçı vurarak Önce Karakaya'nın önüne geçer daha sonra Bozdemir'i dağıtır. Hemen ardından, 200 geçilirken dışa doğru açılarak Karakaya'yı bozar sonra yine gelip Bozdemir'e yapışır. Ve jokeyi sağ elinden kamçıyı hiç düşürmez, kullanmaktan çekinmez, sola almaya denemez. 3 at taraklama photoyu geçerler yarışın sıralaması Ildır, Bozdemir, Karakaya şeklinde olur. Kuşku yoktur, koşuya protesto çekilecektir. Buraya kadar aslında anormal olan hiç bir durum yok. Ama bu noktadan sonra tarihe geçecek karara adım adım gidilecektir.

Protesto çekilmesi ya da ekrana yansıması nedense 5 dakikadan fazla sürdü. Daha sonra sarı yazı ekranda görüldü. Herkes ekrana kitlendi. Ancak ortak bir kanı vardı zaten. Yarış değişecekti. Kuponlarında Ildır'u bulunduran yarışseverler dahi, 10 lira ganyalık atı bulmalarına rağmen yarışın değişeceğini tahmin etmekte ve bu nedenle üzülmekteydi. Bir müddet süre geçer. Sonuç bir türlü çıkmamaktadır. Bir sonraki yarış için atlar padoktadır. Karar çıkmaz. Atlar piste çıkmaşlardır. Karar hala yoktur. Atlar starting-box gerisinde toplanmışlardır artık. Hala karar yok. Yarış saati çoktan geçmiştir, atlar starta girmek için protesto sonucunu beklemektedir. Ve uzun bir süre sonra karar nihayet açıklanır. Herkes büyük bir şok yaşar. Protesto reddedilmiştir. Kimse inanamaz, böyle bir kararın çıkma ihtimali düşünülmemiştir bile. Komiserler Kurulu kararını vermiştir. Yarışta sıralamayı etkileyen bir durum yoktur. İşte bu karara imza atan Komiser Kurulu'nun raporu;


Ey İzmir Komiserleri,

1. "Ildır içeri yatarken Karakaya'yla arasında fark varmış, Bozdemir'in de önünü kapatmamış." Ildır Karakaya'nın önüne geçiyor. Sprinte kalkan bir attan bahsediyoruz. Atlar da canlı. Karakaya'nın önüne geçen Ildır'dan etkilenmesi için arada hiç mesafe olmaması mı lazım ? Kuyruk kuyruğa olmazlarsa kulvarını kapatmış olmuyor mu ? Bozdemir'in önüne geçmemiş. Tabiki geçemez nasıl geçsin ? Aralarında boy fark mı var ? Bir atın önüne geçebilmek için onun önünde olmak gerekir, 1 boyluk fark gerekir. Bu fark olmadığı için önüne geçemeiştir evet, ama Bozdemir'i dağıtmıştır 2 metre içeri sokmuştur. Komsilerimize göre faul olması için sadece önüne geçmesi gerekmetedir anlaşılan.

2. "İlerleyen mesafelerde Ildır tekrar dışarı "çok az" açılıp Bozdemir atın önünü kapatmamıştır." Sadece ön kapatmaya baktığımız için Karakaya'nın darbeyle dışarı savrulması önemsizdir.

3. "Ildır'ın jokeyi elinden geleni yapmasına rağmen atı kontrol edemediğinden yaptığı kulvar değişiklikleri sıralamayı etkilememiştir." Buradan da anlaşılabileceği gibi önemli olan atın gezinmesi, faul yapması değil, jokeyinin gerekli çabayı göstermesi. Jokeyimiz iyi niyetli olursa, içindeki atı bariyere de soksa, düşürse de problem yok gibi.

4. "M. Gönültaş 7 gün ceza almıştır." Her türlü gayteri sergilese de ceza almaktan kurtulamamıştır. Ancak merak ettiğim şey, usulsüz kulvar değişikliği yaptığı belirlenen jokeye ceza verirken, yarışın nasıl değişmediğidir.


Skandal yarışı buradan izleyebilrsiniz, siz de farklı düşünmeyeceksiniz.

İşin bir başka acı boyutu da kararın oy çokluğuyla değil, oy birliğiyle alınmış olmasıdır. Bu demek oluyor ki hiç kimse protestonun kabulu yönünde el kaldırmamıştır. Herkes yarışın değişmeyeceği konusunda hem fikirdir.

Son Düzlük programında Hakan Cantınaz komiserlerin altılı ganyandan anlamadığı, oynamadıkları hep söyler. Gerçekten bu durum böyledir. Ancak ben bunu biraz daha genişleteyim. Evet altılı ganyan oynamıyorlar ama, at yarışlarından da anlamıyorlar. Böylesine büyük skandal bir karara imza atan, istikrarsız bir kurulun işini yapamayacağı izlenimi giderek güçlenmiştir. Yarışseverler bu tür hatalarla, artık bıkma noktasına gelmişlerdir.

Beşiktaş taraftarının, Yıldırım Demirören için "yeter Yıldırım Demirören" diye bağırması son derece moda olmuştu. Biz de İzmir Komiserler Kurulu'na "Yeter!" diyoruz.

Yazık.

8 Şubat 2010

Altın Kamçı Gökhan Gökçe'nin




Geçen hafta, ilk Altın Kamçı Ödülü'müzü Sadettin Boyraz'a verirken bu ödülün ona uğurlu gelmesini de dilemiştik. Sadettin Boyraz bu hafta da çıkışına devam etti ve birinciliklere uzandı. Ancak geçtiğimiz hafta formda olan pek çok jokey vardı. Bunlardan biri de Gökhan Gökçe idi. Haftanın jokeyi Gökhan Gökçe oldu.

Geçtiğimiz hafta tam 20 yarışta gördük Gökhan'ı. Bu 20 yarışta 4 kez birinciliğe uzandı. Mertkal'la kısa vade bir yarış kazanırken, Baba Bulut'u İzmir'de maidendan çıkardı, Colenels Love ile çok başarılı bir yarış kazandı, Alişar ile önemli bir sürprize imza attı. Birinciliklerin yanında 4 ikincilik, 1 üçüncülük, 5 de dördüncülük elde etti. Tabelaya girdiği yarışlarda bindiği atların ortalama ganyanı 6,25 civarında oluştu. Bu da Gökhan'ın başarılı bir hafta gösterdiğini ispatlar nitelikte bir veri.

Özellikle Alişar ile kazandığı yarış çok önemli. Chantago, Bulki, Kanşav, Cadika gibi isimlere üstünlük kurdu. Bu yarışı, Gökhan tarafından "kazanılmış" bir yarış olarak tanımlarsak yanlış yapmış olmayız. Hafta içindeki tek hatası, bütün jokeylerin de yaptığı gibi, kısa vade yarışta Led Zeppelin ve Ulumeşe'nin önde kaçarak büyük bir fark yapmalarına göz yumması oldu. Tabiri caizse arkada uykuya yattılar. Ancak bu tür yarışlar zaman zaman olabiliyor. Büyük şampiyonlar Ayabakan ve Miramis'in de bu tür yarışlar da mağlubiyetler aldığını unutmamak gerek.

Altın Kamçı Ödülü bu hafta Gökhan Gökçe'ye gidiyor. Tebrikler Gökhan Gökçe. Geçen hafta Sadettin Boyraz'ın yaptığı gibi, senin de bu ödülle birlikte daha da başarılı olmanı diliyoruz.

6 Şubat 2010

Rokoko





Beşikçi Ekürisi üzerine yazdığım yazı da bir sonraki yazımın Rokoko üzerine olacağını söylemiştim. Sıra geldi benim için yeri ayrı olan ve bana göre şimdiden adını tarihe yazdırmış isme. Rokoko'nun yarışlarını, kariyerini ve satışı üzerine kuracağız yazımızı.

Rokoko'nun yarış hayatına geçmeden önce bir kaç şey söyleyeceğim. Her fırsatta, her konusu açıldığında Rokoko'yu ne kadar çok sevdiğimden bahsederim. Hani bazı şeyler vardır ya, onun hakkında düşünürken, konuşurken pek objektif olamayız, tarafsız kalamayız. Bu da işte böyle bir şey. Şimdiye kadarki tek sübjektif yazım olacak.

Her yarışsever gibi ben de 1 Şartlı koşuları çok severim. Koşulardan önce atların orjinlerini incelemek büyük bir zevktir. Rokoko'nun koşacağı ilk yarıştan önce de çalışmalar yapılıyordu. Cihanyandı Lütfiye'ye tıklayınca ne göreyim, Bebek Cafe'nin kardeşi. Rokoko'dan önce de koşan Cihanyandı Lütfiyeler vardı. Ama ilk defa koşmadan önce Bebek Cafe'nin bir kardeşiyle karşılaştım. Bebek Cafe benim çocukluğumda bayıldığım atlardan biriydi. Şampiyon atlar değillerdi ama Tomasino ve Bebek Cafe, üzerinden geçen yıllara rağmen bende kalıcı izler bırakmıştı. Çok sevdiğim bir atın kardeşi koşuyordu. Sabırsızlıkla yarışı bekledim. Viraj dönülürken bende hayal kırıklığı başlamıştı ancak sonrasında inanılmaz sprint... Kanatlanmak bu olsa gerek. Daha sonra derecesi dikkatimi çekti. İlk defa 47'in altına inen bir derece görmüştüm. Belki vardı ama benim ilk defa dikkatimi çekmişti. Ancak derece öyle böyle değildir. Rokoko sadece bu yarışıyla bile belki adını tarihe yazdırdı bile. 800m çimde 46,62 bitiriş derecesine sahip olan Rokoko'nun derecesi, İstanbul'da 800 metre çim yarışları için rekor olma özelliğine sahip.

İlk yarışın rekor derecesi safkanı zorlamış olsa gerek. Yaklaşık 2.5 ay yarış koşmaz. Bu zaman zarfı içinde ise bende büyük bir heyecan, koşacağı günü iple çekmekteyim. Kayıtlardan hafta hafta takip ediyorum. Ve gün gelir Rokoko A. Birdal idaresinde sıkılmadan kolay bir 3.lük elde eder. Ancak hedef büyüktür. Bir sonraki durak 1. İnönü Koşusu'dur. Startla beraber grubun en arkasına geçen safkan düzlüğü beklemektedir. Yalçın Akağaç idaresinde pistin iç tarafından sprinte kalkar. Safkan kanatlarını takmış birinciliğe doğru uçuyordur, ancak tehlike ben geliyorum demektedir. Ad Victoriam giderek bariyere doğru kaymaktadır. Rokoko'nun artık yarışı koparacağı noktada Ad Victoriam Rokoko'ya yanaşır ve atı bariyerin içine sokacak şekilde faul yapar. Yalçın da bir kaza olmaması adına kantarmaya asılarak Rokoko'yu çeker. Protesto çekilir ve kabul edilir ancak Rokoko bir birincilikten olmuştur bile.

Sıra gelir 4. koşusuna, Tay Deneme'ye. Rokoko aykırı yarışlarına rağmen hala keşfedilmemiştir. Yarışı kazanmansını canı gönülden istiyordum. Rokoko kendisine yakışan yarışı yaparak aynayı geçerken, 8,30 lira ganyanla bir sürprize imza atar. Ancak benim tekimdir. Rokoko beni yanıltmaz. Aynayı geçerken Yalçın ayağa kalkarak el sallar. Nedense hep bana el sallamış gibi hissetmişimdir.

Artık Rokoko adını duyurmuştur. SİAYVSD Koşusunu'na favori olarak katılır. Artık koşusu şeklinden bahsetmeye gerek yok. Yine arkadadır, viraj dönülünce kuyruğunu döndüre döndüre uçmaya başlar. Ancak safkanın önünde bir engel vardır. Her hadi diyişinde önünde Doku belirir, beraber hareket ederler. Rokoko bir türlü önünü açamaz. En sonunda Yalçın dışarı açılarak sprinte devam etmeyi düşünse de geç kalmıştır. Rokoko devam etse de, Kaya Busesi'ne yetişemez bir baş farkla aynada yarışı kaybeder. 6 aydan uzun süre yarışlarına ara verir.

Dönüşü KV Ergin Talay Koşusu ile olur. Eski formundan uzak görünen safkan 3.lük elde ederek toparlanmak için biraz zamana ihtiyacı olduğunu gösterir. Bu yarışla beraber Yalçın Akağaç Rokoko beraberliğinin sonuna gelinir. Rokoko bir sonraki koşusunu S. Kaya ile koşacaktır.


Dişi Tay Deneme zamanı gelmiştir. Yarışa favoriler arasında giren Rokoko beklenmedik bir rakibe çarpılır. Adana'da başarılı koşular koşan, ardından İstanbul'a gelip adını Nadas Koşusu'nda 3. olarak duyuran Chi başarılı bir taktikle birinciliğe uzanmıştır. Chi ise sonlarda diğer rakiplerini kolay ayırmış olsa da Chi'nin 2 boy gerisinde kalmıştır.

Yine de safkan hedeften sapmaz.İlk kez uzun mesafeye çıkar. Böylece Gazi için de fikir sahibi olacaktık. 2100 metre G1 Koşu. Beşikçiler'in Vedası üzerine yazdığımızda da bahsettiğimiz "fedai Little Tulip" koşuya tempo verir. Virajla beraber Chi öne düşer, bir önceki yarışın rövanşı başlar. Rokoko arkadan yavaş yavaş gelmeye başlamaıştır. 200'de yakaladığı rakibi zor da olsa aynada ayırmıştır. Blogumun ilk yazılarından biri olan analizde Gazi Koşusu için Rokoko ve Miramis ikilisin ön plana çıktığını belirtsem de "ROKOKO ise Gazi Koşusu için üst sıralara göz kırpmış olsa da bana göre kısa yarışlarındaki etkili sprintini uzun mesafe yarışlarına taşıyamamıştır."

O büyük gün gelmiş, çatmıştır. 2009 Gazi Koşusu. İlk defa akşam koşulacak yarışa Veliefendi'de ilgi büyüktür. Yarışta öne çıkanlar Rokoko, Miramis ve Monte Negro'dur. Halis Karataş'ın tercihlediği ve çok inandığı Monte Negro büyük yarıştan 13. olarak ayrılmıştır. Gazi Koşusu Monte Negro'nun son koşusu olmuştur. Gazi'den sonra henüz piste dönmemiştir. Tam bir bilgim yok, ancak bu saatten sonra dönebileceğini pek sanmıyorum. Gazi Koşusu'nda birinciliğe, beklenen de kolay bir şekilde Miramis uzanmıştır. Ama önceki yarışlarında şanssızlıklarla boğuşan, yer bulamayan, sprinte kalkamayan, bariyerlere sokulan Rokoko bu sefer de kendisine yardımcı olan ekürisine çarpılmıştır. Bu konuya da şurada uzunca değinmiştim.

Bu büyük koşudaki hayal kırıklığı ile bir müddet safkanın dinleneceğini düşünürken, safkan tekrar karşımıza çıkar. Bana göre son derece gereksiz ve riskli bir kararla Rokoko Enternasyonel İstanbul Koşusu'na katılır. Her şeye rağmen elinden gelen her şeyi yapan, canını dişine takan safkan koşuda 8. olur.

Kalitesini ispatlayan Rokoko, dayanıklılığını da gösterir. Yaklaşık bir ay sonra Ankara'da 1600 metre çim pistte Adnan Menderes Koşusu'nda koşar. Halis Karataş'ın ilk kez bindiği Rokoko çok başarılı koşarak kolay bir şekilde birinciliğe uzanır. Sevdiği mesafede Chi'yi çok rahat geride bırakmıştır. Gazi Koşusu'ndan sonra kendisine temkinli bakan yarışseverlere en iyi cevabı yine kendisi vermiştir.

Ben artık Rokoko'nun karakterinin, ideal mesafesinin bilindiğini düşünürken Rokoko'yla hiç beklemediğim bir koşuda karşılaştım. Yarışın mesafesi 2000 idi. Evet Rokoko'nun sevmediği bir mesafe. Ancak daha da ilginç olanı yarışın kum oluşuydu. Çok daha ilginci kumun en iyi atlarının toplandığı Grup 1 koşu olmasıydı. Rokoko'yu deklareden sonra görmüştüm. O kadar büyük bir üzüntü duydum ki... Yarıştan 14. olarak ayrılır Rokoko. Neresinden tutulursa tutulsun yanlış bir karardır. Atı kumda görmek isteyebilirsiniz. Sonuçta pist sentetiğe dönmüştür. Çim atları uyum sağlayabilmektedir. Ancak bu kadar sert olmasın ilk yarışı. Mesafesi kendisine uygun olsun. Yoksa performansını değerlendiremeyiz. Bu yarış Rokoko için kara bir gün olmuştur. Fark etmişsinizdir, yarışa dair bir harf dahi sarfetmedim. Ben yarışı hiç izlemedim. Sonucun bu şekilde olacağı belliydi ve buna şahit olmak istemedim. Şuan da yarışı tekrar inceliyorum ancak videoya yine dokunmadım. İzlemedim ve izlemeyeceğim de. Çok yanlış bakıyorum belki de. Ama ben Rokoko'yu sonlarda geçerken görmek istemedim. Belki de atın yarış içinde bir problemi oldu ya da faullere maruz kaldı da bu sonuç ortaya çıktı. Öyle bir şey olduysa da en fazla yazık olmuş diyebilirim.

Son yarışı herkesin hatırlayacağı bir yarış oldu. Yarışın favorisi Kurtiniadis'tir. Son 400 Deha'nın kaçması, Kurtiniadis'in kovalaması şeklinde geçer ama Deha'yı ayıramaz. Düzlük üzerinde Deha'nın Kurtiniadis'e yaptığı hareketler sonucunda koşuya protesyo çekimişti. Ancak koşuda faul olmadığına karar verildi. Bu kararla beraber yarışseverler ikiye bölündü ve koşu üzerine uzun süre tartışmalar yapıldı. İşin gerçeği ise Rokoko bir türlü atağa kalkamamış, düzlük üzerinde sürekli içeri yatarak jokeyini uğraştırmış olmasıydı.

Bu yarış Rokoko'nun son koşusu olur, yeni yılda da henüz koşmadı. Sonraki gelişmeler ise biliniyor. Beşikçi Ekürisi sektörden çekilme kararı alır. Derya Beşikçi'nin vefatından sonra bu karara varan aile Rokoko dahil tüm atlarını satışa çıkarır. Satış ilanında Rokoko için bir fiyat belirlenmemiştir. Ancak Rokoko'nun ne olursa olsun alıcısı çıkacaktı. Rokoko'yu sektöre yeni yatrımlarla girmeye çalışan Cavanşir Mehmetoğlu alır. Bu muhteşem atın satış bedeli kesin bir bilgi olmamakla beraber 400.000 civarındadır. Adını daha önce Beran'ı alarak duyuran bu isim Rokoko'yu da ekürisine katmıştır. Eğer başka bir isim adına koşulmuyorsa mevcut atı da sadece Beran.

Beşikçiler'in satış kararına bakmıştık. Ben Rokoko'yu yarış hayatının sonuna dek kendisine çok yakışan Sarı-Kırmız forma altında görmek isterdim. Çünkü atlar formalaraıyla da özdeşleşiyorlar. Nasıl ki Bold Pilot dediğimizde hemen aklımızda beliren şekilde Halis Karataş'ın üzerinde taşıdığı mavi siyah forma varsa, Rokoko'yu da başka forma ile koşarken düşünemiyorum. Ama yarışsever olarak elim kolum bağlı. Keşke aile de benim gibi düşünüp, Rokoko'yu koşmaya devam etseydi.

Hiç farkına varmadım, neredeyse 2 saat olmuş yazıya başlayalı. Rokoko için ne yazsam, ne kadar anlatsam azdır. Bu kadar sevdiğim bir at için yazdığım yazıyı sonlandırmak da çok zor. Başlığa dahi isminden başka bir kelime yazmak istemedim. Benim artık tek isteğim Rokoko'nun yeni sahiplerince de itinayla bakılması ve uzun bir yarış hayatına sahip olması. Başarılı olmasını temenni etmeye gerek bile duymuyorum, biliyorum, muhteşem koşularına devam edecektir.

Seni bekliyoruz Rokoko. Sen nice başarılara imza at, biz de senin için seve seve sayfalarca yazı yazalım. Rokoko'nun yakın zamanda, o çok yakıştığı çim pistte dönmen dileğiyle...

İade-i Ziyaret

Son Viraj Dönülüyor at yarışları üzerine yazılan nadir bloglardandır. Beni en çok destekleyenler arasında da bir blog var. Özellikle son dönemlerde bloga da yaptıkları katkılarından dolayı cidago.blogspot.com ve yazarlarına teşekkürü bir borç biliyorum.

At yarışlarının imajının daha iyi noktalara gelmesi dileğiyle...

5 Şubat 2010

Beşikçi Ekürisi Veda Ediyor




Uzun zamandır aklımda olan bir konuya nihayet değinme fırsatı buluyorum. Takip edenler hatırlayacaklardır. Bloga mecburi bir ara vermeden önce yazdığım son F.Derya Beşikçi'nin vefat haberiydi. Yetiştiriciliğimiz için ne kadar büyük bir kayıp olduğundan bahsetmiştik. Aradan neredeyse 5 ay geçti. Bu sefer ekürinin aldığı satış kararına göz atacağız.

Ekürinin bu kararını öğreneli ne kadar oldu hatırlayamıyorum. Ancak ilk okuduğum anda inanılmaz bir üzüntü, çok büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Eküri Rokoko dahil olmak üzere tüm atlarını, 2009 doğumluları, kısrakları ilan yoluyla satışa çıkarmış.

Satış ilanında Rokoko ve Tenedos dışında tüm atların fiyatı belirlenmiş durumda. Koşar durumda olan Little Tulip, Gold Tulip, Parpali, Fafatara sırasıyla, 75, 60, 65, 45 Bin TL'ye alıcı bekliyor.

Little Tulip 4 yaşında. Rokoko'nun Gazi yardımcısı. Rokoko'ya fedai olarak koşmaya başlamadan önceki 4 yarışında 3 birinciliği var. Koştuğu süre içinde benim beğendiğim bir safkandı. Ancak Gazi Koşusu'ndan sonra bir daha kendine gelemedi. Gazi'den sonra 1 yarış koşabildi, ardından 3 aylık ara verdi. Aradan sonra bir KV yarış kazandı. 2 yarış daha koşan safkan 2 ay daha sahalardan uzak kaldı. Son olarak Ocak ayında start alan safkan Royal Victory'nin kazandığı yarışta 7. olarak toparlanma sinyali vermişti. Galop yapmaya devam eden safkanı yakın zaman içinde bir yarışta görebiliriz. Tabi soru işareti, ekürinin atları satana kadar yarış koşup koşmayacağı. Biraz önce de belirttiğimiz üzere Little Tulip'in satış fiyatı 75.ooo lira. Kazancı ise 130.000 lira civarında. İlerisi için de başarılı olabilecek potansiyele sahip. İnsanın "cebimde para olsa" diyeceği bir durum. Alıcısı güzel bir iş yapmış olacak.

Gold Tulip, ekürinin bir diğer atı. Annesi Celebrity Style bir Seeking The Gold yavrusudrur. Seeking The Gold Derya Beşikçi'nin önem verdiği bir hattı. Damızlık kısrakları arasında yine bir Seeking The Gold kızı Wait For Spring vardır. Kalite olarak kuşkusuz iyi bir noktada Gold Tulip. Ancak sakatlıklarla, sorunlarla başı belada olan bir at. Geçen sene yaklaşık 4 ay bir süre pistlerden uzak kalan safkan, bu sene de henüz piste çıkamadı. Son yarışı olan 4 Kasım'dan sonra atın galop yapmadığını görüyoruz. 95.000 Lira civarında kazancı olan safkanın 60.000 lira satış fiyatı mevcut.

Parpali, anneden Tenedos'un kardeşi. Koşar durumda satışa çıkarılan atlar arasında tek erkek. Ülkemizde, aygırların sınırlı sayıda olmasından kaynaklanarak, anne tarafının çok daha önem kazandığını biliyoruz. Anneden çok başarılı bir kardeşi olan Parpali 3 yarış koşup son yarışında 3.lük elde etmiştir. Bu 3.lük onun tek tabelasıdır. Yarışlarında benim pek beğenemediğim bir safkan. Tabi bu düşüncem koştuğu yarışlardaki performansına göre değerlendirmemdir. Satış bedeli 65.000 lira. Bu da atın potansiyelini gösteriyor bir nevi. mevcut performansı vasat olan safkan orjiniyle hala ümit vaad edebiliyor. Galoplarına baktığımızda yılbaşına kadar düzenli çalıştığını ocak ayında ise bir galop yaptığını görüyoruz.

Fafatara'ya geldi sıra. Cihanyandı Lütfiye kızı. Özellikle Rokoko'dan sonra çok şey beklenen safkan 5 yarış koştu. Başarısız bir performasn görüyoruz. İlk yarışına favori giren safkan favori olmasına rağmen çok kötü bir yarış koştu. Daha sonra ganyanı sürekli arttı, yarışseverlerin güveni azaldı. Son yarışında 55 lira ganyanla start aldı. Bir Manila tayı olması sebebiyle hep bende, 3'lülüğünde uzun mesafelere iyi koşar düşüncesi vardı. Ben hala başarılı olabileceğini düşünüyorum. Aynı Parpali gibi ocak ayında tek bir galobu var. Atların problemi mi var, kenter mi devam ediyorlar, çalışmalarını çiftikte mi yapıyorlar bilemiyorum.

Satış listesinde en gözde olan 2. ata gelelim. Tenedos. 14 yarış koşan kum pistin başarılı ismi 7 birincilikle güzel bir başarı yakalamış durumda. Özellikle Geçen sene kazandığı G1 Nene Hatun Koşusu'yla kalitesini iyice kabul ettirmiştir. Ancak bu yarıştan sonra safkan tam olarak toparlanamamış. Sonraki 4 yarışında bir birinciliği olmazken, Kasım'dan beri start almıyor. Tenedos için çok bir şey yazmaya gerek yok. Fiyatı karşılıklı belirlenecek bir safkan. Şu an için bir satış haberi çıkmış değil.

Rokoko'yu en sona bırakmıştık. Ancak Rokoko için, özellikle de benim ayrı bir sayfa açmam gerekir. Bu yüzden bir sonraki yazım Rokoko üzerine olacak. Ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz benim çok sevdiğim Rokoko'yu. Ancak atın satıldığı haberi geldi bile.

Beşikçi Ekürisi sahamız için çok önemli bir yer taşıyordu. Atçılığımıza büyük bir katkı yaptılar. Ancak F. Derya Beşikçi'nin vefatından sonra aile formanın temsilinin devamı gibi bir karar almadı. Aslında benim beklediğim buydu. Ailede atlarla çok ilgilenme isteği olmayabilir. Derya Bey'in at aşkı aileye yansımamış olabilir. Böyle bir durumda yetiştiriciliğe devam etmeleri beklenemez. Ancak benim düşüncem, en azından var olan atların yarış hayatlarının sonuna kadar bu forma altında koşmasının en iyi çözüm olacağı yönündeydi. Sonuçta atlarla birebir ilgilenmelerine gerek yok. Bir çok at sahibinin yaptığı gibi, uzman bir ekibe bu safkanları emanet edip onlar aracılığıyla koşmaya devam edebilirlerdi. Bu şekilde Derya Beşikçi'nin anısına güzel bir katkıda bulunabilirler, Beşikçi adını sektörde gururla taşımaya devam edebilirlerdi.

Bu kararı verecek olan aileydi ve aile bence bu satışlarla sektören tamamen çekildiğini ilan etmiştir. Manali, Bebek Cafe, Sinyor Sassi, On Footh Trouble, Dr Lucky gibi adından söz ettiren atlar koşan, son dönemde yetiştirdiği Tenedos ve Rokoko ile tekrar çıkışa geçen, atçılığımıza bir çok at değer kazandıran bu önemli ekürinin çekilme kararı atçılığımız için çok üzüntü vericidir, büyük bir kayıptır. Sayın Derya Beşikçi'yi tekrar rahmetle anıyoruz. At yarışlarına yaptığı katkılardan, ettiği hizmetlerden dolayı teşekkürlerimi ve minnetlerimi sunuyorum. Beşikçi Ekürisi'ni ve o güzel Sarı-Kırmızı formayı asla unutmayacağız.

3 Şubat 2010

Aman Dikkat!

Daha çok uzun bir süre geçmedi üzerinden. 21 Ocak günü idmandan kötü bir haber geldi. Cemal Kurt, Tight End'le idman sırasında düşüp hastaneye kaldırılmıştı. Şükür ki hayati bir tehlikesi olması. Söz gelmişken tekrar geçmiş olsun diyelim. Hafta sonu ise Son Düzlük'te kazanın görünteleri yayınlanmıştı. Tight End galobun sonuna doğru bir şeyden korkup, kendini kurtaramayarak düşüyordu. Bugün de böylesine bir olay yaşandı. Altılı ganyanın son ayağında yarışı kazanan Alişar aynayı geçerken bir anda zıpladı. Bu ani hareketle gerek jokey, gerek Alişar için kötü sonuçlar doğuracak bir yıkılma olabilirdi. Malum arkadan da çok sayıda at geliyordu. Bence iki olayın da pistin aynı bölgesinde yakın aralıklarla gerçekleşmesi pistin oralarında atları ürkütebilecek bir şey olduğu anlamına geliyor. Bu konuda bir araştırma yapılmalı, bir önlem alınmalıdır. Yoksa her an üzücü bir kazayla karşılaşabiliriz.

2 Şubat 2010

Worldpoint Gözlerini Kapadı




İlki geçen sene yapılan TYAYSD tarafından düzenlenen İlkbahar Tay Satışları'nda 105.000 TL'ye el değiştiren Worldpoint öldü. Satışların kuşkusuz en başarılı ismi olan, bizim de blogdaki yazılarımızda defalarca incelediğimiz safkan 4 yarış koşabilmişti. Liderform.com.tr'den okuduğum kadarıyla, safkanı bağırsak düğümlenmesi sebebiyle kaybetik.

Bayram Tanrıverdi'nin sahibi olduğu Worldpoint, grup yarşlar olan Sadun Atığ ve II.İnönü dahil oımak üzere koştupu 4 yarıştan da birincilikle ayrılmıştı. Kısa yarış hayatına rağmen 163.000 TL kazancı olan başarılı safkan son yarışından sonra arıza yapmıştı. Gelecek için de ümit vaad eden safkanın kaybı beni de gerçekten çok üzdü. Özellikle satışların prestijini arttırmak, satışlara olan olumsuz bakışı ortadan kaldırmaya yönelik olarak kazandığı yarışlar çok önemliydi. Bu sebeple de benim sempatimi kazanmıştı.

Atın ilgililerini geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Güle güle Worldpoint.

Haftanın Jokeyi Boyraz



Altın Kamçı Ödülümüz'ün ilkini geçen haftadan başlayarak veriyoruz. İlk Altın Kamçı'mız Sadetti Boyraz'a gidiyor. Sadettin Boyraz nedense yarışseverlerin temkinli taklaştığı, benim ise sevdiğim jokeylerden biri. 30 Ocak Cumartesi günü öylesine 3 koşu kazandı ki, benim aklıma haftanın jokeyi için başka bir aday gelmesine dahi izin vermedi. Hafta boyunca kazandığı bütün yarışlar Cumartesi olan Boyraz, Altın Şen, Barrera ve İlle De Oğlum'la 3 başarılı 1.liğe imza attı. Özellikle İlle De Oğlum'la 2 yarış önce yaptığı hatadan ders alıp, birinciliğe uzanması alkış topladı. Son dönemlerde formunda düşme olan Sadettin Boyraz'ın bu başarılı birinciliklerden sonra ve ödülle beraber tekrar çıkışa geçmesini bekliyoruz. Gazi kazanmış bir jokeyin daha iyi yerde olması lazım. Tebrikler Sadettin Boyraz.

Altın Kamçı Ödülü





Eski yarışseverler hatırlayacaktır. Eskiden yılın en iyi jokeyin verilen bir Altın Kamçı ödülü vardı. Ancak bu ödül daha sonra kaldırılmıştı. Belki bilmeyenleriniz vardır, bu ödül Karataş'ın hipodromlarda fırtına gibi esmesiyle kaldırılmıştı. Türk Atçılığı'nın altın çocuğu Halis Karataş bir süre önce verdiği röportajında şöyle der; " Jokeyliğe başladığım zamanlarda jokeyleri motive etmek için 'Altın Kamçı' ödülü verilirdi. Ben aprantilikten jokeyliğe geçtikten sonra bu ödülü peş peşe almaya başladım. Ödülü her yıl benim almam üzerine, tertip komitesi ödülü kaldırdı."

Biz Son Viraj Dönülüyor olarak Altın Kamçı Ödülü'nü geri getiriyoruz. Bundan böyle her hafta bir jokeyimizi, kendi kriterlerimize göre değerlendirip Altın Kamçı Ödülü'nü ona vereceğiz. Uzun süredir eksik olan Haftanın Jokeyi Bölümü yayına başlıyor. Her pazartesi, haftanın jokeyiyle karşınızda olacağız. Sizler de "yorum" aracılığıyla katkıda ve eleştiride bulunabilirsiniz.

1 Şubat 2010

Grand Ekinoks'un Programı Üzerine




Yayın günü de duyurmuştuk. Cnn Türk'teki Her Yerde 1 Haber Var programının bu haftaki konuğu Grand Ekinoks'tu. Tam anlamıyla dört dörtlük, Şampiyon'a yakışır bir programdı.


Program gerçekten çok güzel hazırlanmıştı. Öncelikle Ekinci'nin Riva'daki arazisine gidiliyor. Orada Grand Ekinoks sohbeti başlıyor. Grand Ekinoks'un çoğu yarışsever tarafından bilinen hikayesi ilgi çekici bir şekilde işleniyor. Grand Ekinoks'un alınma ihtimali olan 4 at içerisinden nasıl seçildiği ve ata gelen tepkileri anlatıyor Ekinci. Grand Ekinoks'un özgürce koşturmasını izliyoruz. Benim açıkçası hiç hatırlamadığım Grand Ekinoks'un ilk koşusuna götürüyor bizi program. Tam umutlar kesilmeye başlarken attığı sprintin eküriye nasıl ümit verdiğini dinliyoruz. Ve tabi sonrasında hem Türkiye'deki hem de Dubai'deki başarılarından bahsediliyor.


Programı izlemeye devam ederken bir süprizle karşılaşıyoruz. İmparator Süleyman Akdı çıkıyor karşımıza. Safkanın ne denli özel bir at olduğunu anlatarak, kambur olmasına rağmen bu kadar başarılı olan bir at tanımadığını söylüyor. Grand Ekinoks'un yavruları için de yorum yapıyor büyük jokey ve yavrularından çok ümitli olduğunu belirtiyor.


Benim en çok ilgimi çeken ise Grand Ekinoks'un bakıcısıyla yapılan röportajdı. At için ne kadar çok emek harcadığını, ahıra sokmak için bile saatlerce nasıl taklalar attığını anlatırken bile gözünden mutluluğu okunuyordu. Sanki oğlundan bahsediyordu. İşte gerçek at sevgisi budur. Gerçekten ikilinin bu iletişimi inanılmaz hoşuma gitti.


Program genel olarak çok başarılıydı. Ancak bir noktası ile de önem taşıyordu. Program öyle güzelce hazırlanmıştı ki, sadece yarışseverler ya da at yarışı oynayanlara yönelik değildi. Her yaştan, herkese hitap eden çok güzel bir içeriği vardı ve anlatılanlar da herkese anlatılabilecek açıklıkta dile getiriliyordu.


At yarışlarının imajının düzelmesi gerekliliğinden bahsedilir hep. İşte bu ve bunun gibi programlar at yarışlarına bakış açışı değişecektir. Cnn Türk'ü ve programın yapımcısı olan Güven İslamoğlu'na sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Umarım programı izlemişsinizdir. Bu tür programlara ekranlarda daha sık rastlamak dileğiyle.

Serdal Adalı Beşiktaş Yönetiminde




At yarışlarıyla ilgilenlerin yakından tanıdığı bir isimdir Serdal Adalı. 90'ların ortasından beri at koşan, 500'ün üzerinde yarış koşmuş bir at sahibidir. Cenghis Khan, Out of Control gibi başarılı atları var. Ayrıca son dönemlerdeki, başta Islander One olmak üzere yurt dışından getirdiği atlarla tekrar bir canlanma ararken, sektörde de tekrar gündeme gelmeye başlamıştı.


Bunları anlatmamda tabiki bir sebep var. Malum dün Beşiktaş Kongresi vardı. Seçimi Yıldırım Demirören ve ekibi kazandı. Demirören'in listesindeki bir isim ise bizlerin hiç yabancı olmadığı birisiydi. Evet, Serdal Adalı artık Beşiktaş yönetiminde. Anlaşılan Serdal Adalı formasının beyazını, tuttuğu takımdan alıyormuş. Kendisine bol şanslar diliyoruz, çünkü Beşiktaş'ta yönetici olmak hiç kolay değildir.


Bir at sahibinin, bir kulüp yönetiminde olması bence at yarışları için önemli bir hale gelebilir. Konumu itibariyle medyaya çok daha yakın olacak Adalı. Umarız at yarışları için bir kaç olumlu iş de görebiliriz Adalı'dan. Kulüp yöneticileriyle yapılan söyleşileri, röportajları zaman zaman gazetelerde, pazar ilavelerinde görebiliyoruz. Kendisiyle de bir çok röportaj, bir çok söyleşi yapılacaktır. At yarışları için söyleyeceği her cümle çok önemlidir.


Serdal Adalı'yı tekrar tebrik ediyoruz. Konumuyla, at yarışlarına ucundan kenarından katkı yapması dileğiyle...

27.01.10

Uzun bir süre ara verdiğimiz Kara Kaplı Defter bölümümüze tekrar start veriyoruz.

ULUŞEF: Geçen sene İzmir'de başarılı sayılabilecek yarışlar koşan safkan, geldiği İstanbul'da 2. yarışında başarılı bir koşu koştu. Jackboot'un 1. olduğu yarışta yarışı orta grubun arkasında takip etti. Son viraj dönüldükten sonra en dış kulvara çıkmak isteyen ve bunun için uğraşırken zaman kaybeden safkan, önü açılınca çok güzel bir sprint attı. 59,5 kiloyla koşmasına rağmen sonlarda çok etkili gelen Uluşef, ilk yarışı dahil olmak üzere, her an için birinciliğe ulaşabilecek izlenimi verdi. Cazip bir ganyanla gelebilir, dikkat.

DEMETOKA: 2'liliğinde sadece 1 yarış koşan ve bu yarışın ardından yaklaşık 2 ay ara veren safkan, 2 yarış koştu. Özellikle son koşusu ilgi çekiciydi. Başarılı bir 4.lük elde etti. İki yarıştır güzel sprint atıyor. Erkintay'ın kazandığı koşuda yarış boyunca Erkintay'ı takip etti. Yarış için bence Erkintay'a yapabilecek bir şey yoktu ancak, kendi yarışını koşsaydı daha iyi bir yerde bitirebilirdi. Yarışın derecesi çok paralak olmasa da ilk koşusunda Maiden'dan çıkmaya çok yakındır.
Related Posts with Thumbnails